12 Eylül’den bazı sahneler

ELİYLE işaret ediyor Kenan Evren, beni yanına çağırıyor. Çevresi generallerle dolu, ayrıca Milli Güvenlik Konseyi’nin diğer dört üyesi.

Haberin Devamı

1982, Erzurum, askeri kış tatbikatı sonrasında Erzurum Orduevi’nde yemek veriliyor. Evren şöyle etrafa bakıyor, biraz ilerde duran gazeteci gurubu içinde beni işaret ediyor. Yanına gidiyorum, Cumhuriyet Ankara Temsilcisiyim, o günkü Cumhuriyet “Avrupa Konseyi Soruyor, Demokrasiye Ne Zaman Dönülecek” manşetiyle çıkıyor.
Evren çok sert, “bu ne demek”, öfkeyle soruyor. Ben daha ağzımı açmadan, bir diğer darbeci Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Nurettin Ersin araya giriyor, “bunlar komünist, başka ne beklenir”.
Erzurum eksi 20 derece, o anda Erzurum benim için eksi 120 derece. Demokrasi istemenin suç olduğu bir dönem. Bu ülkede demokrasi istemek çoğu zaman suç.
İLHAN ERDOST
Yayıncı İlhan Erdost ağabeyi, saygın bir aydın Muzaffer İlhan Erdost ile birlikte 12 Eylül’de gözaltına alınıyor. Onların bulunduğu askeri araba kışla içinde dolaşıyor, dolaşırken iki astsubay İlhan Erdost’u öldürüyor. Dava yıllarca sürüyor. O iki astsubayı korumak için olmadık takla atılıyor.
İlhan Erdost’un camideki cenaze törenine katılıyorum. Herkes derin acı içinde. Erdost işkencede öldürülen ilk insanlardan biri. Bugüne gelinceye kadar, ne zaman işkence sonucu cinayet işlense, aklıma ilk gelen camideki o sahne.
YASAKLILAR
Süleyman Demirel ve Bülent Ecevit siyasal olarak yasaklı, zaten partileri kapatılmış. Sıkıyönetim Komutanlığı arıyor, “Demirel ve Ecevit’le ilgili her türlü haber yasaktır”.
Bir süre sonra, Demirel para çekmek için bankaya gidiyor, Ecevit bir yakınını ziyaret ediyor. İkisi de, fotoğraflı. Cumhuriyet o iki fotoğrafı yayınlıyor. Sabah saat 7.30, evde telefon çalıyor, ses çok haşin, “komutan derhal sizi görmek istiyor”. Paaat, telefon suratıma kapanıyor.
12 Eylül boyunca bu gibi aldığım çok sayıda telefonlardan biri. Sıkıyönetim Komutanı Orgeneral Recep Ergun’a gidiyorum. Önünde Cumhuriyet, kırmızı kalemle çizilmiş, Ergun pür şiddet:
“Ne bu kepazelik, yasak demedik mi size, eski siyasilerle ilgili her türlü haber ve fotoğraf yaaaa-saaaak. Çık dışarı”.
İfade vermek üzere beni askeri savcıya gönderiyor. Orada gözaltındaki Erbakan ve diğer MSP’lilerle karşılaşıyorum. Selamlaşmak yasak. Göz ucuyla karşılıklı selam gönderiyoruz.
ERTUĞRUL GÜNAY
Kadim dostum Ertuğrul Günay ve CHP’li Altan Tuna ile Ertuğrul’un avukatlık bürosunda sohbet ediyoruz. Haber geliyor, askerler Ertuğrul’u gözaltına alacak. Eşi telefonda ağlamaklı, Ertuğrul biraz da haşin bir üslupla onu teselliye çalışıyor. Sonra gidip teslim oluyor.
O ilk teslim oluş. 2007’de AKP’ye geçiyor, beş yıldır anlı şanlı Kültür Bakanı. O tarihte yazdığım bir yazıdan dolayı bana hapisten övgü dolu haber gönderiyor. Ertuğrul’u beş yıldır görmüyorum, söz ne zaman 12 Eylül’den açılsa, anımsadığım günlerden biri de o.
BARIŞ DERNEĞİ
12 Eylül’ün en çok ses getiren davalarından biri Barış Derneği davası. Pek çok aydın sabaha karşı evlerinden toplanıyor, fikir suçundan, komünizm propagandasından tutuklanıyor.
Türkiye sabaha karşı tutuklamalarla darbe döneminde tanışıyor, günümüze kadar uzanıyor.
İNSANLIK SUÇU
Darbe dönemi boyunca binlerce dram yaşanıyor, idamlar, işkenceler, kayıplar, hapisler, işten ve üniversitelerden atılmalar, hepsi insanlık suçu. Hukukun ne olduğunu yaşayarak anladığımız yıllar.
Darbecileri, darbeyle gelen hukuksuzluğu sanık sandalyesinde görmek sonsuz saadet. Ama, hukuksuzluk demokrasiyle geliyorsa, o çok daha vahim.

Haberin Devamı

“Huzur namlunun ucunda”

Haberin Devamı

GÜNÜMÜZÜN muhteşem demokratlarını gıptayla izliyorum.
Bir zamanlar bir gazete sahibiyle evli bir bayan gazeteci demokratlığı kimseye bırakmıyor. Her gün demokrasi dersleri vermekle meşgul. Oysa, 12 Eylül’den kısa süre önce o gazetenin manşeti şu:
“Huzur Namlunun Ucunda”. Bir an önce silahlar harekete geçse de, huzura kavuşsak mantığı.
Bugün yine demokrasi şampiyonluğu yapan gazetecilerden biri, 12 Eylül’de siyasi partiler kapatıldığında, yazısına şu başlığı atıyor: “Arsa temizlendi”. Ya da Evren 12 Eylül öncesinin siyasi liderlerini eleştirdiğinde, aynı başyazarın yazı başlığı: “Evren haklıdır”.
O kadar çok örnek var ki, 12 Eylül döneminde Evren’i ve askerleri yere göğe koyamayanlar bugün her fırsatta darbeyle yüzleşmenin öncüsü. Bravo onlara. Demokrasi bugün tek ayaklı, askere küfürle özdeş.

Haberin Devamı

Evren, Gül’ün konuğu

EVREN ve Şahinkaya’nın yargılanma kararından bir süre önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Kenan Evren’i Çankaya’da ağırlıyor.
Bugünkü iktidar darbeyle yüzleşme kararı alıyor, çok iyi. O halde, Abdullah Gül Evren’i Çankaya’da neden ağırlıyor? Bir açıklaması vardır herhalde.

 

Yazarın Tüm Yazıları