Acı kaybımız

1995-1996 yıllarıydı sanırım, Nevzat Erkmen’le o yıllarda tanıştık. Vefatını duyunca çok üzüldüm, çok kıymetli bir insandı.

Haberin Devamı

Acı kaybımız

Psikanaliz, erotoloji, anlambilim, Geştalt Yaklaşımı, eski Meksika şamanlarının sonuncusu
Don Juan’ın öğretileri, zen, yoga ve taoculuk birikimlerini paylaşmak amacıyla kurduğu Söz Yayın Oyunajans önemliydi. Öykülerini topladığı “Apartman Aşkları”nı ve başta Carlos Castaneda’dan yaptıkları olmak üzere pek çok çevirisini bu yayınevinden çıkardı. “Türk Dilinin Uyak (Kafiye) Sözlüğü”nü hazırladı, Jack Kerouac’ın “Dharma Bums”ını “Zen Kaçıkları” adıyla Türkçeleştirdi, Şeyh Nefzavi’nin “Itırlı Bahçe”sini çevirdi.
James Joyce’tan yaptığı “Ulysses” çevirisiyle aynı yıl The International James Joyce Foundation üyeliğine kabul edilen Erkmen, Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Yılın Çevirmeni ödülünü kazandı.
Çok güzel sohbetlerimiz oldu kendisiyle, karşılıklı içtiğimiz kahvelerin hâlâ tadı damağımda.
Büyük bir çevirmeni, müthiş bir yayıncıyı, çok iyi kalpli bir insanı kaybettik.
Hoşça kal Nevzat abi.

Haberin Devamı

KORONA GÜNLERİNDE YAZARLAR NE YAPIYOR?

Fatih Türkmenoğlu

Evde çok beceriksizmişim

Acı kaybımız

Evde yapacak ne çok şey varmış ve ben ne kadar da beceriksizmişim... Süper bir disiplinle evdeki zamanını çok doğru kullanan herkese imrenerek bakıyorum. Ben evde yazamam, çalışamam, spor yapamam. Üniversitedeyken de hep kantinde ve kütüphanede çalıştım. Bütün metinlerimi, yazılarımı, kitaplarımı sokaklarda yazdım. O yüzden şahane verimli değil hayatım.
Bu yıl okula döndüm, klinik psikoloji yüksek lisansı yapıyorum. Mecburen dersleri takip ediyorum. Onun dışında korkunç yemek denemelerim oldu. Kuru fasulyeye zerdeçal hiç yakışmıyormuş!
Günler uçuyor sanki. Mahalledeki birkaç yaşlının market alışverişlerini yapıyorum. Gözüme takılan yerleri temizleyip ertelediğim tamirat işlerine soyunuyorum. Mutfak musluğu su kaçırıyordu, cıvatayı sıkarken bir su basma tehlikesi atlattık.
Meğer hayatlarımız ne kadar renkli, dolu ve güzelmiş. Korona sonrasında konsere, sinemaya, güzel bir kafeye gitmeyi hayal ediyorum hep. Ah, tabii bir de seyahat etmeyi...

İpek Çalışlar

Haberin Devamı

Hekimoğlu dizisini izliyorum

Acı kaybımız

Dünyamı değiştirmiş gibiyim! Hayat doğrusu eve sığmıyor. Bir sonraki günün duygusuyla yaşayanlardanım. Artık ertesi günü düşünmek tehlikeli geliyor. Yeniden basımı için “Halide Edib”i gözden geçirdim. Kitaplarımın başrolünde kütüphaneler vardı. Kütüphane yoksa, yeni biyografi hangi marifetle yazılacak! Bir kadın sultanın hayatını yazmaya başlamıştım. Dün yeni kitaplar ısmarladım. Sahaf ve online kitap satışının devam ettiğini gördüm çok sevindim. Kitaplarım gelince belki yeniden çalışmaya başlarım.
En büyük keyfim durmadan film ve dizi seyretmek. Sinemacılara teşekkürler. Birbirinden güzel filmleriyle hayatımıza anlam katıyorlar. Bu sevimsiz günlerde beni en çok eğlendiren diziler, “The Marvelous Mrs. Maisel” ve “Hekimoğlu” oldu. Evde üç kişiyiz; Oral, Reşat ve ben. Sohbetlerimiz bayağı tatlı geçiyor.
En çok ne mi istiyorum? Beyoğlu’na çıkmak, arkadaşlarımla buluşmak, kitapçıları gezmek istiyorum.

Figen Yanık

Haberin Devamı

Çamura saatlerce şekil veriyorum

Acı kaybımız

Bu sabah güne ARTE’deki bir seyahat programında Doris Lessing ve onun perspektifinden Londra’yı anlatan harika bir programı izleyerek başladım. Nobelli yazarın ölmeden önce yaşadığı evin penceresinden Londra’nın sokaklarına baktım, sanki onunla birlikte sevdiği parklarda dolaştım.
Zihin de beden gibi aslında hep hareket halinde olmayı sever. Ama ne kadar uzağa gitsek de her zaman eve dönmeyi özleriz. Şimdi daha çok evdeyiz, nihayet o yıllarca gidip gidip de dönmeyi özlediğimiz yerde...
Kitaplarımız, çiçeklerimiz dışında keyifle üretmekten zevk aldığımız hobi malzemelerimizle birlikte...
Saatin nasıl ilerlediğini bize hatırlatmayacak kadar konsantre olabildiğimiz birkaç hobimizin olması gerektiğini, ‘evde kal’ma döneminde çok daha iyi anladım. Seramik yapmak, çamura saatlerce emekle şekil vermek başlı başına bir uğraş. Bir de vitray yapılan rengarenk camlar var tabii. Gerçek bir renk terapisi...
Sonra bahçede bu bahar sanki daha güzel açan leylaklar var, sulamanız gereken bakla fideleri, sardunyalar, güller...
Doğa size acele etmeden de yaşanabileceğini öyle güzel öğretiyor ki... Bu beklenmedik şekilde dünyayı sarsan evde kalma süresi bir yıl da olabilir, üç yıl...
Aslında hep olmak istediğimiz ama bir türlü zaman ayıramadığımız yerdeyken hiç önemi yok. Yeter ki daha fazla can kaybı olmasın.

Haberin Devamı

KİM NE OKUYOR?

∆ Eski Fenerbahçeli oyuncu Mustafa Doğan, Ashlee Vance’den “Elon Musk” kitabını okuyor.
∆ Hürriyet Kelebek’te keyifle takip ettiğim Savaş Özbey, Sartre’ın “Bulantı”sını okuyor.
∆ Sinema yazılarını ve öykülerini keyifle okuduğum sinema eleştirmeni Murat Erşahin, Rilke’den “Malte Laurids Brigge’nin Notları”nı okuyor.
∆ Birikim dergisi editörü Barış Özkul, Dante’nin “İlahi Komedya”sını okuyor.
∆ İletişimci Ebru Özyurt, Hector Garcia ve Francesc Miralles’ten “Shinrin Yoku, Orman Banyosu”nu okuyor.

Yazarın Tüm Yazıları