O akşam oradaydım, iyi vakit geçirdim doğrusu, fakat konserde cep telefonuyla yazışan insanları görünce şaşırdım. Onları anlamakta güçlük çekiyorum. Konser sonrası çekilen fotoğraflara karşı değilim ama konserde telefonu açık izleyicilere karşıyım!
“Sihirli Flüt” unvanıyla anılan, dünyaca ünlü flüt sanatçımız, Devlet Sanatçısı Şefika Kutluer ile davet edildiği Moskova’daki konserleri sonrası konuştuk:
Şefika Kutluer konserler vermek ve master-class (ustalık sınıfı) ve medya söyleşileri yapmak üzere Moskova’ya davet edilmiş. Öyle güzel anılarla dönmüş ki...
Sanatçı, kaldığı otelde prova yaparken odadan dışarıya çıktığında, çalışanların kendisini dinlemek için merdivenlerde oturduğunu görmüş ve çok duygulanmış. Çalışanlar, sanatçıyı gönülden alkışlamışlar, gurur verici değil mi? İşte sanata bakış farkı buna denir!
Hepimizin içinde birer Medusa var
Arkeolog-Yazar Özlem Ertan, Destek Yayınlarından çıkan yeni kitabı “Medusa - Bize Ne Mesaj Veriyor”da Medusa mitini çok katmanlı bir okumaya tabi tutuyor ve tarih, sanat, arkeoloji, psikomitoloji bağlamında derinlemesine inceliyor.
◊ “Bu da Benim Hayatım” adlı otobiyografi kitabınızın ardından, kadın meseleleri üzerine bir kitapla okurun karşısına çıktınız: Kadın ve Yaşam. Neden böyle bir kitap yazmaya karar verdiniz.
- İlk kitabım ses getirdi. Okuyanlar, “Çok akıcı, çok rahat okunuyor” dediler. Hatta biri “Kitabı okurken seni dinliyormuş gibi oldum, sesini yanımda hissettim” dedi. Bu ilgi üzerine kitabımı basan Murat Bulut ısrar etti “Bir kitap daha yazmalısın” diye. Tamam yazayım da, hayatımı orada anlattım zaten. Her şeyi ortaya koydum. Daha ne anlatabilirdim? Kadın olayları, kadınlara yapılan kötü muameleler, kadın ölümleri, bütün bunlar içimi o kadar yakıyordu ki, kadınlar üstüne bir kitap yazayım dedim.
◊ Sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde sıkıntılar yaşıyor kadınlar...
- O kadar doğru söyledin ki, bunu ben kitabımda da belirlettim. Kitabı yazmaya başladığım dönem bizdeki olaylara üzülürken, sonrasında bütün dünyadaki kadınlara ağlamaya başladım. Asırlardır devam eden bir sorun bu. Vatikan’da bile kadınlar, rahiplerle aynı eğitimi almalarına rağmen erkeklerle eşit değiller. Bir kadın kardinal görebiliyor musun...
◊ Eşit bakmak çok önemli. Uçlarda gezinmek yerine her tarafla empati yapıyorsunuz. Bu zaten sizin temel özelliklerinizden biri sanırım...
- Evet, benim özelliğim, doğru. Ben her zaman herkesin düşüncelerine saygı duymaya meyilliyimdir. Mesela iki kişi kavga eder. Ben iki tarafı da yargılar, kendi kararımı öyle veririm. Hiçbir şekilde o veya bu haklı diyemem. Atilla da bazen bozulur, “Niye benim tarafımı tutmuyorsun?” diye. Derim ki; onun da kendine göre haklı olduğu yanlar vardır, ben onları da görmek istiyorum.
◊ Kadınlar senede bir defa; 8 Mart’ta hatırlanıyor sadece sanki, öyle değil mi?
- Ben de kitabımda onun altına çizdim. Kadınlar her zaman önemli. Ve her zaman sıkıntı içindeler.
