Halkından çok polisi olan sanat

“OKUMADIĞI bir kitabın halka zararlı olacağını söyleyenden daha aşağılık bir insan olur mu? Olur: Okuduğu bir kitabın halka zararlı olacağını söyleyen...”

Haberin Devamı

Bu sözlerin yazarı Sabahattin Eyüboğlu, 13 Ocak 1973’de, 64 yaşında veda etti hayata...
Sanat aleminin, "halkından çok polisi olan bir şehre" dönüştüğünü de vurguladı.
Bu sözlerle kulağım çınlıyor, günlerdir.
Sanatı “zararlı” bulanların, "oyun"u yine katliama ayarladığı bu demlerde...
* * *
Aklımdan periyodik askeri darbe dönemlerimizde yasaklanan, yakılan cümle “zararlı (muzır) neşriyat” da geçiyor, elbette.
O kitapların, sahibini sorgusuz (daha doğrusu işkencede sorgulu) zindana sürüklediği de geliyor aklıma.
Gözü gibi baktığı kitapları eliyle toprağa gömenler de geliyor.
Daha beteri, yaralanan atını vurur gibi, kitaplarını kendi eliyle banyo sobalarında yakan “olağan şüpheliler” de, aklımda.
* * *
Burun bükmeye kalkmayın, "Yahu nasıl yakılır?" demeyin sakın.
Yasak kitap bahanesiyle, döve döve öldürülen İlhan Erdost’u hatırlatırım.
Mahçubiyet duyarız hep beraber, hüznün yanısıra...
* * *
Beni sorarsanız, iyi bir yere saklamıştım.
Vardı öyle bir yer de, ondan. Çıkardım, sonra...
Ama zulamı soracak olursanız, tek kelime alamazsınız.
Gün gelir, yine lazım olur.
Bir kaç tane karikatür albümü, kitaplığımda duruyor çünkü hâlâ...
* * *
Ama tedbirim, öngörüm yetmedi tabi. (Darbeyle ilgili öngörüler hep eksik kalır)
12 Eylül’de henüz 6 aylık asistanken, gözaltına alındım.
Bölümümüzden Emre (Kongar) hocamızın, “Toplumsal Değişme ve Türkiye Gerçeği” (¹) kitabı nedeniyle...
Beytepe’de çevirmede “kitabı yakalayan” teğmene, “Ama o verdiğim dersin kitabı. Ve her yerde satılıyor” demiştim.
Lakin bir anda, özrümün kabahatimden büyük olduğunu anladım.
Hem toplum, hem değişme, hem Türkiye gerçeği, üstüne bir de bunu ders olarak okutuyorsun...
Kitabın kaynakçısında, “6. Lenin” de var üstelik. (²)
* * *
Sabahattin Eyüboğlu’nun akrabası sevgili hocamız Ercan Eyüboğlu da (3) bizim bölümdeydi...
Ama ara ki bulasın.
Aranıyordu... Çünkü TÜMÖD (Tüm Öğretim Üyeleri Derneği) Genel Sekreteri olduğu için askeri savcılık “idam” istemiyle dava açmıştı!
Fransa’ya kaçmak, sürgünde yaşamak zorunda kaldı.
* * *
Sabahattin Eyüboğlu’nun sözünden hareketle; okumadığı kitabın zararlı olduğuna hükmedenler deyince...
Aklıma tabi ki, önce cuntalar gelir. Sevmezler kitabı, “evrak-ı muzırra”dan görürler.
Kenan Evren’in belalısı Aziz Nesin, o nedenle “Bunlar okumaz...” demişti, onlara...
Nesin’le konuşan gazeteci de “düzeltmek” için, şevkle girmişti araya:
“Olur mu efendim, Sayın Evren Platon’un Devlet’ini okuyordu geçenlerde. Fotoğraflı haberini bile yaptık...”
“Eh” demişti Nesin, “Platon’un Devlet’i 70’inde okunursa böyle olur”...
* * *
Sabahattin Eyüboğlu, edebiyatta, sanatta özgürlüğün, dil kuyumculuğunun, inatçı Laz’ıydı. Trabzon taraflarından...
Onun Can Yücel için yaptığı yakıştırmayı, haddim olmadan ona da paylaştırmak istiyorum şu an:
“Bir vuruşta köyü horona kaldıran kemençe”ydi...
* * *
Gördü, dolaştı, yaşadı ve dedi ki; “Anadolu halkının tarihi, ırkçılığa da, softalığa da elverişli değildir”.
Bilemem, her türlü tartışmaya açıktır bu düşüncesi.
Olsun. Zaten Eyüboğlu da, düşüncenin asla ve kat’a suç olamayacağını savunur:
“Suç olursa eğer... En büyük düşünce suçu, düşüncenin suç olabileceğini düşünmektir”.
* * *
Onun, bütün bunları 35-40 yıl önce söylediğini, "komünist tevkifatları"nı bizzat yaşadığını düşünüyorum da...
Suçtur, bugün düşünmemek...

Haberin Devamı

Halkından çok polisi olan sanat

Haberin Devamı

(¹) Aynı kitapta, Bismark’ın “Süngüyle her şeyi yapabilirsiniz, ama üstüne oturamazsınız” sözü de vardı. Prof. Dr. Emre Kongar, aynı cümleyi TRT’deki bir programda yineleyince... Beytepe’ye giderken bir astsubay çevirmişti hocamızı: “O sözlerin hesabını soracağız senden”... Çünkü, oturmuşlardı.

(²) Vladimir İlyiç -Ulyanov- Lenin’in kitaplarının yanağında V.I. Lenin yazardı, kısaca. Dönemin polisleri, yasak kitapları tutanağa kaydederken V.I.’yı görünce, Romen rakamı sanmışlar.
Ve yazmışlar, “6. Lenin”...

(3) Hukuk Profesörü Ercan Eyüboğlu “bir darbe ürünü” olarak YÖK kurulduğunda (ürün yerleştirme), Erzurumlu Emrah’ın ünlü türküsünü, “Yök Yök” nakaratıyla, enfes bir taşlamaya dönüştürmüştü. Mizahın gücü, o tepkinin fısıltı gazetesi ve o günlerde adı konmamış “fanzin”le, anında her yere, herkese yayılmasıyla sonuçlandı:

Haberin Devamı

“Sabahtan uğradım üniversiteye /Dedim özerk misin, dedi ki yök yök
Rektörler TV’de seyrane çıkmış /Dedim bayram mıdır, dedi ki yök yök
* * *
Dedim öğrenci ne, dedi ki hiçtir /Dedim asistan ne, dedi ki açtır
Dedim düşüncen ne, dedi ki suçtur /Dedim söyler misin,söyledi yök yök
* * *
Dedim Bölüm başı, dedi ki vah vah /Dedim dekan kimdir, eyledi kah kah
Dedim peki Rektör, dedi Allah /Dedim kim yarattı, dedi ki yök yök
* * *
Dedim üniversite ne, dedi çiftliktir /Dedim düzelmez mi, dedi saflıktır
Dedim ödüllenen, dedi kofluktur /Dedim bilimsellik, dedi ki yök yök...”

Yazarın Tüm Yazıları