Çocuğunuzun iyi bir dinleyici olması mümkün

Çocuğunuzdan bir şey yapmasını istediniz. Harekete geçmesini bekliyorsunuz ama beklediğiniz gerçekleşmiyor. Hareket yerine, büyük bir sessizlik hakim. Bu size umursamazlık gibi geliyor ve her geçen gün sabrınız azalıyor. Belki ilk aklınıza gelen ‘Acaba beni duymadı mı?’ oluyor ve sakince tekrar söylüyorsunuz. Ama ne yanıt var ne de hareket. İkinci yol, söylediğinizi tekrar etmek. 2,3,4 tekrar derken olanlar oluyor ve öfkeleniyorsunuz. Basit bir yönergeyi, küçük bir talebi evin içinde haykıran birine dönüşüyorsunuz. Siz öfkelenirken, çocuğunuz neler olduğuna anlam veremiyor, şaşırıyor ya da korkuyor. Çoğu aile bu kısır döngüyü yaşıyor ne yazık ki. Peki neler yapılabilir?

Haberin Devamı

Çocuğunuzun sizi gerçekten dinlemesini istiyorsanız, yapmanız gereken ilk şey neden dinlemediğini anlamaktır. Çünkü çoğu zaman yanıt vermemesi sadece bir belirtidir, asıl sorun değildir. Bu problem esas kaynağı ile birlikte ele alınmaz ise, küçük bir "dinlememe" vakası zamanla öfke nöbetleri, meydan okuma, inatlaşma gibi daha büyük davranış sorunlarına dönüşebilir.

Araştırmanız gereken ilk önemli konu şu; çocuğunuz sizi dinlemiyor değil, ‘duymuyor’ olabilir! Çocuğunuzun işitme problemi yaşayıp yaşamadığını veya kavrama becerileri ile ilgili bir gelişimsel-zihinsel bir sorun olup olmadığını mutlaka araştırmalısınız. Olabilecek tıbbi problemleri elerseniz, sadece doğru yaklaşımlar sergileyerek bu sorunu çözümleyebilirsiniz.

Bilmeniz gereken ikinci nokta; çocuklar bedenleri ve dilleri üzerinde kontrol sahibidirler. Küçük yaşlarda bu kontrol aktif olmadığı ve bir yetişkin desteğine ihtiyaç duydukları için ebeveynler zorlanmaz. Ancak yaş büyüdükçe güç mücadeleleri başlar. Çocuklar kimi zaman, ‘dinlememeyi’ seçerek güçlerini ortaya koyabilirler. Bu tavır, çocukların yaşamlarında daha fazla kontrole ve bireysel karar verme becerisine ihtiyaç duyduklarını ifade edebilir.

Haberin Devamı

Çocuğunuzun sözünüzü dinlememesi ya da yönergenizi gerçekleştirmemesi sizin cephenizde umursuzluk, karşı gelme, dikkatsizlik gibi görünse de, dikkat çekmenin veya destek ihtiyacını ifade etmenin bir yolu da olabilir. Çocukların görülmeye ve duyulmaya ihtiyaçları vardır. Bu ihtiyaç karşılanmadığında çocuğunuz sizi dinlemeyi bırakacaktır. Her gün olabildiğince çocuğunuzun sevgi, ilgi ve zaman ihtiyacını karşılamalısınız.

Son olarak ebeveynler, ‘Çocuğum beni hiç dinlemiyor!" derken tam olarak neyi kastettiklerini doğru şekilde tanımlamalılardır. Çocuğunuz bazen sizi tamamen görmezden geliyor olabilir. Ama çoğu zaman çocuğun anne-babasını dinlememesi daha temel konularla ilgilidir ve esas sebebi araştırılmalıdır. ‘Yorgun mu, aç mı, yoksa kendini iyi mi hissetmiyor? Ödevler, uyku vakti, kardeşle anlaşmazlık ya da yaşanan bir hayal kırıklığı mı gerçek sorun? Mutlaka belirlenmelidir. Her iletişim kesintisini "dinlememe" şemsiyesi altında toplamayın. Gerçek sebebi bulabilmek için gözlem yapın ve ardından çocuğunuzun iyi bir dinleyici olabilmesine yardımcı olacak 7 önerimi denemeye başlayın:

Haberin Devamı

1. Konuşurken göz göze olun

Çocuğunuzun söylediklerinizi dinlemesini istediğinizde, onun gerçekten dikkatini çekebildiğinizden emin olmalısınız. Çocuğunuz salonda, siz mutfaktayken verdiğiniz bir yönergenin gerçekleşmemesi oldukça beklenendir. Yapmanız gereken ilk şey yakınına gitmek olmalı. Çocuğunuzun boyu seviyesine inin, direkt gözlerine bakın. Sadece sizi gördüğü ve duyduğundan emin olun. Bu şekilde tüm dikkatini ona söylediklerinize verecek ve gerçek bir dinleyici olacaktır.

2. Yapması gerekeni net olarak söyleyin

‘Kardeşine dokunma. Koridorda koşma. Yemeğinle oynama.’ gibi olumsuz komutları kullanan ebeveyn, istediği davranış değişikliğini sağlayamayacaktır. Çünkü bu tarz komutlar çocukların zihinlerinde iki soru yaratır: ‘Neyi yapmamı istemiyor?’ ve ‘Onun yerine ne yapmamı istiyor?’