Gecenin sunuculuğunu Arzu Yanardağ ile birlikte üstlenen ünlü isim Korhan Abay’a projelerini sordum. Ödül töreninde Haldun Taner’in “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” oyunundan etkileyici bir tirat sergileyerek hayranlık uyandıran sanatçı; özellikle tiyatrodan ayrı kaldığını, yeni sezonda her şey düşündüğü gibi giderse farklı bir yapımla hayranlarının karşısına çıkabileceğinin müjdesini verdi. Bakalım sanatçı hangi sürpriz gösteriyle karşımıza çıkacak?
Roma İmparatorluğu’nun hikâyesi
Kronik Kitap’ın sevilen “Dakikalar İçinde” serisinin yeni halkası, Roma’nın kuruluş efsanelerinden çöküşüne kadar uzanan yaklaşık bin yıllık bir serüveni gözler önüne seriyor.
Romulus ve Remus’un efsanevi hikâyesinden Hannibal’ın yıkıcı seferlerine, Julius Caesar’ın yükselişinden imparatorluğun barbarlarca yağmalanışına kadar pek çok çarpıcı detay bu kitapta yer alıyor. Cumhuriyet’ten İmparatorluk’a geçişin sancıları, Augustus’un siyasi dehası, Marcus Aurelius’un felsefi mirası, Hadrianus’un seyahatleri ve Nero ile Caligula gibi “çılgın” imparatorların sıra dışı yönetimleri ustalıkla aktarılıyor. Siyasi, toplumsal ve kültürel mirasıyla bugüne dek uzanan Roma İmparatorluğu’nun hikâyesi, Göksel Göksoy’un yalın ve akıcı anlatımıyla yeniden canlanıyor.
Yaz gibi sıcacık!
Duayen edebiyatçımız, ansiklopedilerin yazarı, dilbilimci, saygın ve nüktedan üstadımız Kemal Bek’in yeni bir öykü kitabı yayımlanıyor: “Olağanüstü Dünya”. Yılların damıttığı bir dünya bu, öyküden bir dünya.
Uzun yıllar Urfa’nın tarihini, mesellerini, masallarını araştıran Mehmet Saraç, “Bereketli Hilal’in Kilit Taşı Urfa” da kentin ve bölgenin tarihini kendi anılarıyla harmanlayarak okuru büyülü bir geziye çıkarıyor. Kitabı okurken Urfa sokaklarında, binlerce yıllık tarihi eserler arasında dolaşırken, o bölgenin, binanın, kalıntının hem geçmişine hem bugününe Saraç’ın anıları eşliğinde tanıklık ediliyor. Bu kitabı, Sidar Yayınları yayımlamış.
Dikkatimi Çektiler
Tolga Gümüşay’ın “Kaçak Roman”ı yayımlandı. Çağdaş edebiyatseverlerin yanı sıra; felsefeye, İstanbul’a, kişisel gelişim ve koşu sporuna ilgi duyanlar arasında da çokça konuşulmaya aday bir yapıt. Merak uyandıran ismiyle dikkat çekiyor. Bu romanı da Remzi Kitabevi yayımladı.
İstanbul Müzik Festivali başladı
İstanbul Müzik festivali, Tekfen Filarmoni Orkestrası ve Bulgaristan Ulusal Filarmoni Korosu ile açılışını yaptı. İlk bölümde Hasan Uçarsu’nun “Toprak Sever Insanlar Birer Birer” aslı eserini ilk kez dinleyiciyle buluştu. İkinci bölüm ise Borodin’in Prens Igor operasından “Poloveç Dansları”na ayrıldı. Hem ilk bölümdeki doğa ve toprak betimlemesinde hem de poloveç danslarındaki timpani partisi, vurgu ve yüksek müzikaliteyle öne çıktı.
1970’lerin ünlü şarkıcılarından, Engin Bey’in dostluğu önemli çünkü içinden gelerek sevmek, paylaşmak önemli.
Pera 77 sahnesinde, onu tekrar izleme fırsatı buldum, Evin’in caz klasiklerinden oluşan nostaljik repertuvarını dinlemek iyi geldi doğrusu.
Frank Sinatra’nın şarkılarını da sahiden derinden söylüyor, Sinatra’yı 1992 yılında Hamburg’da izleme fırsatı da bulmuş. Bize de o gece söylemekten ve dinlemekten delicesine zevk aldığım “My Way” adlı şarkıyı söyledi.
