Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - Kelebek
Yonca Tokbaş - KelebekYazarın Tüm Yazıları

Gaaayet #mümkün

“Bisikletli Kadın İnisiyatifi” dediler, “Sarı Bisiklet” olayını anlatmak istiyoruz dediler, İstanbul’da da bisikletle yaşamak mümkün dediler, bisikletli kılavuz kadınlarımız var, endişeleri sona erdirmek için yardımcı olacaklar dediler, bisikletli hayata geçiş hikâyelerini duyunca bayılacaksınız dediler ve toplantıya davet ettiler.

Haberin Devamı

Pek tabii koşarak gittim.
Olacakları bilsem toplantıya bisikletimle giderdim gerçi, topukluyla değil!
Ha topuklularla gittim diye bisikletleri görünce binmedim sanıyorsanız, e yanılıyorsunuz.
Attım topukluları bir kenara, bir tur attım geldim. Topukluları çantama kor, icabında toplantıya da giderim hani. Yapmışlığım var.
Eski çalıştığım şirkete bisikletimle gidip masamın önüne park ettiğim gün CEO şaşkına dönmüş, sonrasında şirkette masanın önüne bisikletini park eden 4 kişi olmuştuk.
Yani bisikletle her yerde her yere gidilir arkadaş.
Hayatı boyu arabası olmayan, her yere her şekilde bisikletle giden bir dolu insan var. Ve evet o insanlardan İstanbul’da da var!
Bisiklet, yaşsız bir yaşam şekli. “Ya çocukken ya gençlikte” denilemez hem. Her yaşta bisiklete binilir.
Bunları neden mi yazıyorum? “Sarı Bisiklet” olayını biliyor musunuz diye sormak, bilmiyorsanız haberiniz olsun demek için.
ETİ, Aktif Yaşam Derneği ve Bisikletli Kadın İnisiyatifi ile birlikte şu “mazi”de kalan bisiklet sevdamızı canlandırmaya başlamış.
İki senedir inanılmaz çalışıyorlar bu konuda. Eskişehir’i Sarı Bisiklet projeleriyle fethetmişler.
5 bin çocuğa hem bisiklete binmeyi öğretmişler hem trafik kuralları hakkında bilgi vermişler.
Mobil tamir desteği sağlamışlar ve aynısını bu sene İstanbul’da da yapıyorlar.
Bütün önyargıları kırıp İstanbul’da da bisikletle yaşamanın MÜMKÜN olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
Instagram’dan @sari.bisiklet, Face’ten de Bisikletli Kadın İnisiyatifi diye bulun hele, bir takibe alın, siz de görün bakın ne çok kadın gayet rahat bisikletiyle işine gidiyor, çocuklarını okula bırakıyor, pazar alışverişini, her türlü gezmesini de bisikletiyle hallediyor.
Bazısı günde 40 km’ye yakın bisiklet sürüyor. Oradan oraya asla olmaz dediğiniz yerlerde hem de.
Kimi kadın iki, kimisi de üç tekerli bisikletiyle yapıyor bunu.
Hatta toplantıdan sonra Yalıkavak’a uçtum, pazara gittim perşembe günü ve ne çok üç tekerlekli arkası sepetli bisikletiyle alışverişe gelmiş kadın gördüm. Gülümsedim.
İstanbul’da, hayatını bisikletle yaşamak isteyenler için Bisikletli Kadın İnisiyatifi’nden kılavuz kadınlar, anneler bütün endişelerinizi giderip, kendi tecrübelerini sizinle paylaşıp size bu geçişte yardımcı olmak için hazırlar.
Bisiklet özgürlüktür yahu!
Harekettir, sağlıktır, çevreciliktir.
Çocukça mutluluğu bir ömre yaymaktır.
Kendini içerilere, duvarların arasına, trafikte fenalaşmaya hapsedenleri havaya, harekete, özgürlüğe, sağlığa kavuşturacak ne varsa içindeyim ve desteğim ben de!
Şimdi sizler Zeynep ve Seçil’in nasıl başladıklarını okuyun ki içinize hem ilham hem de “umut” düşsün hele.
Yonca
“velespitsever”

Haberin Devamı


Zeynep Araboğlu

Haberin Devamı


10’lu yaşlarımın yarım kalan bisiklet hikâyesini sürdürmeyi 20’lerimde çok istedim.
30’larımda nihayet karar verip bir bisiklet aldım.
Fazla araştırmadan, yön seçmeden, ne yapacağımı bilmeden, sade pedal çevirme isteğiyle bir bisiklet alıp, şehrin içinde gidebileceğime inandığım her yere gitmeye başladım.
Önce çekine çekine kaldırımdan, sonra yolun en tozlu pis dibinden, şimdilerde sağ şeridin ortasından, kısacası tekerlekleri döndürdükçe açıldım. Güvenim geldi.
Yolda olabileceğimin, sağ şeridin hakkım olduğunun, bir ulaşım aracı sürdüğümün, trafikle birlikte tüm kurallarına uyarak ilerlediğimin farkında oldukça araçların benimle yolu paylaştığını fark ettim.
Şimdi İstanbul’ da her yere bisikletle gidip geliyorum.

Haberin Devamı

Seçil Öznur Yakan

Çocukluk döneminden sonra, üniversite sırasında arkadaşlarımla adada bisiklet kiralamak dışında bisikleti hayatıma sokamamıştım.
Çalışmaya başladıktan birkaç sene sonra, kendime bir bisiklet aldım ve sahilde dolaşmaya başladım.
Bir süre sonra bu yetmez oldu ve bisikletle daha fazla neler yapabilirim diye düşünmeye başladım.
İşe araçla gittiğimde hem para harcıyordum hem de trafik durumu belli olmadığından gidiş süremi belirleyemiyordum. Bisikletle param cebimde kalıyordu ve yolda harcanan vakit sabitti.
Eşyalarımı ben değil, bisikletim taşıyordu. Spor yapmak ve zamanla trafikte daha da hızlanmak artısıydı.
Şimdi evden işe 4 km olan yolu daha çok bisiklet sürmek için uzatarak (en az 8 km) işime gidiyorum.
Markete, pazara da bisikletimle gidiyorum, her şeyi çantalarıma atıyorum.

Yazarın Tüm Yazıları