Amerika’da faşizm

AMERİKA gibi liberal bir toplumda nasıl oluyor da Donald Trump gibi biri bu kadar destek görebiliyor?

Haberin Devamı

Birçok yorumcu Trump’ın seçilemeyeceğini, azami yüzde 35 destek bulabileceğini söylüyor.

 

Ben de inanıyorum, Amerikan toplumu Trump gibi bir kaçığı seçmeyecektir.


Kuvvetler ayrılığı, bireysel özgürlükler, sınırlı devlet, anayasanın üstünlüğü gibi liberal değerlerin beşiği sayılan Amerika’da Trump vakası!


Üzerinde durmak gerekir.

 


TRUMP VE HİTLER

 


Trump’ı bu kadar öne çıkaran husus, onun “Müslümanları ülkeye sokmamak” gibi otoriter ve ayırımcı sözleridir.

 

Sadece Müslümanlara değil, “Latinler”e, Hispaniklere aynı şekilde karşı... “Meksika sınırına duvar örelim, parasını da Meksika hükümetinden alalım” diyor!

Haberin Devamı


Meksika Cumhurbaşkanı Neito haklı olarak Trump’ı Hitler’e benzetti.


Gerçekten Hitler’in “içimizdeki düşman” taktiğini Trump başarıyla uyguluyor.

 

Amerika’daki terör korkusunu “Müslümanlar”a, işsizlik sorununu da “Latinler” dediği Amerika’daki Hispanik nüfusun varlığına bağlıyor!


Ergun Özbudun’un dilimize çevirdiği Juan Linz’in “Totaliter ve Otoriter Rejimler” adlı kitabında hem faşizmdeki hem komünizmdeki bu faktör çok iyi anlatılır:

 

Ülkemizi, hayatımızı, geleceğimizi, işimizi, aşımızı, hatta özgürlüğümüzü tehdit eden “marazi iç düşman korkusu!” (s. 56)


Trump’ı da öne çıkaran bu yöndeki konuşmaları...

 


TRUMP VE PUTİN

 


Trump’ın kendi bilinçaltındaki faşizan dürtüler, Amerikan halkının önemli bir bölümündeki bu tür paranoyak güdülerle örtüştüğü için epeyce taraftar buluyor.


Trump aynı zamanda bir “Hitler okuru” imiş! Eski eşi Ivana Trump, avukatı Michael Kennedy’ye anlatmıştı: Donald Trump Hitler’in “Seçme Konuşmalar”ını okurmuş, başucundan eksik etmezmiş.

Ölçüsüz bir iç düşman algısı yaratarak kitlelerdeki korku, güç arayışı, intikam gibi içgüdüleri ateşleyerek propaganda yapmayı iyi öğrenmiş doğrusu...

Haberin Devamı


Rol yapmıyor, kişiliği de öyle olduğu için benzer duygulara sahip kitleleri etkileyebiliyor.


Putin’le benzerlikleri ilgi çekici. Çok farklı iki kültür, birbirine hiç benzemeyen iki ayrı siyasi yapı fakat Rusya’da Putin, Amerika’da Trump...


Putin’in ideoloğu ünlü Aleksandr Dugin, Trump’ı övüyor. “Avrasyacılık” adıyla yeni Rus imparatorluğunun teorisini yapan Dugin, Trump’ı Amerikan liberal elitlerine karşı “sıradan Amerikalıların gerçek simgesi” diye alkışlıyor.


Putinizmin Fransa’da Mary Le Pen’e desteği de biliniyor.


Demokratik değerlere karşı bir tür otoriter güdüler ittifakı!

 


ÖZGÜRLÜKLERİN GARANTİSİ

 


Soru şudur: Demokrasinin kökleştiği Batı toplumlarında ve liberalizmin beşiği Amerika’da niye böyle otoriter, hatta totaliter eğilimler ortaya çıkıyor?

Haberin Devamı


Amerika’da 1950’lerdeki “komünistler her yeri sarmış” paranoyasının yarattığı MacCarthizm cinnetini de unutmamak lazım.


Neo-Conları da unutmamak lazım.


Bunları sınıf kavgasıyla veya komplo teorileriyle izah edemeyiz.


Toplumlarda iç düşman korkusu, kriz endişesi veya Rusya’da ve Amerikalıların bir bölümünde görülen “kaybettiğimiz imparatorluk” travması gibi duygular kabardığında yabancı düşmanı ve otoriter eğilimler yükseliyor.

 

Demokratik kurumların zayıf olduğu Rusya ve hatta Macaristan gibi ülkelerde diktatörlüğe dönüşüyor.


Amerika’da Demokrat Parti’nin adayı Hilary Clinton, “Trump’un yönettiği bir Amerika’da yaşamak istemezdim” diye tweet attı.

 

Haberin Devamı

Bu tavır Amerikan toplumunda daha güçlüdür. Amerikan kamu kurumları ve toplumu MacCarth belasını def etmişti, Trump’a boyun eğmeyeceklerini de düşünüyorum.


Demek ki, özgürlüklerimizin garantisi demokratik değerlerin toplumsal bilinçte ve devletin kurumsal yapısında güçlü olmasıdır.

Yazarın Tüm Yazıları