Yeni dünya düzenine Ürdün’den bakmak

Haberin Devamı

1 Mayıs’ta, Hürriyet’in 65. benimse aynı gün, ama onun yarı yaşı kadar olan doğum günümü, Ürdün’de kutladım. Ama ne kutlama!

Ürdün Turizm Bakanlığı’nın daveti ile Türkiye’nin en önemli seyahat dergisi editörleri ve yazarları, Amman’dan Petra ve Aqabe’ye; 6 gün boyunca tarihin en eski ülkelerinden birinin konuğu olduk.
Başkent Amman’dan otobüsle dünyanın 7 yeni harikasından biri olan Petra’ya doğru yola çıkmışken; önce çölde kum fırtınasına yakalandık. Sonra yolu uzatarak girdiğimiz köy yolunda, binde bir olan aşiret çatışmasına yakalandık. Güvenlik güçlerinin yerinde müdahalesi ile zararsız atlatılan çatışma; bize yollarda geçirilen fazladan 5 saate sebep olsa da o macera hissi ve tarihi bir kaleye karşı kestiğimiz sürpriz pasta, benim için herşeye değerdi.
Sana bugün her zaman olduğu gibi Ürdün’ü, Amman’dan başlayarak, detay detay, mahalle mahalle anlatmak hevesindeydim aslında maceracı ruhlu güzel okur.
Ancak seyahatin üzerinden biraz geçmiş hali ile zihnimi yeniden zorluyorum da bana Ürdün’den en çok kalan, özellikle Amman’da, yeni neslin birbirini anlayışla karşılama ve kabul etme konusunda verdiği mücadele oldu. Hele iyice kutuplaşmaya başladığımız, alkol yasağı tartışmalarının havada uçuştuğu şu günlerde...

Haberin Devamı

Yeni dünya düzenine Ürdün’den bakmak

Onlarca medeniyet, yıllarca süren savaşlar

Ürdün’ü anlamak için önce tarihine bakmak gerek. Ürdün’ün var oluşu da tıpkı bizimki gibi çok eski devirlere dayanıyor. Bölgede kurulan ilk devletler arasında Gilead, Amman, Moab ve Edom var. M.Ö. 13. yy’da bölgeye İsrailoğulları hakim oluyor. Ardından Asur ve Babil hakimiyeti geliyor. M.Ö. 332’de Büyük İskender bölgeyi ele geçiriyor. Arkasından da Tolemaios ve Selevkoslar. (Yazarken yoruldum)

M.Ö. 64-63 yılları arasında ise Romalılar. Roma’nın ikiye ayrılmasından sonra Ürdün uzun süre Bizans hakimiyetinde kalıyor. Bugünkü Ürdün toprakları Hazret-i Ömer zamanında Müslümanlar tarafından fethediliyor ve halkın çoğu İslam’ı seçiyor. Sırasıyla Emevi, Abbasi, Selçuklu, Eyyubi ve Memluk hakimiyetine giren Ürdün, Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlı Devletinin bir parçası oluyor. 1920’de; yani 1. Dünya Savaşı sırasında İngiltere yönetimi başlıyor. 1921’de Emir Şerif Abdullah, Ürdün Nehri’nin doğu tarafındaki topraklarda yarı bağımsız bir emirlik kuruyor ve nihayet İngiltere, 1946’da Londra Antlaşması gereğince, Ürdün’ün bağımsızlığını tanıyor.

Haberin Devamı

Yeni dünya düzenine Ürdün’den bakmak

Birbirini olduğu gibi kabul eden genç nesil

Bütün bu tarihi anlatma sebebim şu... Ürdün’de tıpkı bizim gibi köklü ve karma bir tarihe sahip. Ülkenin büyük bir çoğunluğunu Müslümanlar oluştursa da Hristiyanlar da çoğunlukta. Ve aslında köklerine, dinine sıkı sıkıya bağlı olan bir toplum; değişen dünya dengeleri ile birlikte birbirini olduğu gibi kabul etmeyi öğreniyor.
Başkent Amman, tıpkı İstanbul gibi 7 tepe üzerine kurulmuş nefis bir kent. Tüm Ortadoğu’ya hakim olan sarı taşlı mimari Amman’da da etkisini gösteriyor. Bu renk kimi zaman görkemli villalara, kimi zaman bahçeli evlere, kimi zaman kirli sarı metruk binalara, kimi zamanda devasa otellere ve iş merkezlerine dönüşüyor şehrin caddelerinde. Ve müthiş bir harmoni oluşturuyor.

Haberin Devamı

Yeni dünya düzenine Ürdün’den bakmak

Amman’da en çok ilgilimi çeken; yeni neslin akşam üzerinden itibaren öbek öbek toplandığı; (kimisi kapalı, kimisi açık ve makyajlı, kimisi çember sakallı, kimisi küpeli) meydanlardı. Özellikle kentin ünlü caddesi El Vekalet, yeni cazibe merkezi Rainbow ve Downtown’ın kuzeyindeki tepeye kurulu Paris Meydanı... Gitar çalanlar, Farsçadan İngilizceye, Fransızcaya, İtalyancaya şarkı söyleyenler ve birbirini olduğu gibi kabul edenler.
Çünkü, Ürdün’de üniversite eğitimine inanılmaz bir yatırım var. 70’li yıllarda Ürdün’ün gençleri okumak için Türkiye, Lübnan, Mısır ve Avrupa ülkelerine giderken, bu göç şimdi tersine dönmüş durumda. Özellikle mühendislik ve tıp alanında Ürdün üniversiteleri, dünyanın sayılı okulları arasına girmiş durumda.

Haberin Devamı

Yeni dünya düzenine Ürdün’den bakmak

Ürdün, hoşgörüyü yeniden öğreniyor

Yarın sana başkent Amman’ı ve büyüleyici kent Petra’yı ayrıntıları ile anlatacağım gezgin ruhlu okur, ama benim bugünkü yazıda söylemeye çalıştığım; Suriye’deki iç savaş 2. yılını devirmişken Ortadoğu’daki değişimi rüzgarını ülkesinde kontrol altında tutmaya çalışan Ürdün Kralı Abdullah’ın ağzından dinlemek daha doğru. ABD’de yayımlanan The Atlantic dergisinin editörü Jeffrey Goldberg’e konuşan Kral, Ürdün Kraliyet Ailesi’nin kapılarına dayanan değişimi idrak edememesinden dert yakınmış.
11 kardeşi olan Abdullah, “50 yıl sonra monarşiler kalacak mı? Halk artık aşırılıklara tahammül etmeyecek. Ailemin bazı üyeleri bunu anlamıyor. Kardeşlerime bakın. Kendilerini prens zannediyorlar. Kuzenlerim onlardan da prens. Hele damatlar... Aman Allahım!” demiş.

Haberin Devamı

Babası Kral Hüseyin’in döneminde kendisini ‘kenarda kalmış bir Forrest Gump’a benzeten Kral, “Oğullarım bile yolsuzluktan hüküm giyerlerse cezalandırılmalılar. Arap Baharı gerçeği kafama dank etti” demiş.
Sanırım Ürdünlülerin krallarını bu kadar çok sevme nedenlerinden biri de bu mantaliteden geçiyor.

YARIN: AMMAN – PETRA VE WADİ RUM ÇÖLÜ

 

Yazarın Tüm Yazıları