AKP ile ANAVATAN Meclis’in itibarını zedeledi

TOPLUMSAL uzlaşmaya girişmeden boynundan büyük işlere kalkışan AKP, ANAVATAN’la birlikte Meclis’in itibarını zedeledi.

Geleneksellik göz ardı edildi; etik davranılmadı, altyapısı oluşturulmamış bir rejim değişikliğine kalkışıldı ve de sonuçta ’yasama kalitesi’ düşürüldü.

İşte hukukçu eski bir milletvekilinin görüşleri:

Cumhurbaşkanlığı seçimi sonuçlandırılamadığı için TBMM, Anayasa’nın 102. maddesi gereği sadece seçim kararı alıp derhal seçime gitmekle Anayasal mükellefiyet altındadır. Bu Anayasal zorunluluğa rağmen, AKP grubu ve son Anayasa değişikliği paketinde ona destek veren ANAVATAN grubu, yasama faaliyetini, üzerinde olması gereken hiçbir toplumsal mutabakat çalışması yapmadan Anayasa değişiklikleri de dahil olmak üzere sürdürmüş ve öncelikle yasama erkini istismar etmiştir.

TBMM’nin parlamento hukuku bakımından yazılı olmayan en önemli görevi, gelecek kuşaklara örnek olabilecek bir parlamento geleneği oluşturmaktır.

Bugün gelinen noktada, birinci maddesi Anayasa Mahkemesi’nin öngördüğü sayısal çoğunlukla kabul edilmeyen ve bütününün oylanmasına da, bu maddeyi dahil ederek yeni bir Anayasal usul tartışmasına konu olan bir Anayasa değişikliği sorunuyla karşı karşıya kalınmıştır.

TBMM, Anayasa’ya göre sadece seçim kararı alarak derhal seçime gitmesi gerekirken adeta panik halinde ve Anayasal rejimi temelden etkileyecek bir Anayasa değişikliği paketini kanunlaştırmıştır.

Anayasa değişikliği sürecinde oylamalarla ilgili ortaya çıkan nisap sorunu nedeniyle Anayasa değişiklik paket gerek anamuhalefet partisi, gerekse Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesi’nin denetimine sunulmuştur.

KAOSA YOL AÇILDI

AKP
ve ona destek veren ANAVATAN grubu hiçbir toplumsal uzlaşma arayışına girmeden ve bu değişikliklerin doğuracağı Anayasal sorunlar konusunda hiçbir hukuki altyapı çalışması yapmadan, ’istim arkadan gelsin’ anlayışıyla devletin hukuki ve siyasi rejimini temelden değiştirecek bir Anayasa değişikliği yapmaya kalkışmış ve bugünkü kaos ortaya çıkmıştır.

Sonuçta bugün gelinen noktada Türkiye; Anayasa’nın öngördüğü sürede yapılamayan bir cumhurbaşkanlığı seçimi sorunu,

Seçim kararı almış bir parlamento tarafından üzerinde hiçbir uzlaşma aranmadan ve hazırlık yapılmadan, iktidar grubu ve ona destek veren 20 kişilik ANAVATAN grubunca TBMM’ye adeta dikte ettirilen -ve Anayasa Mahkemesi’nin huzurunda olan- bir Anayasa değişikliğiyle karşı karşıya bulunmaktadır.

Parlamentoların görevi sadece kanun yapmak değildir.

Kanun yapma faaliyeti esnasında sadece sayı hesabı gözetmeyen, uygulamaları ile bir parlamento etiği oluşturmak, gelecek parlamentolara emsal teşkil edecek bir parlamento geleneğini yerleştirmek suretiyle toplumun moralini yükseltmek, bir parlamentonun asli ve göz ardı edilemez görevleri arasındadır.

Bu uygulamalarda gösterilen özen, parlamentonun manevi şahsiyetini de ihya eder ve bu görev öncelikle TBMM’nin uhdesindedir.

