37 yıldızlı otel: Madımak

Ey ikoncanlar, delikanlılar, ipek tenli mankenler...

Haberin Devamı

Yolunuz Sivas’a düşerse, Madımak’a uğrayın. Dün internette dolaşan süper sloganla “Dünyanın ilk 37 yıldızlı otelini” görün!
Gerçi Antalya’daki 7 yıldızlı Mardan Palace’ın lüksünü bulamayacaksınız ama karşınıza daha kıymetli bir şey çıkacak: Vicdanınızla hesaplaşma fırsatı.
Bundan 17 yıl önce yine böyle bir temmuz günü gökyüzündeki yıldızlara katılan o 37 insanla tanışma şansı.
Kimi şair, kimi ozan, öğrenci, dansçı ya da sadece emekçi... Ortak noktaları, bugün hiçbirinin yaşamıyor oluşu.
Ama korkmayın, aslında ölü falan değiller. Onların hepsi pırıl pırıl birer yıldız.
Bulutsuz Anadolu gecelerinde gökyüzünde belirip bize gitmemiz gereken yönü gösteriyorlar.
Dostça göz kırparak “bizi takip ederseniz belki kuzeye değil ama barışa ve kardeşliğe varırsınız” diyorlar: “Bu ülkede birbirimizi yakıp yıkmadan nasıl yaşanır, belki sayemizde anlarsınız.”

Nerede o eski casuslar...

Haberin Devamı

Özlemişiz eski zaman casuslarını. Bu yüzden Anna Chapman’ı doğru düzgün tanımadan kucaklayıp Mata Hari’nin tahtına oturtuverdik.
Soğuk savaş varken böyle miydi? Yakışıklı ajanlar, seksi casuslar fink atardı. Gerçek hayatta da, filmlerde de...
Ian Fleming ve Graham Greene romanları düşmezdi elimizden... Ne zaman ki Varşova Paktı tarih oldu, o zaman casusları kaybettik...
Ta ki güzel Anna ve bacakları Les Ottomans’da ortaya çıkana dek. Bakalım Hollywood’da onu kim canlandıracak. Benim favorim Mia Wasikowska... Scarlett Johansson da uygundur.

Eren Talu yoksa Bihruz Bey sendromu kurbanı mı?

Dün her yerde Defne Samye-
li’nin eski yazısı vardı. Güzel bir yazıydı. Diyordu ki Defne, Eren Talu’nun büyük dedesi, Recaizade Mahmut Ekrem’miş. Gerçi dedesi de edebiyatçıdır Eren Talu’nun: Ercüment Ekrem Talu. Bir dönemin sevilen kalemlerinden. Recaizade ise malum, “Araba Sevdası”nın yazarı. Romanın baş karakterlerinden biri de Bihruz Bey.
Hatta sosyolog ?erif Mardin ondan yola çıkarak “Bihruz Bey
sendromu” diye bir tanım yapmış.
“Batı özentisi” kişileri ve onların ruh hallerini açıklamak için kullanmış bu tanımı. Ama katılamıyorum ?erif Hoca’ya: Bu sendrom aslında batılı tarzda bireyleşmiş kişilerden aldığımız intikamdır.
Kafası batılı gibi çalışan, fikrini “elalem ne der” diye düşünmeden söyleyenlerden hazzetmeyiz biz.
Eren Talu’ya ateş püskürenlere bakıyorum da, burnuma “Bihter Bey sendromu” kokuları geliyor.
Öyle bir acımasızlık, bir halden anlamama hali. “Fırsattan istifade bir tane de ben çakayım” galeyanı. Ynsanı ister istemez ?erif Hoca’nın bahsettiği sendrom hakkında derin derin düşündürüyor.
Bu arada, ?erif Mardin de bizim Ayşe Arman’ın kayınvalidesinin ağabeyi çıkmasın mı? Nereden nereye... ?aka maka, en iyisi kendimi Yalçın Küçük gibi hissetmeden konuyu kapatayım.

İncir  Çekirdeği

Haberin Devamı

En sağlam direniş: Kalbi temiz tutmak.

Yazarın Tüm Yazıları