Suriye’nin BM Temsilcisi: Yeni sayfa açalım

“NEDEN tarihin karanlık sayfalarını artık kapatmayalım? Umarım en yakın zamanda ilişkilerimizde yeni, temiz bir sayfa açarız. Türkiye’ye ihtiyacımız var.”

Haberin Devamı

Bu sözler, inanması zor ama, Suriye’nin Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi’nden. Beşar el Caferi’den geliyor.
Caferi’yi New York’taki makamında, Suriye’nin BM Temsilciliği’nde ziyaret ediyorum. İki saat süren sohbetimizde bölgedeki gelişmeleri konuşuyoruz. İster istemez Türkiye-Suriye ilişkileri sohbetimizin ağırlık merkezi. Bölgedeki gidişat belli ki Esad’ı politikasını gözden geçirmeye itmiş. Türkiye’ye verdikleri mesajlar buna delalet.
*
CAFERİ, Suriye’nin bugüne kadar hep dile getirdiği iddiayla başlıyor sözlerine. Yani Türkiye’nin cihatçıları desteklediği. Ve IŞİD’in bugünlere gelmesinde büyük payı olduğu savıyla.
Ancak bu sefer bu iddiayı çok daha geniş bir çerçeveye oturtuyor: “Batı, Ortadoğu ülkelerini bölmek istiyor. Ve Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan gibi bölge ülkeleri de terörü destekleyerek buna alet oluyor.” Öz eleştirinin esamesi ise okunmuyor.
Peki o zaman Türkiye neden, Avrupa cihatçılarla ilgili yeterince istihbarat vermiyor diye yakınıyor? Ya da el Nusra’yı terör örgütü listesine alıyor? Bunu Batı’dan gelen baskıya bağlıyor.
*
CAFERİ, Türkiye ve Suriye için aynı kaderi çiziyor: “Batı’nın bölgedeki çıkarları için kullanılıyoruz. İkimiz de kurbanız. Ve bu oyunu ancak birlikte bozabiliriz.” Ve ekliyor: “Bulunmaz bir fırsatı kaçırıyoruz.”
Nedir bu fırsat? “Ekonomik potansiyel ve bölgede birlikte oynayabileceğimiz rol. Ortak çıkarlarımız için birlikte çalışmalıyız.”
Ve iki ülkenin ortak dini kimliğine vurgu yapıyor: “Müslümanların Batı’da terörist ve kötü adamlar olarak gösterilmesi Erdoğan’ı da, bizi de üzer. Biz de onun gibi Müslümanız. Kafir değiliz. Buna karşı birlikte savaşmalıyız. Yoksa bunu bizden sonraki nesillere nasıl anlatacağız?”
Peki bunun için artık çok geç değil mi? Hiçbir zaman geç olmadığını söylüyor. Ama bunun Başbakan Erdoğan’ın liderliğinde olamayacağına inanıyor: “Türkiye bizim için ortaktan çok öteydi. Ama Erdoğan bizi hayal kırıklığına uğrattı. İdeolojik davrandı. Oysaki siyasiler pragmatist davranmalı.”
Ama şunu eklemeden de geçmiyor: “Erdoğan tutumunu değiştirirse, elbette işbirliği yapabiliriz. Her ne kadar bunu ondan beklemesem de.”
*
PEKİ o zaman istediği işbirliği nasıl olacak? “Yeni yüzler ve yeni politika” diye cevaplıyor. Belli ki Erdoğan’ın yerini alacak başbakan, bu anlamda bir fırsat olarak görülüyor. Bu noktada Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün yaklaşımının farklılığından bahsediyor.
Peki ilişkilerin bozulmasından sadece Türkiye’yi mi sorumlu tutuyor? Caferi’ye göre ilişkilerin siyasi boyutu, haddinden hızlı gelişti. Ekonomi, sosyal-kültürel ilişkiler ve kurumlar, siyaseti yakalayamadı. Fransa ve Almanya’nın bu noktaya gelmesinin on yıllar aldığını hatırlatıyor. Ve ekliyor: “Güvenin inşa edilmesi için gereken geçiş dönemini yaşayamadık.”
*
PEKİ ona göre Esad’ın hiç mi suçu yok? Ayaklanmalar başladığında Esad’ın Erdoğan’a reform sözü verdiğini hatırlatıyorum. Ve sözünü tutmadığını. “Erdoğan, Esad’a ne yapıp ne yapmaması gerektiğini dikte etmeye çalıştı. Suriye’nin egemenliğine saygı göstermedi” diyor.
Peki reformlara ne oldu? Hiç mi öz eleştiri yapmıyorlar? “Melek olduğumuzu iddia etmiyoruz. Bu noktaya gelmemizde bölgesel ve uluslararası güçlerin rolü olmasaydı, ‘keşke daha fazla reform yapsaydık’ diyebilirdim.” Derken biraz olsun kendilerine düşen payı teslim ediyor.
*
SON olarak: Çıkış yolu nedir? Cevabı şaşırtıcı: “Bunu biz tek başımıza çözemeyiz. Türkiye’nin yardımına ihtiyacımız var. Barışın gelmesi için Türkiye’nin aracılığı ve işbirliği gerekli.” Beni kapıdan uğurlarken söyledikleri ise bu mesajını tamamlıyor: “İstanbul’u çok severim. İnşallah yakında gelirim. Herşeyin mümkün mertebe en yakın zamanda düzelmesini umut ediyorum.”

Haberin Devamı

NOT: Caferi’nin Suriye ve Irak’taki gelişmelerle ilgili yorumları, bir sonraki yazımda.

Yazarın Tüm Yazıları