Yine içimden küsmek geliyor...

Aslında ben de ayıdan korkarım.
Bu yüzden bazen kendi kendime ‘İyi ki bizim evde bir de ayı yok’ derim.

Gazeteler salı günü haberi şöyle verdiler:

‘Ayı atletlerimize saldırdı...’

Ama atletler ‘saldıranın’ ayı mı, inek mi olduğuna pek karar verememişler.

Çünkü kimisine göre o inekti.

Acaba inek saldırmış olabilir mi?

Eğer ormanda, hem de Bolu Aladağ’da koşuyorsanız, orada bir ayı görmeniz kadar normal bir şey olamaz.

Görünce de kaçarsınız, olur-biter.

Haberi televizyonlar da ‘Ayı saldırısı...Atletleri yiyecekti... zor kurtuldular... dehşet anları...’ diye verdiler.

Bir tek; o ayı mı, inek mi belli değil.

Eğer inekse, atletleri yakalamaya kalkan yeryüzünün ilk ineği olacaktı o zavallı.

*

Ya ayı ise?...

O zaman Ufuk Güldemir Abi’ye haber vermeli.

Ki onu vurup, derisini yüzsün ve ‘elleri ile penisini açıp kemiğini çıkartsın’ kendi anlatımıyla.

Sonra da kemiğin topuzunu gümüş kaplatıp, içki karıştırmakta kullansınlar.

Eğer mesele tuhaf olmaksa, içki karıştırmak için insanların kendi bir şeyleri vardır.

Neyi karıştırıyorlarsa karıştırsınlar, koca bardaklarda.

Düşünebiliyor musunuz:

İnsanoğlunun ne kadar enteresan olduğunu.

Ya benim pipimden de çay kaşığı yapmak akıllarına gelseydi?

*

Benim arada bir huysuzluk edip, niye durup durup küstüğümü ise anlamışsınızdır.

Kimseyi kırmak, üzmek istemem.

Çünkü sevgi kelimesi en çok benim.

Ama ben bir gün önce hayvan sevgisinden söz edip, ikinci gün aynı sayfalarda ayının pipisini açıp, içinden çıkan kemiğin yuvarlak kısmını gümüşle kaplatıp, onunla içki karıştırma fantazilerinden alınıyorum.

Ya da atletlere saldıran korkunç ayının, ayı mı yoksa inek mi olduğunun belli olmamasına kızıyorum.

Yapabileceğim tek şeyi yapıyorum:

Küsüyorum.

Elimden başka bir şey gelmiyor.

*

İşte yine kimseyi kırmadan, kimseyi incitmeden, başımı alıp gitmeden yapabileceğim tek şeyi deniyorum:

Sızlanıyorum...

O kadar...

SİZ PAKO’YA SORUN PAKO DA UZMANA

Veteriner Hekim Talat GÜLBAY

Köpeğimiz arabaya binmekten korkuyor ve arabada kusuyor. Köpekler için insanlardaki gibi araba tutmasını önleyen bir ilaç var mı?

Köpeğinizi araba yolculuğuna alıştırın

Bazı köpekler araba ile yolculuk ederken hareket halindeki bir nesnenin içinde ne olup bittiğini anlamamanın ve bunun yol açtığı heyecan ve korkunun neticesinde titreme, sürekli salya akıtma ve kusma gibi reaksiyonlar verebilirler. Korkuya bağlı olmadan ortaya çıkan gerçek araç tutma problemi ise iç kulakla ilgilidir. Bu durumda insanlarda kullanılan dimenhydrinate gibi ilaçlar veteriner hekiminiz tarafından reçete edilerek kullanılabilir. Ama siz de köpeğinizi arabaya alışmasına yardımcı olabilirsiniz.

* Köpeğinizi arabanın içinde olmaya alıştırmalısınız. Araba park halindeyken bindirin ve sevdiği bisküvi ya da ödüllerden birini verin. Arabayı çalıştırmayın ve onun arabayı eğlenceli ve ödül verilen bir yer olarak algılamasına yardımcı olun. Yemeğini de arabada yedirebilirsiniz.

* Motoru çalıştırın ve korkmadığını görürseniz ödül verin. Korkuyorsa sakinleştirmeye çalışın.

* Arabanın içinde rahatsa ve korkmuyorsa aracı hareket ettirin, 5-10 metre ilerleyin. Tedirgin olursa ödül kullanarak ve sevgiyle sakinleştirin ve park ettiğiniz yere dönün. Arabanın ve hareket halinde olmanın korkutucu bir şey olmadığını anlayana kadar yukarıdaki basamakları tekrarlayın.

* İlk üç basamak sonucunda köpeğiniz arabaya alıştıysa bu defa yine ödül kullanarak arabanızı hareket ettirin ve birkaç kilometrelik küçük bir tur atın. Bu esnada köpeğinizin heyecanını kontrol etmesine yardımcı olmak için onu ödüllendirin ve onunla konuşun.

PAKO PANO

Benim adım Duman. Bir buçuk aylık erkeğim. Annemi kaybettim. Sağ elimde enfekte bir yara vardı. Çok canım yanıyordu. Memorial Hastanesi’ne gittim. Beni içeri almadılar. Orası insanlar içinmiş. Karnım da çok acıkmıştı. Ağlamaya başladım. Bingür Amca beni kapının önünde buldu ve Boğaziçi Veteriner Kliniği’ne götürdü. Önce karnımı doyurdular. Orada doktor bana antibiyotik verdi, aşılarımı yaptı, beni yıkadılar ve temizlediler. Resimde gördüğünüz gibi sağ elimdeki yara iyileşti. Burada bir hafta daha kalacağım. Bingür Amca beni evlerine götüremiyor. Onların evinde çok kıskanç bir Van kedisi varmış. Bana bir ev bulunursa söz veriyorum hiç yaramazlık yapmam. Beni almak isteyen varsa lütfen telefon etsin. Prof. Dr. Bingür Sönmez 0532 214 4116

4 aylık dişi bir Dalmaçyalı’yım. Beni sevecek bir aile arıyorum. (0532) 760 67 77.

Adım Marko. Kül grisi, turuncu kuyruklu Afrika papağanıyım. Ankara Seyranbağları’ndaki evimden kaçtım. Marko, hoşgel, dede, Oya ve Velican diyebiliyorum. Beni bulan evime götürürse, annem onu ödüllendirecek. (0312) 467 00 20.

Beyaz, tekir desenleri olan yavru kediyim. Çok iyi huyluyum, konuşmayı ve öpülmeyi seviyorum. Ailem olur musunuz? (0555) 422 88 95.

Peanut adlı kısa tüylü Dochsie cinsi köpek kendine bir yuva arıyor. sahayko@superposta.com

7 Nisan’da doğmuş beş kardeşiz. 11 aylık güzel bir tekir olan annemizle bizi sahiplenmek isteyenler (0312) 427 18 09 numaralı telefonu arayabilir. Resimlerimizi görmek istiyorsanız sitemize bir göz atın: http://kaplanveyavrulari.8k.com
Yazarın Tüm Yazıları