Rusya ziyareti öncesinde Suriye çıkmazı ne durumda?

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleşmesi sürecine girilmesiyle birlikte Erdoğan-Putin görüşmeleri de yeni bir zirve klasiğine dönüştü.

Haberin Devamı

İki lider altı ay içinde dördüncü kez bir araya gelecekler. Bu görüşmede Suriye ve Irak'ta IŞİD'e karşı sürdürülen mücadelenin gündeme ne ölçüde yansıyacağı büyük merak konusu.


Türkiye, Rusya ve ABD Genel Kurmay Başkanları'nın Antalya'da yaptıkları üçlü buluşmada son zamanlarda Suriye'de özellikle Membiç etrafında beliren karışık durumun ele alındığı anlaşılıyor.


Fırat Kalkanı harekatının El Bab safhasını kapatmasından sonra Türkiye'nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu yoğunluklu Suriye muhalefet güçleri bu defa doğuya dönerek Membiç'e yönelmişlerdi. Türkiye de yeni hedefin Membiç ve Rakka olduğunu açıklamıştı. Son gelişmeler Türkiye'nin bu hedeflerine ulaşmasının kolay olmadığını gösteriyor.


Rakka'ya ulaşmak için Membiç'ten geçilmesi gerekiyor. Türkiye'nin desteklediği güçlerin Membiç'ten geçmesi için bölgeyi kontrol eden PYD yoğunluklu Suriye Demokratik Güçleri ile karşılaşması, hatta çatışması gerekiyor. Böyle bir karşılaşma ne Rusya'nın ne ABD'nin işine geliyor.


ABD yakında Rakka'ya yönelik olarak başlatmayı planladığı harekatta PYD ile birlikte hareket etmeye devam edeceğini, IŞİD'e karşı mücadelede onlarla sürdürdüğü ittifakı bozmayacağını yeterince açık şekilde dile getiriyor. Rusya da ABD'nin bu tutumunu bildiği için ABD'yi rahatsız edebilecek bir gelişmeye fırsat vermek istemiyor.


Bu nedenle Rusya, PYD'nin Batı'dan ilerleyen Suriye muhalif güçleriyle karşılaşmaması ve çatışarak zayıflamaması için tedbir alıyor. PYD'nin Membiç'in batısından çekildiğinin ve çekildiği yerleri de Suriye rejim güçlerinin kontrol altına aldığının Rusya tarafından açıklanması bunu gösteriyor. Rusya bir yandan ABD'yi rahatlatırken bir yandan da Türkiye'nin istediği şekilde PYD'nin Membiç'in batısından çekilmesini sağlamış oluyor.


Türkiye destekli Suriye muhalefeti bu koşullar altında Membiç'e ilerlemekte ısrarlı olursa bu defa Suriye rejim güçleri ve onu destekleyen Rusya ile karşı karşıya gelecek. Bunun olmaması için  esasen Türkiye ile Rusya El Bab harekatı sırasında mutabakata varmışlardı. Dolayısıyla, ABD de bu sayede PYD'nin korumasını Suriye rejim güçleri ve Rusya üzerinden sağlamış oluyor.


Görünen o ki, sahada Rusya ile Suriye rejim güçleri bir yanda, ABD ile PYD diğer yanda olmak üzere IŞİD'e karşı sürdürülen ortak mücadele amacıyla oluşan bir ortaklık söz konusu. Peki Türkiye bu mücadelenin neresinde?


Türkiye Rakka'ya yönelik harekata katılmak ve IŞİD'le mücadeleye destek vermek istiyor. Ancak bu harekata PYD'nin katılmasını istemiyor. ABD ise Rakka harekatını ağırlıklı olarak PYD unsurları üzerine kurguluyor. Türkiye'nin harekata ancak bu koşullarda destek vermesini kabul ediyor.


Türkiye Membiç'ten PYD unsurlarının temizlenmesini, bu unsurların Fırat'ın doğusuna çekilmelerini istiyor. Yerlerine de Fırat Kalkanı harekatında birlikte hareket ettiği Suriye muhalefet unsurlarının yerleşmesini istiyor. Ancak PYD'nin Membiç'ten çekilmesi yeterince hızlı gerçekleşmiyor. Üstelik boşalan yerlere de Rusya'nın desteklediği Suriye rejim güçleri yerleşiyor.


Antalya'da yapılan Genel Kurmay Başkanları toplantısında Türkiye'nin bu iki konudaki sıkıntılarının giderilemediği uluslararası basına sızan bilgiler arasında yer alıyor.


Türkiye aslında Suriye probleminde başta yaptığı yanlışları unutturan ve son zamanlarda gerek diplomatik gerek askeri bakımdan yaptığı hamlelerle sorunun çözümüne önemli katkı sağlayan bir aktör olabilme şansına kavuştu.


Fırat Kalkanı harekatı sayesinde Türkiye'nin Suriye ile olan sınırının güvenlik tehdidi oluşturan IŞİD unsurlarından  temizlenmesi sağlandı. Oluşturulan güvenlikli bölgeye Suriye'li mültecilerin yerleştirilmeleri süreci başladı. Aynı güvenlikli bölge El Bab'a kadar genişletilerek, Türkiye için bir başka güvenlik tehdidi olarak algılanan Membiç ve Afrin bölgelerinin birleşmesinin önü alındı.


Öte yandan, Astana'da yapılan ve Suriye rejimi ile Suriye muhalefeti arasında Rusya ile birlikte Türkiye'nin verdikleri  garantörlük sayesinde sağlanan ateşkes de Cenevre'de yapılan müzakerelerin kolaylaştırılması bakımından önemli bir diplomatik kazanım sağladı.


Bütün bu gelişmeler Türkiye'nin bölgede yeniden yapıcı bir aktör olarak algılanabilme olasılığını güçlendiriyor. Üstelik, Türkiye'nin  bölgede Rusya ve ABD ile birlikte hareket eden başat bir güç konumunu kazanmakta olduğu dahi görülebiliyor.


Bu konumun olumsuz etkilenmemesi bundan sonra atılacak adımlarda Rusya ve ABD arasında kurulduğu anlaşılan dengelerin zorlanmamasıyla mümkün olacaktır. Aksine bir davranış sadece oluşan dengelerin bozulmasına yol açmakla kalmayacak, Türkiye'yi ya Rusya, ya ABD, ya da her ikisiyle birden karşı karşıya getirebilecektir.


 

Yazarın Tüm Yazıları