Yeni yılda kimin niyeti ne?

Batılının ‘Yeni yıl kararları’; kilo vermek, Çin’e gitmek filan. Lüks bunlar lüks! Memleketin hali malum. Bizim kararlar hep mecburiyetten

Haberin Devamı

Pembe pembe, böyle tatlı bir yazı yazasım vardı aslında. Mesela yeni yıl kararlarıyla ilgili. Batılılar “New Year Resolutions” tabir eder, bildiniz mi? Bizde “Niyet etme” denir hani? Yeni yıla başlarken “Bu sene sigarayı bırakacağım”, “Her hafta bir kitap okuyacağım” gibisinden olur ya? Ama hiç keyfim yok. Ülkeye üzülüyorum valla billa. Ne yapsam? Yeni yıl kararı olarak siyasilere mesaj içerikli tebrik kartı atmaya mı niyetlensem? Bazen partilerden bana öyle bayram tebrikleri geliyor çünkü. Ortam malum, dolayısıyla insan saçma da olsa bir işkilleniyor önce “Benim telefonumu nereden biliyorlar” diye!
Geçen yıl Bodrum’a gittiğimin ertesi günü, otele benim adıma Muğla Valisi’nden hediye geldi! Bodrum için yapılmış turistik tişört, fincan filan. Eskiden olsa “A ne zarifler bak” derdim. Üç beş senedir gölgemizden korkar hale geldik ya, ben bir tırs! Sanki paketten şarbon çıkacak! Resepsiyonu sorguya çekiyorum “Kim gönderdi, ne dedi, hangi vali, ne sebeple yollamış” filan diye! Meğer oteller kimin kaldığını valiliğe bildirmek zorundaymış. Eyvallah da her gün otellerden gelen listeye mi bakıyor ki vali, o da tuhaf. Hayır tam da Gezi olmuş, ben konuyla ilgili yazılar yazmışım, “Eyvah hükümet peşimde, yakın takipte” duygusu geldi mi durup dururken?! Sanki çok mühim biriymişim de, Ak Parti Bodrum tişörtüyle uyarı yapıyormuş gibi: “Fazla deşme bu konuları, işini gücünü bıraktırıp bir sahil kasabasına yerleştiririz seni” tarzında! Ahahaha! Gülüyorum ağlanacak halimize, bakmayın. Sevgili vali, hediye için geç de olsa teşekkür ederim, fakat yine de, memleketin atmosferi malum, yapmayın böyle, insan bir hopluyor yerinden.
Neyse. Madem onlar bizle iletişim içinde, ben de göndersem mi onlara kartpostallar? Başbakan’a mesela: “Sayın Başbakan’ımız, yeni yılınızın sakin, stressiz, güler yüzlü geçmesini, hem sizin hem bizim psikolojimiz için diler, yargıda bağımsızlık, hükümette şeffaflık, devlette temizlik, e artık bir zahmet ülkede özgürlük, yargıyla poliste tarafsızlık ve illa ki bol bol laiklik temenni eder, Allahtan, savaşların, açlığın, fakirliğin, imtiyaz, yolsuzluk, kahrolası kadrolaşma ve kutuplaşmanın bittiği, siyasi görüşüne bakılmaksızın hepimizin sizin için eşit, değerli ve sevilesi vatandaşlar olduğu bir 2014 niyaz ederim.” Bence toplumun yüzde doksanının derdini tek kartpostalla anlatmış olurum, ne diyorsunuz?

TUTUMAYACAĞIM SÖZÜ VERMİŞİM KAÇ YAZAR?