Bu iki soru çocuğun zihninde karmaşaya neden olur. Çünkü verilen komut net değildir. Örneğin, "Kardeşine dokunma" dendiğinde çocuğun zihninde, “Kardeşime dokunmamak ona sarılamayacağım anlamına mı gelir? Peki onunla oyun oynayabilir miyiz? Yardıma ihtiyacı olursa ona yardım edebilir miyim?” gibi yeni sorular oluşur. Engellenen davranış onun zihninde anlamlı bir hal almaz. Bunun yerine çocuğunuza ne yapması gerektiğini net olarak söylemelisiniz. "Kardeşine dokunma" yerine, "Kardeşine dokunurken nazik dokunuşlar yap" , "Oyuncaklarını ortalıkta bırakma" yerine "Lütfen oyuncaklarını oyuncak kutusuna koy" , "Koridorda koşma" yerine, " Lütfen koridordan yürüyerek geç" demek işe yarayacaktır.

Haberin Devamı

3. EVET’lerinizi artırın

Çocuğunuzdan her gün aldığınız sayısız talebe karşı verdiğiniz cevap ne oluyor? "Hayır diyorum.’ dediğiniz duyar gibiyim. İstek bombardımanına tutulduğunuzda, bunları o an tek tek düşünmek ve karar vermek zordur.

Bu nedenle hızlı yanıtlar verirsiniz; " Hayır, bugün değil. Hayır, bunun için zamanım yok. Hayır, olmaz!".

Ancak, onun isteklerine karşı yanıtınız sürekli "hayır" ise, çocuğunuzun sizin isteklerinizi dinlemeyi bırakması normaldir diyebiliriz. Çocuğunuz sizden oldukça sık duyduğu hayır cevabını öğrenecek ve kullanacaktır. Bu yüzden mümkün şartlar ve sınırlar çerçevesinde daha sık evet demeye çalışmalısınız. "Evet" yanıtlarınızın artışı çocuğunuzu şaşırtmaya, sevindirmeye başlayacak ve bir şey istediğinizde ona daha fazla dikkat edecektir.

Haberin Devamı

Örneğin; “Hayır parka gidemeyiz,” yerine ‘Parkta ben de seninle eğleniyorum. Cuma günü okuldan sonra mı yoksa Cumartesi sabahı mı gidelim, ne dersin?’ demeyi deneyin.

‘Hayır, dondurma alamayız.’ yerine ‘Dondurma çok lezzetli haklısın, ben de çok seviyorum. Hafta sonu tatlı olarak yemek ister misin?’ demeyi deneyin.

4. Konuşmanızı kısaltın

Ebeveynler beş saniyelik bir cevabı on beş dakikalık bir konuşmaya dönüştürme eğilimindedirler. Her yaşantıyı çocuğuna mantıklı bir şekilde ve uzun uzadıya anlattıklarında çocuğun daha iyi anlayacağını, daha hızlı şekilde uyum sağlayacağını düşünürler. O uzun konuşma boyunca da çocuğun dikkatli bir dinleyici olmasını beklerler. Oysa büyük bir yanlış içinde olduklarını fark etmezler. Çünkü çocukların dikkat süresi, özellikle okul öncesi-ilkokul dönemde, oldukça kısadır. Uzun konuşmanızdaki ilgisini çeken kelimeler veya son cümleniz dışında esas önemli noktaları dinleyemezler. Bu yüzden yönergelerinizi olabildiğince kısa tutun. Çocuğunuz net bir cümleyi aklında tutabilecek ve uygulayacaktır.

Haberin Devamı

5. Önceden teşekkür edin

Davranışı önleme ifadesi olarak ‘teşekkür etme’yi kullanabilirsiniz. Bu çocuğunuzun doğru seçimi yapmasına yardımcı olacaktır. Duşa girmeden önce ‘Duştan sonra havlunu banyoya astığın için teşekkürler!’ demeniz önleyici bir ifade olacaktır. Bunun yerine belki sizden sıkça duyduğu ‘Kaç kez söyledim sana, duştan sonra havlunu yerde görmek istemiyorum!’ cümlesi ise onu işbirliğine davet etmeyecek, doğru davranışı öğretmeyecek ve bu davranışa ait döngü sürecektir. Çocuğunuzu olumlu bir şekilde yönlendirirseniz, genellikle beklentilerinizi karşılayacaktır. Ona doğru şeyi yapacağına güvendiğinizi önceden bildirmeniz, iletişiminizi güçlendirecek ve görevini tamamlama olasılığını artıracaktır.

6. Söylediğinizi anladığından emin olun

Çocuğunuzun sizi duyduğundan ve anladığından emin olmanın basit bir yolu, söylediklerinizi tekrar etmesini istemektir. Tıp alanında çocuklar ve yetişkinlerin dâhil olduğu bir araştırma sonucu, doktorların hastalara aktardığı bilgilerin %40-80’inin ya tamamen unutulduğunu ya da yanlış anlaşıldığını göstermiş. Bu problem ile mücadele etmek için doktorlar, hastalarından kendilerine söylenenleri doktora “geri iletme” yöntemini kullanmaya başlamışlar. Bu yöntemin hastaların bilgi tutma oranını önemli ölçüde artırdığı gözlenmiş.

Aynı yöntem, çocuklarda da etkili bir şekilde kullanılabilir. Göz teması kurduktan, konuşmanızı kısalttıktan ve çocuğunuzun ne yapması gerektiğini net bir şekilde açıkladıktan sonra sakin bir şekilde çocuğunuzdan duyduklarını tekrar etmesini isteyin. Daha etkili bir iletişim ve daha güçlü bir iş birliği sağlayacaksınız.

 

Yazarın Tüm Yazıları