75. yıl skandalı

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Perşembe akşamı Vefa Lisesi'nde sevgili arkadaşlarım Müjdat Gezen ve Kemal Sunal'la buluşup sohbet ettik. Konumuz başlangıçta Vefa Lisesi ve 3. Lig'de mücadele veren Vefaspor Kulübü'ne yapacağımız katkılarla sınırlı idi. Bu arada Kemal Sunal son filmi ‘‘Propaganda’’nın çekimlerinin çok keyifli bir çalışmayla sona erdiğini anlattı. Müjdat da sahneye koyduğu ‘‘Hababam Sınıfı’’nın kapalı gişe oynadığından söz etti. Ayrıca Necdet Mahfi Ayral'ın inanılmaz sahne performansının kendisini çok etkilediğini söyledi.

Müjdat'ı dinledikçe biz de çok etkilendik.

MUCİZE SANATÇI

Tiyatro sanatçısı Necdet Mahfi Bey, 92 yaşında. Çetin Altan Usta'nın deyimiyle ‘‘mucize insan...’’

Müjdat, Necdet Mahfi Bey'e gidip ‘‘Hababam Sınıfı’’nda oynamasını rica edince, hayatında hiç arabası, yazlığı ve çok parası olmayan, ‘‘maddi varlık’’sızlığına karşın sahnede hep ‘‘varolma’’ zaferinin eşsiz keyfini sürdüren mucize sanatçı, Hayhay Müjdatçığım, emrin olur'' deyivermiş.

Müjdat, Türkiye pek farkında olmasa da, dünya tiyatro tarihinin bu rekortmen sanatçısına, ne kadar para vermesi gerektiğini sorarken çok zorlanmış. Ve utana sıkıla ‘‘Ücret olarak ne istersiniz ağabey?’’ diye sormuş.

Köklü bir aileden gelen, İngilizce, Fransızca ve Yunanca'yı anadili gibi konuşan ve hayatını güzel bir evliliğin mutluluğunda tiyatro aşkıyla geçiren canlı tarihin yanıtı, Müjdat'ı şaşkınlığın derin uçurumuna sürükleyivermiş:

‘‘Daha önce çalıştığım yerde haftada 6 gün oynuyordum. Orada elime geçen para, 160 milyon liraydı. Burada sadece iki gün sahneye çıkacağıma göre, herhalde senin vereceğin rakam, bunun biraz altında olur!’’

Müjdat duyduklarına inanamamış ve kulaklarına kadar kıpkırmızı kesilmiş. Dinlerken, Kemal de ben de aynı duyguyu yaşadık.

Müjdat görüşmenin devamını anlattı:

‘‘Ağabey, her oyun öncesinde sizi evinizden taksiyle aldıracağım. Taksi parası bana ait. Yani bana maliyetiniz, ayda 500 milyon lira civarında olacak!.. Acaba uygun mu?’’

Kemal'le aynı anda sorduk:

‘‘Peki tepkisi ne oldu?’’

Müjdat'ın dudaklarına buruk bir gülümseme oturmuştu:

‘‘Biraz fazla olmuyor mu?’’ dedi.

UNVAN ENFLASYONU

Çetin Altan Usta, alıntılar yaptığım yazısında ‘‘Ta eski Yunan'dan bu yana, tüm dünya tiyatro tarihinde buna benzer bir mucize var mıdır, bilmiyorum!’’ diyor.

Ben de bilmiyorum.

Peki, açıkladığı ‘‘Devlet Sanatçıları’’ listesiyle güldürü sanatçılarına konu olan Kültür Bakanı İstemihan Talay ile onun makama arz ettiği isimleri onaylayan Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel biliyorlar mıdır, dersiniz?

Daha doğrusu Türkiye'deki Necdet Mahfi Ayral mucizesinin farkında mıdırlar?

Hiç sanmıyorum!

Bildiğim kadarıyla hayatta politikadan başka bir tutkusu bulunmayan Cumhurbaşkanı'nın bu yıl içinde katıldığı en çarpıcı sanatsal etkinlik; güldürü yazarı dostumuz Mert Ali Başarır ile Leyla Tekül'ün nişan yüzüklerini takmak oldu!

Kültür Bakanı İstemihan Talay'a gelince... Doğrusunu isterseniz, dürüst politikacı kişiliğinin yanı sıra, şair, çevirmen ve yazar özellikleriyle aydın kamuoyunda seçkin bir yere sahip bulunan Bülent Ecevit'in seçtiği Kültür Bakanı bu yılki ‘‘Devlet Sanatçıları’’ listesinin hazırlayıcısı olmamalıydı.

Bakan Talay, demokrasilere hiç yakışmayan, sanatçı doğası ve özgürlüğüyle asla bağdaşmayan, yaratıcıları devlet politikası ipoteği altına almayı amaçlayan ‘‘Devlet Sanatçılığı’’ uygulamasını kaldırmak yerine, mevcudu alabildiğine yozlaştırıp, enflasyona uğratmayı yeğledi.

Böylece haklı eleştirilerin boy hedefi haline geldi.

SANATÇI VE ÖDÜL

Demokrasilerde devletin sanatçısı olmaz, olsa olsa devletin ödüllendirdiği sanatçılar olur. Bunun da yolu, ulusal kültürün potasında evrensel ölçülere uygun eserleri yaratıp, uluslararası başarıları yakalayan sanatçıları ödüllendirmekten geçer.

‘‘Ne yapalım uluslararası başarıya ulaşan çok sayıda sanatçımız yok’’ demenin ardındaki ayıp da, yine Kültür Bakanlığı'na aittir.

Çünkü Kültür Bakanlığı, uluslararası başarıların rotasını çizip onlara giden kulvarlar için gerekli altyapıyı hazırlamakla yükümlü bir bakanlıktır.

‘‘Eh biz unvanları verdik, oldu’’ da diyebilirsiniz.

O zaman bunun adı ‘‘skandal’’ olur, skandalların kahramanlarının siyasi sonları da toplumun malumudur!

Çevrenize şöyle bir bakın, bu siyasi mevtaları siz de göreceksiniz...

Not: Hulki Cevizoğlu bu haftaki ‘‘Ceviz Kabuğu’’nda, devlet sanatçılığı konusunu başarıyla ele aldı. Kendisini yürekten kutluyorum.



Yazarın Tüm Yazıları