İyi ki de söyledi. Ne de olsa bazı şarkılar dinlendikçe daha güzel oluyor.
İskandinav Mitolojisi
Kronik Kitap, mitoloji serisinin yeni kitabı İskandinav Mitolojisi’ni yayımladı. Bu da tıpkı Yunan Mitolojisi gibi, 180’den fazla görseliyle okuru mitolojik dünyaların büyüleyici atmosferine davet ediyor. Antik çağlardan günümüze ulaşan bu zamansız hikâyelerde, tanrıların ve kahramanların inanılmaz serüvenlerine tanıklık ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde derneğin 26. Olağan Genel Kurulu, Yapı Kredi Kültür ve Sanat Merkezi’nde geniş katılımla gerçekleşti.
Yayıncılık sektörüne ve Türkiye Yayıncılar Birliği’ne katkılarından dolayı yayıncı Erol Ulu, Erol Erduran adına Öner Ciravoğlu, İnci Asena adına Esra Alkan, Hüseyin Necip İnselel adına Cihan İnselel, Zeynep Tomurcuk Erzik ve Hasan Özer adına Kaan Özer’e onur plaketleri verildi.
Genel kurulda dernek üyeleri tarafından, 2025-2027 yılları arasında görev yapacak yeni yönetim kurulu da seçimle belirlendi. 27’nci dönemde görev yapmak üzere Kenan Kocatürk, Servet Düz, Batu Bozkurt, Nazlı Berivan Ak, Gülgün Çarkoğlu, S. Baha Sönmez ve Erkan Akpınar Yönetim Kurulu’na seçildiler.
Yeni yönetime başarılar diliyorum. Özellikle okuma kültürünün geliştirilmesi için yapacakları çalışmaları yakından takip edeceğim.
Sofya’dan gelen “Elektra”
“Matilda Duru” kitabı sizi bir kadının hem kendinden hem de kaderinden kaçışıyla yüzleştiriyor.
“Matilda Duru”, içsel dönüşüm, kimlik sorgulaması ve hayatın en beklenmedik anlarında gelen kırılma noktalarıyla örülü sarsıcı bir anlatı.
İpek Kocaman, bu romanında okuru hem bir bilinç akışına hem de ruhun derin koridorlarına davet ediyor. Bu kitabı, önümüzdeki aylar içinde Profil Yayınları yayımlayacak.
Mutfak Aletleri Kitabı
Buzdolabı, bir zamanlar soğutma gücünden çok, “statü göstergesi” olmasıyla anılıyordu. Bulaşık makinesi, yalnızca iki tuşa basarak birikmiş bütün bulaşıklardan kurtulan mutlu kadınlar üzerinden pazarlanıyordu. Airfryer, bir yemek makinesi olarak, kadının üzerinden bir yükü daha alma iddiasıyla üretildi. Peki, mutfak aletlerinin gündelik hayattaki gerçek karşılıkları nelerdir?
Defne Karaosmanoğlu, Leyla Bektaş Ata ve Bahar Emgin’in yazılarından oluşan Mutfak Aletleri Kitabı – Teknoloji, Toplum, Tasarım”da işte tam da bu soruların cevabını bulabileceksiniz.
“Frida Mexicano” adında Meksika Lokantası’nda. Kimlik, ölüm gibi temaları ele alan tavizsiz ve parlak renkli otoportreleriyle tanınan, Meksikalı önemli ressamın adına bir restoran açılmasına sevindim.
Kahlo’nun renkli ve yaratıcı ruhunu yansıtan bir atmosferde, dünya mutfağından lezzetlerini denemek farklıydı.
Otelin genel müdürü Mustafa Ergun’un da gastronomiyle arası iyi.
İçinden sanat geçen, yemekte arayışları olan mekânlar dikkatimi çekmeyi başarıyor.
Şam’da Uykusuz Bir Zürafa
Masamdaki kitaplar arasında şu sıralar dikkat çekici bir roman var: 2020 yılında Uluslararası Arapça Kurgu Ödülü finalistlerinden “Şam’ın Uykusuz Zürafası”. Arap edebiyatının son yıllarda öne çıkan isimlerinden Khalil Alrez imzasını taşıyan kitap Timaş etiketiyle çıktı.