Paylaş
Geçen hafta dünyanın en güçlü koltuklarından birine ikinci kez oturan ABD Başkanı Donald J. Trump şöyle diyor: “İlk dönemde herkes benimle kavga ediyordu. Bu dönemdeyse herkes arkadaşım olmak istiyor.”
Yemin töreninde başkanın en yakınına dizilen isimler arasında teknoloji dünyasının önde gelenleri vardı. Trump’ın ailesinin hemen yanına konuşlanan isimler tüm dünyanın dikkatini çekti. En ön safta
Elon Musk, Jeff Bezos ve Mark Zuckerberg eşleriyle birlikte dururken Apple
CEO’su Tim Cook, Google CEO’su Sundar Pichai ve Open AI CEO’su Sam Altman
iki adım uzaklıktaydı.
Dünyanın en gelişmiş teknoloji şirketlerinin başındaki isimlerin ABD Başkanı’nın yanı başında boy göstermesi teknoloji ve yapay zekâ yarışına girmeye hazırlanan ülkelere karşı önemli bir güç gösterisiydi. Yeni hükümetin son teknolojilerden tümüyle faydalanacağına ve endüstriyi tüm gücüyle destekleyeceğine işaret eden bir duruştu bu. Öte yandan önceki hafta Joe Biden, Beyaz Saray’dan son kez ekranlara çıktığında Amerika’da tehlikeli bir oligarşinin yükselmeye başladığı konusunda halkına uyarılarda bulundu. Oligarşi kavramını siyasi gündeme taşıyan ilk isimse bir ay önce YouTube’da ‘Oligarşi dünyasına hoş geldiniz’ başlıklı videosu 3 milyon kişi tarafından izlenen Senatör Bernie Sanders olmuştu.
Anayasada boşluk mu var?
Oligarşi çok fazla para ve güç sahibi kişilerin dolayısıyla işinsanlarının, baronların ve patronların ülke yönetiminde söz sahibi olması anlamına geliyor. Oligarşik yönetimde baronlar neredeyse bakanlar kadar siyasi yönelimleri etkiliyor, başkanlara danışmanlık veriyor ve kendi endüstrilerinin kralları olarak ülkenin ekonomisinde ve istihdamında belirleyici rol oynuyorlar. Donald Trump’ın kendisi bir işinsanı olması dolayısıyla iş dünyasını yakınına konumlandırması olağan. Öte yandan çeşitli kaynaklara göre ABD’nin anayasasının federal etik kuralları başkanın iş sahipleri ve patronlarla bu denli yakın olmasına hazırlıklı değil. Koşulları avantaja çevirebilecek boşluklar olabileceği değerlendiriliyor.
Başkanın açılış törenine katılmak için bağış yapmak ABD Parlamentosu’nun geleneklerinden biri. Yeni başkana bağlılığı ve yakın olma arzusunu ifade eden bağışlar ortalama 1 milyon dolar civarında yapılıyor. Yukarıda isimleri yer alan ‘big tech’ (büyük teknoloji) CEO’ları 1’er milyon dolar bağışla açılış törenine katılanlar arasında. Başkan Trump’ın yeniden seçildiği hafta bu CEO’ların coşkulu kutlama mesajlarını konu alan bir köşe yazısı paylaşmıştım. Elon Musk’ın coşkuyla sıçradığı miting karelerine hepimiz aşinayız, o yüzden bu isimleri başkanın yanında görmek büyük bir sürpriz olmadı. Ancak hepsinin gökyüzünde sıralanan gezegenler gibi dizilerek başkanın yanı başında hazır bulunmaları dünyaya farklı bir mesaj veriyordu. Joe Biden ve Bernie Sanders aksini düşünse de The Economist’e göre ABD’nin ekonomik yapısı oligarşi düzenini sağlamak için örneğin bir Rusya kadar elverişli değil. Ayrıca teknoloji şirketleri dünyanın en güçlüleri arasında olsa da ülke ekonomisinin ortalama yüzde 10’unu oluşturuyor.
İmkânları sınırsız
Öte yandan güç sadece para anlamına gelmiyor. Günümüzde bilgi, giderek en etkili güç haline geliyor ve bilgiyi taşıyan iletişim o gücü kullanma imkânı veriyor. Facebook ve Instagram’ın sahibi Meta,
her şeyi aradığımız Google, Twitter’ın yerine geçen platform X ve dahası... Böylece ABD hükümetine hiç olmadığı kadar yakınlaşmış oluyorlar. Buradaki bilgi ve iletişim gücünün piyasalardaki finans gücünden daha kullanışlı, bir noktada paha biçilmez olabileceğini düşünmek mümkün. ABC News’e konuşan Delaware Üniversitesi’nden Prof. Daniel Kinderman, paranın ötesine geçip toplum üzerindeki işlevinden güç alan bu sisteme ‘Oligarşi 2.0’ adını veriyor. “Yeni düzende CEO’lar için kesinlikle bir rol var” diyen Kinderman “Fakat istemeyeceğiniz şey, kendi endüstrilerinin menfaatine kendi kurallarını yazmalarıdır” sözleriyle konuyu özetliyor.
Seçilmesi için 250 milyon dolar harcadığı Başkan Trump’ın en yakın danışmanı haline gelen
Elon Musk, Amerikan medyasına göre bu açıdan tereddüt yaratan isimlerden biri. Çünkü Musk sayesinde ilk defa bir işinsanı devletin kuracağı Hükümet Verimlilik Departmanı’nın başına geçecek. Jeff Bezos ise sahibi olduğu The Washington Post gazetesini, Kamala Harris’i destekleyeceği bilindiği halde tarafsız sahaya çekerek Trump’a yakınlığını üstü kapalı biçimde göstermişti.
Meta CEO’su Mark Zuckerberg ise geçmişte Trump yönetimiyle kavgalıydı, Trump “Herhangi bir yanlışını yakalarsak ömrünün sonuna kadar hapiste kalır” açıklamasını yapmıştı. Zuckerberg, Asyalı eşi dolayısıyla Trump’ın mültecilere ve azınlıklara karşı tutumlarını ‘kişisel aldığını’ belirtmişti. Tekrar seçildiğindeyse başkanı ilk tebrik edenlerden biri oldu. Çoğu rakip olan büyük teknoloji şirketlerinin Trump’ın yamacında ittifak halinde görünmeleri ilham verici olsa da böylesi bir zeminde geleceği öngörmek kolay değil. Neredeyse tüm uzmanların birleştiği ortak görüş ise Musk dahil hiçbirinin Donald Trump’ın yanında bir garantisinin olmadığı...
Ünlü isimlerin ilginç iddiası
Çarşamba gecesi top model Cara Delevingne Instagram profilinin kendi kendine yeni Başkan Yardımcısı JD Vance’ın hesabını takibe geçtiğini hikâyelerinde duyurdu. Ardından Demi Lovato’nun da aralarında olduğu bir dizi ünlü isim bu iddiayı yineledi. Meta sözcüsü Andy Stone ise @POTUS (President of the United States-ABD Başkanı) hesabında olduğu gibi başkan yardımcısı ve first lady hesaplarının Beyaz Saray tarafından yönetildiğini belirterek “Başkan değişince ilgili hesaplar da otomatik değişiyor” dedi.
Paylaş