1 Mart Tezkeresi’ni hatırlayalım

ÖNCE gazetelerden birkaç alıntı:

1) “Cumhurbaşkanımızın terör örgütü elebaşısına dolaylı olarak mesaj gönderip ricada bulunduğu yolundaki haberler, gerçekle hiçbir şekilde bağdaşmamaktadır ve terör örgütü elebaşısının avukatlarının iddiaları tümüyle asılsızdır.”

Haberin Devamı

2) “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na yönelik bu sözler tümüyle yalan ve iftiradır.”

Bu sözlerden ne anlıyorsunuz?

Ne Cumhurbaşkanı ne de Başbakan “Kürt açılımı” ile ilgili olarak ne Apo’yu ne de PKK’yı katiyen muhatap almayacaklar.

Peki Türkiye Cumhuriyeti ne yapacak? Cumhurbaşkanı’na göre:

3) “Mesele şu. Mesele Türkiye’nin kendi sıkıntılarını, kendi problemlerini kendisinin çözme iradesidir. Türkiye’nin kendi standartları toplu şekilde yükseltilince, problemler otomatik olarak zaten çözülecektir...”

Türkiye meselesini kendi çözecek!

İyi de; yukarıdaki cümleyi “tarihi fırsat” açılımı olarak kabul edebilir misiniz?

Türkiye kendi standartlarını yükseltirse; PKK’ya af, Anayasa’da iki halkın cumhuriyetin ortak kurucuları olduklarına dair ibarenin yer alması, Kürt yoğunluklu bölgelere özerklik (federasyon) verilmesi, Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabul edilmesi vb. gibi taleplere otomatik çözüm oluşacak mı?

Haberin Devamı

Ötesi, Cumhurbaşkanı’nın açıklamalarında herhangi bir somut öneri var mı?

* * *

Öte yanda, bu yazının yazıldığı saatlerde Türk, Iraklı ve ABD’li yetkililer toplantı halindeler. Önceleri sadece PKK’nın konuşulacağı açıklanmıştı.

Ancak “Sürpriz ise, bu kez Irak heyetinden gelecek. Ankara’daki toplantıda ilk kez Irak da masaya bir ‘belge’ koyacak. Kendi açısından “terörist” olarak gördüğü gruplarla, Türkiye’nin “ilişkisini” gündeme getirecek. Bugüne kadar Irak hükümeti ve ABD ile yapılan üçlü toplantılarda hep Türkiye’nin masaya getirdiği, PKK’nın Irak’taki faaliyetleri konuşulurdu. Artık masada, Irak hükümetinin Ankara’ya yönelik gündeme getirdiği, ‘Iraklı teröristlerle işbirliği yapma’ suçlaması da masada.” (Hürriyet-web-28.07.09)

Türkiye’nin istememesine rağmen Mahmur Kampı’nın boşaltılması da gündemde.

* * *

Peki TBMM’nin zamanında reddettiği 1 Mart Tezkeresi’nde ne gibi şartlar vardı?

Fikret Bila’nın Milliyet Gazetesi’nde 22.09.2003, 26.09.2003, 18-19-20.11. 2004 tarihlerinde yayınlanan yazılarından öğrendiğimize göre, eğer 1 Mart Tezkeresi kabul edilseydi:

1) ABD ve Türk Silahlı Kuvvetleri Habur Kapısı’ndan Irak’a birlikte gireceklerdi. Bu operasyonu yürütmek üzere Türkiye ve ABD silahlı kuvvetleri üç ortak askeri kuvvet ve komutanlık oluşturacaktı.

Haberin Devamı

2) K.Irak’a girecek Türk Silahlı Kuvvetleri Irak Silahlı Kuvvetleri veya muhalif grupların silahlı kuvvetleriyle çatışmaya girmeyecekti.

3) ABD birlikleri Musul ve Kerkük’ü güvenlik altına alacak ve etrafında bir Yeşil Hat oluşturacaktı. Bu güvenlik şeridinin amacı, Türkiye’nin Kırmızı Çizgi olarak belirlediği Kuzey Irak’taki Kürt grupların (KDP ve KYB) bu kentleri ele geçirmesini önlemekti.

4) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin talebi üzerine, Birleşik Devletler, 8.5 milyar dolara kadar kısa vadeli kredi sağlamaya hazır olacaktı. ABD Başkanı Kongre’den Türkiye’ye 2 milyar dolar askeri hibe yardımı yapılmasını isteyecekti.

5) Ayrıca, tercihli ticaret düzenlemeleri, nitelikli sanayi bölgelerinin kurulması için ortak çalışma yapılacaktı.

* * *

Bir başkadır benim memleketim:

Haberin Devamı

Kuzey Irak’a 62.500 asker sokmaz (2003) sevinir, Kuzey Irak’a 300 asker sokar (2008), yine sevinir!  

 

Yazarın Tüm Yazıları