AIDS'i nasıl anlarım?

BİR süre önce yazdığınız bir yazıda AIDS'e yakalanmış olan kişinin bunu nasıl anlayabileceğini belirtmiştiniz.

Ben o yazıyı daha sonra kaybettim. Bekár bir erkeğim. Ara sıra şüpheli olabilecek ilişkilere giriyorum. Bu ilişkilerde AIDS olmaktan korkuyorum. AIDS'e yakalanmış kişilerin belirtilerini tekrar yazar mısınız?

M.T./İSTANBUL

AIDS
dünya üzerinde çok ciddi bir salgın hastalık olma özelliğini koruyor. Aralarında kuzey komşularımız da olan bazı ülkelerde, AIDS virüsü (HIV) kapan yeni vaka sayısı geçen yıl yüzde 100 gibi korkunç bir artış da gösteriyor. Bu ülkelerden gelenler arasında kaçak fuhuş da çok yaygın olduğu için, AIDS hastalığının ülkemizde de patlama yapmasından korkuluyor.

Hastalığın yayılmasındaki en önemli etken, virüs taşıyıcı olanların uzun yıllar boyunca hiçbir belirti vermeden kalabilmesi. Dışarıdan görülen bir belirti olmadığı için çoğu zaman virüs taşıyıcıları bile kendini sağlıklı sanabiliyor, oysa hastalık etkeni virüsü başkasına bulaştırma ihtimali çok yüksek.

Aslında sizin için, belirtileri öğrenmek yerine, korunma önlemlerini benimsemek ve aksatmadan uygulamak daha önemli. Çünkü bu hastalık, en azından şimdilik kesin tedavi edilebilen bir hastalık değil. Ben yine de bu belirtilerden bahsedeceğim.

HIV vücuda girdikten bir ila üç hafta kadar sonra soğuk algınlığı ya da grip hastalığındakine benzer belirtiler gösterebiliyor. Bunlar arasında yüksek ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kas ve eklem ağrıları, halsizlik, iştahsızlık, lenf düğümlerinde şişme, kilo kaybı, bulantı, kusma, ishal, ağızda ya da vücutta yaralar gibi belirtiler bulunabiliyor. Virüs alan kişilerin yüzde 50-70'inde bu belirtilerin bir kısmı ortaya çıkabiliyor. Ne var ki bu belirtiler, aralarında soğuk algınlığının da bulunduğu birçok hastalıkta görülebildiği için, sadece belirtilere bakarak teşhis koymak kolay değil. Kesin teşhis için test yapılması gerekiyor. En yaygın olarak kullanılan testler, Elisa ve Western Blot testleridir. Virüs vücuda girdikten sonra, yukarıda açıklanan belirtileri gösterse de göstermese de, uzun süre sessiz olarak kalabiliyor. Bu aşamada kişiler sağlıklı olarak görünüyorlar ancak test yapıldığı zaman vücutlarında hastalık etkeni virüsü taşıdıkları belirleniyor. ‘‘HIV pozitif’’ olarak belirtilen bu kişiler hastalığın yayılmasında en büyük etken. Bu kişiler kendileri henüz hasta olmasalar bile hastalığı başkalarına bulaştırabiliyor. Hasta kişilerin kanlarının sağlıklı kişilere nakledilmesi; bu kişilerde manikür yapma, döğme, küpe vb. şeyleri takmak için delme işleminde kullanılan aletlerin steril olmaması; korunmasız cinsel ilişkide bulunulması gibi olaylarla hastalık giderek yayılıyor.

En küçük şüphede bile test yaptırmak en doğru hareket. Hastalığın kesin tedavisi henüz olmasa bile, virüs taşıyanlara uygulanacak bazı tedavilerle virüsün yayılma hızını azalatıp hastalığın ortaya çıkışını, yani kişinin ‘‘HIV pozitif’’ durumdan ‘‘AIDS hastası’’ durumuna geçiş süresini uzatmak, dolayısıyla kişiyi uzun yıllar boyunca korumak mümkün olabiliyor. Böylece, tıp dünyasının üzerinde yoğun olarak çalıştığı ve her geçen gün bazı gelişmeler kat ettiği AIDS hastalığının kesin tedavisi bulununcaya kadar sağlıklı kalmak mümkün olabilir.

En küçük bir şüphede bile test yaptırın ve olabildiği kadar fazla önlem alın.
Yazarın Tüm Yazıları