1990’lı yıllardaki kamu bankacılığı

ÖZELLİKLE 1990’lı yıllarda bankacılık sektörü çok büyük yolsuzluk ve usulsüzlüklerle çalkalandı. Bu şaibe ve yolsuzlukların bir bölümü özel sektör bankaları kaynaklıydı ama çoğu kamu bankaları-iktidar ilişkisinden doğmuştu.

O dönemde önüne gelene banka lisansı verildi, yeminli murakıp raporları ya dikkate alınmadı ya da daha hazırlanırken manipüle edildi. Kamu bankaları kaynakları iktidara yakın kişilere, şirketlere kullandırıldı ve bu nedenle batık krediler hızla arttı. Yanısıra iktidarlar hesapsız esnaf ve tarım destekleme ödemelerini de kamu bankalarından finanse ettiler. Sonunda esnafa, çiftçiye verilen krediler geri ödenmedi, tekrar tekrar aflar çıkarıldı, yine ödenmedi ve bu bankaların bilançoları şiştikçe şişti ama paraları yani likiditeleri tümüyle tükendi.

Sonuçta çok zayıflayan, özkaynakları yetersiz, likiditesi sıkıntılı, döviz riski büyük bir bankacılık sektörüyle, 2000 yılında IMF programı uygulanmaya başladı. Bu arada sektöre disiplin getireceği bilinen Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) kuruluşu geciktirildi, böylece fiilen zor durumda olan sektörün şeffaflığı engellendi.

Sonuçta da olan oldu; kriz patladı ve faturasını halk ödedi. Nasıl ödedi derseniz, kamu bankalarının birikmiş alacakları kağıtla ödendi, batan özel sektör bankaları Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) alındı, devlet garantisi altındaki mevduatlar ödendi. Yani her açıdan bu fatura halkın cebinden çıktı. 2001 yılında patlayan krizden sonra ekonomik programda tüm dikkatler bankacılık sektörünün düzeltilmesine verildi. Batık bankalar sistemden ayıklanırken, özkaynak şartları artırıldı, geçiş dönemiyle özkaynak zorunluluğunu yerine getirmek için sektöre zaman verildi, batık bankaların bir kısmı birleştirildi, bir kısmı yabancılara satıldı, bir kısmı tasfiye edildi, bir kısmının şubeleri, varlıkları satıldı.

Bu krizden ders alınarak katı kurallar getirildi, sistem disipline edilmeye çalışıldı.

Şu anda küresel krizden hala az etkilenmiş isek bunun en büyük nedeni 2001 krizinden sonra çekidüzen verilen, özkaynak yapısı düzeltilen bankacılık sektörünün sağlamlığıdır.

Yani halk büyük bedel ödedi ama sektörde de belli bir noktaya gelindi...

CİDDİ GERİYE DÖNÜŞ SİNYALİ

Bankacılık faaliyeti, ekonominin tüm kesimlerine finansman sağlayan, yani bir vücudun tümünü dolaşan ve hayatiyet sağlayan kan damarları demektir. Bu damarlar 2001 yılındaki gibi kesilirse, ekonomi tümüyle çöker.

AKP hükümeti bu damarların tıkanıp, ekonominin tümüyle çökmesinin yarattığı ortam üzerinde iktidara gelen bir partidir. Yani bankacılığın, kamu bankacılığının değerini en iyi bilmesi gereken siyasi organizasyon olması gerekir. Eğer yeniden krize girilip, bu kez de kendisi sandığa gömülmek istemiyorsa, ekonominin, bankacılığın sağlığını korumak zorunda.

Ama son yapılan operasyon ciddi kaygı uyandırdı. Konuştuğumuz tüm bankacılar iki kamu bankasının Çalık Grubu’na verdiği toplam 750 milyon dolarlık krediye şaşırmış durumda. Ülkenin en büyük holdinglerinin bir bankadaki kredi limitinin bile, hem de çok sayıda şirketlerinin toplamıyla, 375 milyon doları bulmadığını, bilinmedik bir sektöre, hem de yeni kurulan tek bir şirkete, bu kadar kredi vermenin rasyonel karar olamayacağını söylüyorlar. Hele ki, dış kaynakların tıkanmaya başladığı, küresel kriz yaşanan bugünlerde...

Bunları söyleyenler profesyonel bankacılar ve kesinlikle böyle bir kredi vermeye razı olmayacaklarını söylüyorlar. Bunlar da sürekli kredi kullandıran bankacılar...

Bu krediyi veren iki kamu bankasının genel müdürü de, profesyonel ve deneyimli yöneticiler. Bir düşünün; bu yöneticiler durup dururken, ya da şirket gelip istedi diye hem de bu kadar kısa bir süre içinde, bu kadar yüklü krediye normal şartlarda razı olurlar mıydı?

Şimdi elbette bu işin kárlı olduğunu, bankanın bu krediden para kazanacağını söyleyecekler. Elbette "Size hükümetten baskı geldi mi?" diye sorulduğunda "hayır" yanıtı verecekler. Krediyi vermemeleri halinde başlarına gelecekler, hayır demedikleri zaman da başlarına gelir.

Daha önce de uyarmıştık; bu krediler daha çok konuşulacak, hukuki sıkıntılar doğacak...
Yazarın Tüm Yazıları