Dönelim yeni yıl kararlarına. Pembe bir yazı yazacaktım yav, evet. Bir araştırmaya göre, Amerikalıların yarısı “Yeni yıl kararı” veriyormuş ve bu yolla bir şeye niyet eden kişilerin amaçlarına ulaşması, diğerlerinden on kat daha yüksek ihtimalmiş!
Ben hiç girmem bu işlere. Tutamayacağım sözler vermem. Kendime bile.
Ne diyeceğim ki? “Bu yıl daha az bilgisayar başında oturacağım”, “Bu yıl düzenli spor yapacağım”. He gülüm he! Birincisine mesleğim, ikincisine keyfim müsait değil! On yıldır aynı terane, kendi yalanımdan kendim sıkıldım! 2014’ü de bilgisayar başında lapa gibi geçireceğim, belli bir şey.
Kanımca, niyet, “neşemizi bulalım” kafasında edilirse, olmaz! Ancak şartlar metazori ise, çatır çatır gerçekleşir! Benim bilgisayar başından kalkıp spora başlama niyetim, ancak, misal işsiz kalmam ve/veya kaslarımın erimeye başlaması halinde gerçekleşir, ki Allah göstermesin!
2014’e başlarken, bence Türkler arasında en popüler olan ve kesinlikle gerçekleşecek “Yılbaşı kararları”nı, sebepleriyle gözlemci gazeteci olarak listeliyorum: (Niye illa gerçekleşecek? Çünkü elimiz mecbur kardiş!)
1) “İçkiyi azaltacağım veya tamamen bırakacağım.”
(Sağlığımda problem yok, arada demlenmeyi de severim ama yüzde 15 zam geldi. Gücüm yok!)
2) “Toplu taşıma araçları çok eğlenceli, onları daha sık kullanacağım, hem biraz yürüme imkânı bulurum, hem de yeni insanlarla tanışma fırsatı.”
(ÖTV uçtu, arabaya param yetmiyor.)
3) “Cep telefonumla duygusal bir bağ kuracağım, zira hayatımın önemli bir parçası.”
(Yenisini alamıyorum, deli gibi pahalı oldu.)
4) “Yurdumuz cennet gibi, tatillerde memleketin şirin beldelerini gezeceğim.”
(Yurt dışı tatiline bütçem yok. Altı ay önce ayda 2250 dolar kazanırken şimdi 1830 dolar kazanıyorum!)
5) “Çok sakin biri olacağım, herkesi alttan alacağım, tokat atana diğer yanağımı çevireceğim.”
(Bir şey olur da iş büyüyüp mahkemeye işim düşerse yanarım! Kim kimin adamı, ne dönüyor meçhul. Mahkemelik olduğum kişi, tutup “Filanca çevreye yakın” çıkarsa, ne halt ederim? Aman abi.)
6) “Edebiyat, müzik gibi alanlara daha çok vakit ayıracağım. Belki bir müzik aleti çalmayı öğrenirim.”
(Gazete okuyunca, televizyonda haber seyredince, tepem atıyor. Sinirlerim laçka! Ya sokağa çıkıp bağırmaya başlayacağım, ya kalp krizi geçireceğim. Gündemden tamamen kopup müziğe yönelmek daha iyi.)
7) “Söz gümüşse sükût altındır, bu yıl daha az konuşacağım.”
(“Yargı bağımsızdır” desen bir taraftan “Komplo ve paralel devlet kötüdür” desen öteki taraftan, “Dini nasıl yaşadığın, bir imtiyaz veya yükselme sebebi olmamalıdır, olursa bu hallere düşülür, laiklik bu yüzden lazımdır!” desen bambaşka bir taraftansın gibi algılanıyor. Kimin ne olduğu, kime güvenebileceğimiz belli değil. En iyisi susup oturmak.)
8) “Bir yabancı dil öğreneceğim.”
(Yarın ne olacağımız meçhul, ülke karanlıkta, memleket bir noktada ekonomik veya sosyal olarak oksijensiz hale gelirse, Allah korusun yabancı bir ülkede çalışmak, yaşamak zorunda kalabiliriz. Tedbirli olmak lazım.)
Aa gitti yazıdan şeker pembesi Barbi bebek tatlılığı, gördün mü sen?
Yeni yıl kararını bırakın bir tarafa, yeni yıl duası edelim bence. Zira işimiz Allah’a kaldı gibi görünüyor...

Yazarın Tüm Yazıları