AKDENİZLİLİK İYİDİR

Haberin Devamı

Bir kere Akdeniz Akademisi fikrini çok beğendim.
Çünkü Doğu’nun en batısı olan İzmir’e en fazla Akdenizlilik uyuyor.
“Akdenizli İzmir...”
Yıllar önce yapılan arama toplantılarında da benzer bir sonuç çıkmıştı.
“Akdeniz’in incisi olmak” doğru bir slogandı.
Ne olur unutulmasın, gerçekten tespit doğruysa, yapılacaklar belliyse, üzerine düşmek lazım.
Akdenizlilik iyidir.
Hele bugünün dünyasında çok daha iyidir.

Akdenizlilerin sıcakkanlılığını, hayata bakışını, yaşamı yorumlamasını seviyorum.
Bazen çok düzenli, bazen çok dağınık, bazen çok çalışkan, bazen çok tembel olmalarına bayılıyorum.
İki renk arasında sıkışmamalarına, gökkuşağı gibi rengarenk olmalarına da şapka çıkarıyorum.
Böyle bir ortamda olmak bana iyi geliyor, kendimi daha güvenli, daha rahat, daha hayat dolu hissediyorum.
Akdenizlilerin demokrasiyi içselleştirmelerine de, özümsemelerine de, demokrat kalabilmelerine de dikkat çekiyorum.
İzmir Akdeniz Akademisi’nin açılış töreninde konuşan Lucien Arkas’ın bir sözü aslında ne demek istediğimi çok güzel özetliyor.

Arkas şöyle diyor.
“İzmir’in en büyük sermayesi hoşgörü kültürüdür. Onu kaybetmemek lazım...”
Ne kadar doğru...
Siyaset yapanlar, İzmir’i anlamaya çalışanlar, İzmir’i korunacak ya da fethedilecek kale gibi görenler lütfen bu yorumu bir kez daha düşünsünler.
Sermayesi hoşgörü olan bir kentin beklentileri de farklı olur.
Akdenizli gibi olur.

Haberin Devamı

Birkaç cümlede İzmir’in özeti

Lucien Arkas’ın geçen günkü konuşmasından bir pasaj daha...
“İzmir deniz ticaretiyle büyüdü. İstanbul’da ticaret olmadığı için Avrupalı tüccarlar İzmir’i seçti. Limanların yapılmasıyla İzmir gelişmeye başladı. Çok sayıda ülkeden tüccar gelip, İzmir’de ticaret yaptı. Zenginleşen kente teknoloji, sanat, otel, opera geldi. Avrupai bir şehir oldu. Dört farklı millet birbiriyle çok güzel geçindi. Bu yüzden çok kültürlü bir İzmir oluştu. İzmir’in hoşgörü kültürü o tarihten geliyor...”
Hani bazı tartışmalar yapıyoruz ya...
İzmir’e kimlik arıyoruz ya...
Bazılarına göre kentin durmasını, bazılarına göre geriye gitmesini farklı nedenlerle açıklıyorlar ya...
Bence başka gerekçeler aramayın.
Lucien Arkas; birkaç cümleyle eski İzmir’i çok güzel özetlemiş.
Eğer geçmişe özlem duyuyor, yeniden başa güreşen bir İzmir istiyorsak...
Birincisi; hoşgörü iklimini hep koruyacağız.
İkincisi; limanlarımızı yeniden hareketlendireceğiz.
Üçüncüsü, içine kapanık değil, farklı kültürlere yeniden evsahipliği yapacak bir İzmir kurgulayacağız.
“Hepsi de var, hepsi de mevcut” diyeceksiniz.
Evet var.
Ama daha kuvvetli hissetmeliyiz.
Dediğim gibi “Akdeniz’in incisi” sözünü unutmadan; bu hedefe kilitlenerek.

Haberin Devamı

KAMUSALLIK, KURUMSALLIK

İzmir Akdeniz Akademisi Kurucu Onursal Başkanı Prof. Dr. İlhan Tekeli, kurumun gücünü demokratik platformdan aldığını söylüyor.
Tekeli’nin dikkat çektiği bir husus var.
Dünyada şimdi bu tartışılıyor.
Gelenekselleşmiş, alışkanlıkları ve ritüelleri olan ve elbette kurumsal olarak görülen birçok yapının geleceği tartışılıyor.
Çünkü insanlık bazı olayları yaşarken, bu kurumlar iyi sınavlar vermiyor.
Uluslararası kabul gören ve ağırlığı olan bu kurumların demokrasiyi yorumlamalarında da bazı sıkıntılar oluştu.
Tekeli; işte buna dikkat çekiyor.
Ve diyor ki...
“Akademi yeni bir kamusallık getiriyor. Günümüzde kamusallığın çöktüğü ortamda yeni kamusallıklar aranıyor. Bu kurumun bir özelliği var: İzmir Büyükşehir Belediyesi bünyesinde bir yeri var, ama bürokratik bir kurum değil. İzmir’in potansiyellerini harekete geçirerek demokrasi kalitesini artıracak bir kuruluş. Şimdiden dört konu üzerinde çalışmaya başladık. Ulaşılması gereken bir ideal var. Zaman içince belediye katkısı azalıp sivil kuruluşların katkısının artacağı bir kuruluş olacak...”
Bu tür platformlar başlangıçta belli bir organizasyonda yapılıyor; elbette kaynak belediyeler ya da kamu kurumlarından sağlanarak start alıyor.
Akdeniz Akademisi’nin daha başlangıçta böyle bir hedef koyması önemli...
İzmir Büyükşehir zaman içinde ve mümkünse bu süre baştan koyularak Akademi bir sivil inisiyatif olarak devam ettirilirse, çok daha iyi sonuçlar alınacağından eminim.
Akdenizli ülkelerin birbirini daha iyi anlaması mümkün.
Daha doğrusu Akdenizli ruhunun getirdiği tez canlı, sıcakkanlı, insancıl yaklaşımlar örnek olabilir.
Bu da İzmir’den uzatılan zeytin dalıyla yapılabilir.
Fikir güzel; sıra demokratik adımlarda...

Yazarın Tüm Yazıları