Bölük’ün cenazesinde ’ötekiler’

CHP eski İl Başkanı Mehmet Bölük’ün, Altunizade İlahiyat Camisinin avlusunu CHP’nin (ya da eski SHP’li) ne kadar dışlanmış, ihraç edilmiş, haksızlığa uğramış, ya da küsmüş ’öteki’ isimleri varsa, cenaze törenine katılmıştı. Saygın ve dürüst bir politikacı kimliği ile bilinen Bölük’ü yanlız bırakmadılar. Çoğu da, 1980 öncesi gençlik kollarından ’öz CHP’li’ydiler: Geçmişin ağır topları oradaydı: Altan Öymen, Hikmet Çetin, Nurettin Sözen, Hasan Fehmi Güneş, Berhan Şimşek, Selami Öztürk, Mustafa Sarıgül, Coşkun Özden (Adalar-AKP), Dr. Hüseyin Çorbacıoğlu, Engin Akman, Gökay Savaşan Ersin Altan (Çorlu); Ali Özcan, Cemal Canpolat; Seyfi Oktay, Ethem Cankurtaran, Rıdvan Budak, Cemal Seymen, Ahmet Güzel, Ahmet İsvan, Bahtiyar Kuru, Bedri Baykam, Beyzade Özkahraman, Yaşar Abdik, Güven Aydoğmuş, Aykut Oray, Süha Akıncı, Mehmet Yavuzalp, İsmail Arıca, İbrahim Yiğit (yeni AKP’li aday), müfettiş Candan Eren ile ÖDP Genel Başkanı Prof. Ufuk Aras... İl Başkan vekili Muhittin Tığlı ekibiyle hemen hemen tam kadro ile gelmişti. Baykal’ın çiçeği yoktu; il örgütü bir ilan bile vermemişti. Bölük’le ilgili anılar arasında bir soru akla geliyordu hemen: "El Tayyip kitabındaki iddialarla ilgili olarak ne Büyükşehir, ne de Erdoğan hakkında dava açabildi, ne bir gazeteci bu konuda soru sorabildi Başbakan’a... Herşey Mehmet’le tarih oldu!"

Öymen soruyor: Neden NATO’ya gitmiyoruz

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa 1. sıra milletvekili adayı Onur Öymen, hükümeti "yumuşak karnından" şöyle eleştiriyor:

"Kuzey Irak’ta Başbakan’ın önce 500 dediği, 2 gün sonra zam yaparak 3 bin 500’e çıkardığı teröristlerle mücadele etmekle görevli tek bir güvenlik gücü yoktur. Irak hükümetinin güvenlik güçleri, bunlarla mücadele etmiyor, zaten bunu ifade ediyor. Amerika’nın 150 bin askeri var, onlar da mücadele etmiyor. Kim edecek, biz edeceğiz. ’Hayır’ diyorlar; ’Siz de edemezsiniz’. Dünyada tek bir ülke bugüne kadar kendine yönelik terörist saldırılarla mücadele etme hakkından mahrum bırakılmıştır. Hiç örneği yok, ilk defa Türkiye’ye böyle diyorlar. Bu nasıl bir iştir? Karşınızdaki ülke sizin müttefikiniz, niye NATO’ya gitmiyorsunuz? NATO anlaşmasında hüküm var; saldırıya karşı dayanışma hükmü var. NATO’nun stratejik konseptinde hüküm var. Terörist saldırıya maruz kalan bir ülke, ’NATO Konseyi’ni toplantıya çağırıp istişare isteyebilir’ diyor. Niye yapmıyorsunuz? Neden korkuyorsunuz? Neden çekiniyorsunuz? Bu durumun bedelini vatandaşlarımızın kanıyla ödüyoruz biz. Devlet idaresi korkuyla olmaz. İnsanlar korkar, devlet korkmaz.

’Katil iktidar’ ’katil devlet’

BAŞBAKAN’ın söylediğine göre ’katil iktidar’ diyenlere İçişleri Bakanlığı soruşturma açacakmış!

Sayın Erdoğan, Hrant Dink cinayeti sonrası ’Katil devlet’ sloganı atılırken, bunlar naklen yayınlanırken nerdeydi?

Yoksa Erdoğan Başbakan, Arınç da TBMM Başkanı değil miydi? Aygun MUSTAFA

GÜNÜN SÖZÜ

Amerika korkaktır

"Amerika korkaktır. (...) Paşalar televizyon televizyon dolaşıyor diye konuşan, bebek katiline ’sayın’, Türk askerinin mübarek şehitlerine ’kelle’ diyen adama ben sayın demem. İstiyorsa beni mahkemeye versin. Biz milli ülkülerimiz için silah üzerine yemin etmiş kişileriz."

(Ramiz İLKER- E.Kurmay, Tümgeneral
Yazarın Tüm Yazıları