İzmir deniz kentidir

1 Temmuz Kabotaj Bayramı’dır. İzmirlilere denizle iç içe olmaları gereğini hatırlatan bir kutlama günüdür bu. Hakikaten kent içi ulaşımda neden daha fazla denizden yararlanmadığımızı hep konuşur dururuz.

Haberin Devamı

 

Büyükşehir Belediyesi bu konuda çok çaba sarfediyor. Özellikle arabalı feribotlar vasıtasıyla 15 dakikaya inen seferler, Bostanlı ve Üçkuyular iskeleleri arasında çok rahatlatıcı fonksiyon icra ediyor. Bu hatta bir köprü yapılıp yapılmaması son 6-7 senedir çok tartışılmıştı. Tabii ki trafiği rahatlatan, sıkışıklığı azaltan her çözüm desteklenmeli. Ama artık dünyamıza her yatırım tercihinin, çevresel etkilerini göz önünde bulundurularak alınması birinci öncelik haline geldi. Kendi adımıza Gediz Deltası’ndaki kuşları, hele flamingoları görünce buralarda oluşabilecek en küçük bir zararın bile göze alınamayacağını düşüncesindeyiz. Bu sebeple köprü fikrine “heyecanlanmayanlar” safındayız.
İzmir körfezinin yüzülebilir hale gelmesi özellikle 1970’lerden beri bu kentte yaşayanların en büyük hayalidir. Tamam arıtma tesislerimiz yapılmıştır ama bir türlü istenen seviyelere gelemiyoruz.
Şimdilerde atık sularla yağmur sularını ayrıştırma, birincisinin arıtmaya ikincisinin körfeze verilmesi çalışmaları Büyükşehir Belediyesi tarafından hızla sürdürülüyor. Beklenti, bu yatırım tamamlandığında iç körfezin kendi kendini doğal sirkülasyonu ile temizlemesi. Yanısıra, körfeze akan nehirlerin ilk kaynak bölgelerinden itibaren denetleniyor olması önem taşıyor. Geçen hafta Tunç Soyer ve ekibi Kütahya, Uşak, Manisa il sınırları içinde Gediz’e deşarj edilen her türlü atık için neler yapılacağına dair bir dizi temas gerçekleştirdi.
Neticede, giderek anlıyoruz ki gezegenimiz küçük ve sınırlı. Bu ölçüde hoyrat davranılmasına artık tahammülü yok. Tüm dünya “Yeşil Mutabakat” diye çığlıklar atmaya başladı. Artık tabiata zarar vermek, giderek bir “insanlık suçu” haline dönüştürülmeli. İzmirliler bu konuda örnek olmak zorunda. Ama maalesef çok duyarlı olduğumuz söylenemez.
Şimdi yaz akşamları başladı. Bunun anlamı kordon kıyı boyunca “çekirdek kabuklarının” da mevsiminin başlıyor olması demektir. Pazartesi sabahları, belki de İzmir’in en güzel yeri “Narlıdere Sahil Evleri”nde bir yürüyüşe çıktığınızda etrafa saçılarak bırakılmış çöpleri görünce insan profilimiz konusunda iyimser duygularımız yerle bir oluyor.
Başa dönersek; İzmir için körfez hayati öneme sahip. Kalbimizden geçen, tertemiz plajları, yelkenli tekneleri ve en aşağı dört-beş marinası ile “Akdeniz incisi” unvanına geri dönme yolunda hayli mesafe almış bir İzmir. İzdeniz şirketi eski Levent Marina’yı kiraladıktan sonra yapmış olduğu düzenlemelerle harika bir “deniz kıyısı vahası” oluşturmuşlar. İçinde sosyal tesislerin, yüzme havuzunun ve “Nefes” adıyla çok özenli bir restoranın olduğu tesis bu sayede kentin “kıyı kalite envanterine” kazandırılmış.
Bu arada Başkan Soyer Midilli adası ile periyodik seferlerin başlayacağından söz etti. Ege adaları ahalisi ile yakınlaşmak insan olarak çok kişiyi mutlu eder ve sanki yakın tarihimize bu vesile ile iade olunuyor hissi uyandırır. Neyse, İzmir önce bir “Deniz kenti”dir. Bunun idrakinde olmalı ve gereği için her imkan zorlanmalı ve her seviyede çaba göstermeliyiz.

Haberin Devamı

ENFLASYON SORUNU

Haberin Devamı

HAZİRAN ayı enflasyon oranları açıklandı. Tüketici fiyatları TÜİK verilerine göre yüzde 1,94, üretici fiyatları ise yüzde 4,08 oranında arttı. Böylece TÜFE yıllık yüzde 17,53, ÜFE ise yüzde 42,89’a ulaştı.
Üretici enflasyonu, adından da anlaşılacağı üzere henüz nihai tüketiciye yansımayan ama onun ayak sesleri olarak nitelendireceğimiz fiyat artışlarıdır.
Öte yandan ABD’de dolar enflasyonu oldukça yüksek seviyelerde seyretmeye başladı. ABD nisan ayı ÜFE’si yüzde 6,2’ye, mayıs tüketici enflasyonu yüzde 5’lere geldi. Bizim ülkede döviz kuru ile enflasyon ilişkisi çok açıktır. Bir yandan, bırakın bizim iç ekonomik dengelerimizi, bizatihi ABD’de dolar, enflasyon karşısında değer kaybetmeye başlar, bir de buna Türkiye’nin enflasyon baskısı eklenirse, çift etki hayat pahalılığını tahminlerin de ötesine taşıyabilir.
Hani, kuraklık nedeniyle zaten arz sıkıntısı çeken ekonomimiz, dünya hammadde fiyatlarının artışı, zorlanan turizm gelirleri gibi daha pek çok faktörün etkisiyle çok cepheli olarak enflasyona karşı eli zayıf görünüyor.

Yazarın Tüm Yazıları