TUZUM kuru filan değil. Krizden ve belirsizliklerden ben de hepimiz gibi etkilendim.
Ama bugün 2001'i yolcu ederken arkasından baktığımda, onu kötü yıllar arşivine yollayamayacağımı anlıyorum.
Her şeyden önce, kötü bir yıl benim için anlamsız bir yıl demektir.
Oysa 2001, hem Türkiye hem de dünya için anlamlı bir yıldı.
* * *
ŞUBAT krizi, hepimizin canını yakarken sanal alemlerimizin fanuslarını kırdı.
Türkiye, ilk defa gerçek ekonomiyi konuşmaya ve anlamaya başladı.
İki iddialı pehlivan gibi dolar ile göz göze, yüz yüze peşrevleştik. İlk dönemin şaşkınlığını atlattıktan sonra, kavrayışlarımız derinleşti.
Bozukları saymadan cebe atma dönemi bitti. Beş kuruşun bile değeri olduğunu eskisine göre daha fazla anladık. Paramızın hesabını, paramızı etkileyen siyasi kararların hesabını sorma hakkına sahip olduğumu kavradık. 2001 ile birlikte ‘‘vatandaşlık’’ öğrenmeye başladık.
Ama en önemlisi, yıllardan beri övündüğümüz ‘‘büyüklüğün’’ borç olduğunun farkına vardık.
İMF ve Dünya Bankası'na verilen niyet mektuplarına düne kadar bizim dışımızda teknik bir takım anlaşmalar gözüyle bakarken, bunun azgın öğrencilere verilen aynı cümleyi defalarca yazma cezasından farklı olmadığını anladık.
Her niyet mektubunun aslında bir ‘‘adam olacağım’’ ödevi olduğunu gördük. Uluslararası sistem ile entegre olmak için gerekli ekonomik , sosyal ve siyasi reform sözleri verdik.
Avrupa Birliği hükümranlık haklarımızı tehdit eder mi etmez mi diye tartışırken, İMF ile içli dışlılığın bir şirkete müdür atama pazarlıklarına kadar indiğini fark ettik.
Nasreddin Hoca'nın, ‘‘Parayı veren düdüğü çalar’’ fıkrasındaki ana fikrin ne olduğunu ilk kez bu yıl anladık.
Dev aynalarını kırdık. Tabularımızı sarstık.
2001 ile gerçeğe yolculuğu başlattık.
* * *
O melun güne kadar bir dönemin daha sona erdiğini bilemedik. 11 Eylül ile birlikte Sovyet sonrası dönemin kapandığını fark ettik.
Miloşeviç'in insan hakları mahkemesine gidişiyle soğuk savaş, zihniyetiyle birlikte tarihe gömülüyor, 11 Eylül sonrası terörizme karşı mücadele şemsiyesi altında oluşan ittifak ile Sovyet sonrası dönem de kapanıyordu.
Rusya, tankın üzerine fırlayan lider imajı iyice silikleşen Yeltsin'i çarçabuk unutuyor, Putin ile işbaşı yapan St. Petersburg grubu, kara para ve yolsuzluk mafiasına kırmızı kart gösterip Batı ile entegrasyona hız veriyordu.
Afganistan operasyonu ile gelişen Putin-Bush arkadaşlığının, ABD Başkanı‘‘Anti Balistik füzeleri sınırlandırma anlaşmasını bozuyoruz. Savunma Kalkanı yapacağız’’ dediğinde diğerinin, ‘‘Yanlış bir şey ama çok da fazla önemli değil’’ yanıtı ile sıradışı bir yakınlaşmaya dönüştüğü ortaya çıkıyordu. Rusya 2001'de NATO'nun kapısından adımını atıyordu.
Bu arada, Kuran-ı Kerim ve İslamiyet ile ilgili kitaplar ABD ve Avrupa'da en çok satanlar listelerine giriyor, Hıristiyan alemi İslamiyeti anlamaya çalışırken, İslam dünyası ve Arap ülkelerin liderleri, terörizme karşı ittifak içinde, Filistin ile İsrail'i başbaşa bırakacak kadar yer alıyordu.
ABD, tek başına her şeye hakimmiş gibi görünüyor ama liderliğini güçlü bir ittifaka dayandırma zorunluluğu, bu ortaklıkta herkese söz hakkı veriyor, tek başına hareket etmesini eskisine göre daha da zorlaşıyordu.
2001, Sovyet sonrası dönemi kapatıyor, yeni dönemin rekabet içinde işbirliği yolunu döşüyordu.
Zor ama bence çok anlamlı bir yıl oldu 2001.
Yeni yıl daha kolay olmayacak, ama onun da çok heyecanlı bir yıl olacağından eminim.
Hepinizin yeni yılını kutluyorum. Barış ve bereket diliyorum.