Adaletimiz çalışıyor...

TURGUT Özal döneminin ürettiği zenginlerden Halis Toprak Ağa da bizim yargı sisteminin en iyi işleyen mekanizması olan "zamanaşımı" sayesinde, hakkındaki "dolandırıcılık" suçlamasıyla ilgili davadan kurtulmuş.

Halis Ağayı kutlarız.

Gerçi mahkeme, "gerçeğe aykırı muhasebeleştirme" suçu nedeniyle Toprak’ı ayrıca 2,5 yıl hapis ve 7 bin 500 YTL para cezasına çarptırmış ama...

Asıl konuya girmeden söyleyelim... Halis Toprak o cezayı öpüp başına koysun. Çünkü eğer dolandıcılıkla suçlanan bir işadamı değil de "terör örgütü tarafından hedef alınan bir kişinin adını ve ona karşı yapılacak eylemi" bildirmekle suçlanan bir gazeteci olsaydı hem 1 yıldan 3 yıla kadar hapse hem de 1 trilyon (1 milyon YTL) tutarında para cezasına mahkum olurdu.

Hani eskiden dolmuşların üzerinde, "Adaletin batsın dünya!" diye yazılar okurduk ya... Herhalde bu yüzden yazılıyordu onlar.

Asıl konuya gelince:

Halis Toprak’ı bir de başka nedenle yani "Zamanaşımından yararlanmış Türkler" kulübüne girdiği için kutlamak gerek. Çünkü artık gerine gerine ortaya çıkıp örneğin:

"12 Eylül 1980’den önceki eylemleri nedeniyle yargılanan Milliyetçi Hareket Partililer;

TYT Bank, Marmara Bank ve İmpeksbank’ı batıran Bülent Ener, Atilla Uras ile Emlakbank eski Genel Müdürü Bülent Şemiler;

Dolandırıcılık suçlamasıyla yargılanan Süleyman Mercümek;

Sendikacı Süleyman Yeter’i işkenceyle öldürmekten sanık 4 polis memuru;

Batman
Valisi iken "görevi ihmal" suçu işlediği iddiasıyla yargılanan (başka nedenle hapiste yatan) Salih Şarman;

Türkbank
ihalesine fesat karıştırdıkları iddiasıyla yargılanan Korkmaz Yiğit;

Mehmet Kocabaş
ve Hayyam Gariboğlu, Emin Cankurtaran ile gazeteci Hıncal Uluç ve marifetli bankacılarımızdan Engin Civan’ı yaralamaya azmettirmek iddiasıyla suçlanan Alaattin Çakıcı;

Nergis Holding’in bir paravan şirketten 445 milyar lira tutarında haksız yere KDV aldığı iddiasıyla suçlanan Cavit Çağlar;

Fatura yolsuzluğu iddialarının bir numaralı sanığı Orhan Aslıtürk;

Hayali ihracat eyleminin patent sahibi Yahya Demirel;

Tehditle menfaat sağlamak ve çıkar amaçlı suç örgütü kurmak iddialarıyla suçlanan Adnan Oktar (Adnan Hoca) ve 34 müridi;

Susurluk skandalının ortaya çıkardığı isimlerden, "kayıp silahlar" nedeniyle yargılanan Özel Harekatçı İbrahim Şahin ve 9 arkadaşı;

Alparslan Türkeş’in "özel evrakta sahtecilik" ve "banka aracılığıyla dolandırıcılık" iddiasıyla yargılanan kızları Umay Günay ve Ayzıt Türkeş;

Bank Kapital’i zarara uğrattığı iddiasıyla 31 kişiyle birlikte yargılanan Murat Demirel;

"Sahtecilik iddiasıyla hakkında kovuşturma başlatılan Merve Kavakçı benim kader arkadaşlarımdır" diyebilir.

O öyle diyebilir de... Zamanaşımının bu sonuçları vermemesi için 1 Eylül 2004 tarihinde bir genelge yayınlayan Adalet Bakanı Cemil Çiçek sürüp giden bu tablo karşısında ne diyor, bir de onu bilebilsek...
Yazarın Tüm Yazıları