7 Eylül İzmir için kritik gün

Haberin Devamı

NEDEN mi? Çünkü Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin de aday olduğu 2020 olimpiyat oyunlarının ev sahibinin açıklanacağı Uluslararası Olimpiyat Komitesi’nin toplantısına katılmak için Arjantin’e gidecek. Türkiye olimpiyatları alırsa adres İstanbul olacağına göre İzmir bundan nasıl etkilenecek? Olimpiyat büyük bir organizasyon, büyük bir prestij ve tanıtım aracı... Ama başka bir projeye daha talibiz, o da EXPO... Uluslararası organizasyonlarda devletler arası ilişkiler çok önem kazanıyor. Çünkü bu süreçte yetkililer sadece küçük fotoğrafa bakmıyor. Küçük fotoğraf, geçen yarışta Milano’ya kıl payı farkla geçilen, dosyası ve teması güçlü İzmir güçlü gözüküyor. Ama büyük fotoğraf başka şeyler söylüyor olabilir. İşte o büyük fotoğrafta Türkiye’nin dış politikası da, iç istikrarı da, ekonomik gelişmeleri de; Birleşmiş Milletler, NATO gibi kurumlardaki konumu da, ikili ilişkiler de, elbette olimpiyat kararı da yer alacak. Yani büyük projelerde küçük fotoğraf kadar büyük fotoğrafta verdiğiniz görüntü de önem kazanıyor. Başbakan Arjantin’e gidecek, komite toplantısına katılacak ve o gece Madrid’in mi, Tokyo’nun mu, İstanbul’un mu kazanacağı belli olacak. Spor otoriteleri İstanbul’un bu sefer tercih nedenlerinin daha fazla olacağını söylüyor. Olimpiyatlara ev sahibi olmayı hepimiz çok istiyoruz. Ama EXPO’yu da istiyoruz. Bu oylama da 27 Kasım’da olacak. Ama hatırlatıyorum, Arjantin’de açılacak zarf İzmir’in de kaderini etkileyecek. Bir hatırlatma daha yapmak istiyorum. 27 Kasım’da Paris’teki oylamaya Başbakan Erdoğan’ın katılımı çok önem kazanıyor. Hatırlayın; Milano’yla olan yarışta o dönemin İtalya Başbakanı Prodi, Paris’e gelerek oylamanın kaderini değiştirmişti. Prodi’yle İzmir Ekonomi Üniversitesi’ndeki bir toplantıdan sonra konuşmuş, o kritik gecenin ayrıntılarını dinlemiştim. Dilerim, 7 Eylül’de Türkiye olimpiyatları alır. Ve dilerim ki, 27 Kasım’da Başbakan Erdoğan, Paris’e gelerek İzmir’e destek verir. 2020’de dünyanın iki büyük organizasyonuna ev sahipliğini böylece yapmış oluruz.

Haberin Devamı

NEW YORK’TAN İZMİR’E BAKIŞ

Haberin Devamı

NEW York Times Travel’ın yazarlarından Seth Sherwood, İzmir’e gelmiş, şehir turu yapmış, 36 saat vakit geçirdiği kentten ayrıldıktan sonra bir analiz yapmış. Yazının başlığını da, “Gavur İzmir” koymuş. Sherwood; gezilecek, görünecek yerleri de aktardığı yazının başında da şöyle bir yorum yapmış: “Bu lakabı kimileri İzmir’in rahat tavırlarını yansıttığı, kimileri de ilerici bir şehir olduğunu hatırlatmak için kullanıyor...” Tarihsel gerçekler elbette “gavur İzmir” konusunu başka türlü açıklıyor. Ama New York Times yazarının dediği gibi bu konunun sık gündeme gelmesinin en önemli nedeni İzmir’de insanların kendilerini daha özgür, daha rahat, daha güvenli hissetmelerinden kaynaklanıyor. Bütün bunlar çok önemli... Ve bana göre İzmir’in farkını koyabileceği en önemli avantajlar... Israrla yazıyorum. Diyorum ki... İzmir’de yeteri kadar sanayi var, İzmir’de yeteri kadar işletme var. İzmir’in yapması gereken, hizmet ve turizm sektörüne odaklanması, katma değerli işlere ağırlık vermesi... Araştıran, araştırdığını geliştiren ve ortaya koyan bir kent olmak inanın İzmir’i çok başka bir yere oturtur. Yazın Çeşme ve Alaçatı, İzmir’i daha popüler hale getiriyor ama kışın bu enerji İstanbul’a kayıyor. İşte İzmir buna oynamalı, “12 ay İzmir” diyebilmeli, “Gavur İzmirliliğini” yapmalı.

Haberin Devamı

BÜYÜKŞEHİR DAVASI

BÜYÜKŞEHİR davası İzmir kamuoyunun çok yakından takip ettiği bir konu... Çünkü İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu için 397 yıl isteniyor, iddianamede kendisine “çete lideri” deniliyor. 130 kişi için de “çeteye üye oldular” deniyor. Yargının nasıl bir karar alacağını herkes merak ediyor. Büyükşehir davasının adaylık sürecine de büyük etkisi olduğunu düşünüyorum. Altını çizerek yazıyorum. Bugün itibariyle Başkan Aziz Kocaoğlu, yeniden aday olmaya daha yakın gözüküyor. Aday olursa, karar elbet Genel Merkez’in ancak Kocaoğlu’nun bugün böyle düşünmesinin, üçüncü kez bu görevi istemesinin bana kalırsa en önemli nedeni bu dava gözüküyor. Bu süreç kapanmış olsaydı, belki de Kocaoğlu’nun duruşu da farklı olabilirdi. O yüzden her gelişme yakından takip ediliyor. Son durum şu... Büyükşehir davasında, İZBAN tanıtım filmi için rapor hazırlaması için görevlendirilen Mimar Sinan Üniversitesi dosyayı iade etmiş, “Bir iletişim fakültesinden görüş alınması daha doğru” demiş. Yani bilirkişi, “Ben bilmem...” demiş.

Yazarın Tüm Yazıları