Genelkurmay çatı davası kararının ardından

15 Temmuz darbe girişiminin üçüncü yıldönümü yaklaşırken, bu kalkışmayla ilgili en kritik kovuşturmalardan biri olan Genelkurmay çatı davasındaki kararın geçen 20 Haziran’da açıklanmasıyla birlikte darbe davalarındaki en önemli dönemeçlerden biri geride bırakıldı.

Haberin Devamı

Bu dava, 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin Genelkurmay Karargâhı cephesini konu alıyordu. Karargâhın darbeciler tarafından basılması, başta Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak olmak üzere bir grup komutanın Akıncı Üssü’ne zorla götürülmesi, karargâhta yaşanan silahlı çatışmalar gibi hadiseler bu davanın en çarpıcı başlıklarıydı.

Davanın önemli bir diğer yönü, darbe girişiminin FETÖ’nün asker kanadındaki kurmay heyeti ‘yurtta sulh konseyi’nin üyesi olduğu öne sürülen 38 sanığın hepsinin de çatı davasının kapsamına alınmış olmasıydı.

*

Bir numaralı sanığın Fetullah Gülen olduğu ve toplam 224 sanığın yargılandığı bu davada rekor sayıda ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası çıkmıştır. Örneğin, konsey üyeliği ile suçlanan sanıklardan eski Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Akın Öztürk ve darbeyi Orgeneral Akar’a makam odasında tebliğ eden tümgeneral Mehmet Dişli gibi isimler 141 kez ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’na çarptırılmıştır.

Haberin Devamı

Kararın genel bir dökümü yapılırsa, toplam 224 sanıktan 127’si ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Çoğu birden çok ağırlaştırılmış müebbet cezası almıştır. Bu kümedeki sanıklardan 17’si 141 kez, 64’ü ise 11 kez bu cezaya çarptırılmıştır. Sanıklardan 28’i ise yalnızca 1 kez ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkûm olmuştur. Bu gruptaki diğer sanıkların aldıkları ağırlaştırılmış müebbet cezasının sayıları farklılık gösteriyor.

*

Sanıklardan 24’ü ise yalnızca ‘müebbet hapis cezası’na çarptırılmıştır. Bunlar arasında ‘anayasayı ihlal’ suçundan bu cezaya çarptırılan dönemin Genelkurmay Harekât Başkanı Korgeneral Bahadır Köse de var. Ayrıca 5 sanık ‘Anayasa ihlaline yardımcı olmak’tan, 24 sanık ise ‘terör örgütü ya da örgüt üyeliği’nden 12 ile 6 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmıştır.

Kararın dikkat çeken bir yönü toplam 27 sanığın bütün suçlamalardan, yani hem ‘terör örgütü üyeliği’ hem de ‘Anayasa’yı ihlal’ suçlamalarından beraat etmiş olmasıdır. Her iki suçlamadan beraat edenler arasında dönemin Genelkurmay Harekât Plan Daire Başkanı Tümgeneral Baki Kavun da yer alıyor.

Haberin Devamı

Burada altını çizmemiz gereken bir nokta, tüm suçlamalardan beraat verilenlerin yanı sıra, terör örgütü üyeliğinden 6-12 yıl arası hapis cezalarına çarptırılan sanıkların çoğunluğunun savcılığın aynı zamanda darbe suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da talep ettiği isimler olmasıdır. Bunlar arasında o dönemde Genelkurmay Karargâhı’nda görev yapan korgeneral Salih Ulusoy, tümgeneral Oğuz Serhad Habiboğlu, tuğgeneral Mehmet Arif Pazarlıoğlu gibi isimler de var. Mahkeme heyeti, bu generalleri darbe suçlamasından beraat ettirirken, terör örgütü (FETÖ/PDY) üyesi olduklarına hükmetmiştir.

Heyet, kararı sanıkların büyük çoğunluğu açısından oybirliğiyle almıştır. Sanıklar açısından ‘oyçokluğu’ ile verilen hükümler son derece sınırlı kalmıştır. Başkan Oğuz Dik 5 sanık, üye Osman Pediz 7 sanık, üye Sefa Taştan 3 sanık hakkındaki hükme muhalefet şerhi düşmüştür.

*

Haberin Devamı

Çatı davasının ilk duruşması 22 Mayıs 2017 tarihinde yapılmıştı. Yaklaşık iki yıl süren zorlu bir yargılama süreci geride kalmıştır. Bundan sonra mahkemenin verdiği kararların istinaf aşamasını izleyeceğiz. Böylelikle top bölge adliye mahkemesinin sahasına geçecektir. Bunu, bir sonraki aşamada Yargıtay’daki temyiz süreci izleyecektir.

Kovuşturma süreci savcılığın talepleriyle mahkeme heyetinin pek çok sanığın durumunda aynı dalga boyunda buluştuklarını gösterse de, pekâlâ heyetin suçlamaları iddia makamından farklı değerlendirdiği birçok başlığı da ortaya koymuştur. Şimdiden bazı örnekleri görüldüğü üzere, Bölge Adliye Mahkemesi’ndeki istinaf ve Yargıtay’daki temyiz aşamalarında da benzer durumların yaşanması şaşırtıcı olmayacaktır.

Haberin Devamı

Genelkurmay çatı davasının sonuçlanmasının işaret ettiği gibi darbecilerin adalet önünde hesap verdikleri süreç kendi mecrasında ilerliyor. Bu davada 16 Temmuz 2016 gününün sabahı Genelkurmay Karargâhı’nın bahçesindeki terk edilmiş tankların görüntüsünden geçen ay Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda açıklanan karara kadar kat edilen mesafe, yaşanan bütün olumsuzluklara rağmen Türkiye’de demokrasi ve hukuk idealleri açısından sevindirici bir sayfadır.

Karara yapılacak itirazların istinaf ve temyiz süreçlerinde adil bir şekilde ele alınması aynı ideallerin olmazsa olmaz bir gereğidir.

Yazarın Tüm Yazıları