Balık, az yağlı, yüksek kaliteli bir proteindir. Kalp hastalığı risklerini azaltan balıklar, Omega 3 ve D vitamini ile doludur. Chef Rüzgar SÜNBÜL olarak, Omega 3 içeriği yüksek olan balıkların haftada 2 kez tüketilmesini öneririm. Ancak balık yemek kadar, mevsiminde tüketmek de önemlidir. Hem lezzetli hem de sağlık açısından mevsimine göre balık yemek daha doğru olacaktır.
Ekim Ayında Hangi Balıklar Yenir?
Ekim ayı ve balıklar için Barbunya, çipura, kılıç, levrek, lüfer, tekir, sardalya, orfoz, traça çok lezzetli palamutun en lezizz zamanıdır diyebiliriz.
Ekim ayı balık önerileri
Palamut artık iyice irileşmiş ve çokça yakalanır hale gelmiştir. Eylül ayına göre daha ekonomik bir fiyata palamut alınabilir. Hem daha iri hem daha besleyici hem de daha ucuzdur. Bir yandan lüfer bollaşmış ve ucuzlamıştır. Hamsi ve istavrit tezgahlardaki yerini almıştır. Taze bir istavrit ile nefis bir yemek yaparak ev halkını doyurabilirsiniz. Hamsi için biraz daha beklemek gerekir.
BARBUN - TEKİR
Fırında da güzel olmasına rağmen genellikte tava (kızartma) yapılır.
Palamut avı ağustos ayında başlar. Önce Karadeniz'de sürüler halinde vonoz ve çingene palamutu, eylülden itibaren de palamut gelmeye başlar. En LEZİZZ etli zamanda eylül başından şubat ortalarına kadar olan zamandır. Bu mevsimde çok yağlı olduğundan tavası biraz ağır kaçar. Bu nedenle ızgarası ve fırını tavsiye edilir. Aynı mevsimde yahnisi de harika olur. Diğer mevsimlerde tavası yapılabilir. Palamut siyah etli bir balık olduğundan buğulaması ve çorbası tavsiye edilmez.
Palamut tarifleri fırında, tavada, buğulama, pilaki gibi birçok çeşit içermektedir.Torik ve büyükleri biraz daha fazla yağlı oldukları için lakerdası ve tuzlaması en çok tercih edilenler arasında yer alsa da diğer palamut pişirme tarifleri ilave edilen palamut sosu sayesinde damaklarınızda muhteşem anlar yaşatmaktadır.
PALAMUT HANGİ AYLARDA YENİR?
En lezzetli zamanları eylül başı ve şubat ayları arası olduğu gibi Marmara ve Karadeniz’den avlananları da eti açısından en çok tercih edilenleridir. Palamut balığını pişirmek için birçok yöntem vardır. Damak zevkinize göre tercih edeceğiniz tarifleri uygulayarak palamut lezzetini doya doya alabilirsiniz.
Izgarada, tavada, fırında piştiğinde iştah açan bir balık sunumu yapabilirsiniz.
Haftada 2 defa balık tüketimini ihmal etmemeniz, palamut balığına da sofranızda yer vermeniz önerilir.
KIYIR KIYIR KANDİL SİMİDİ TARİFİ
MALZEMELER
125 gram tereyağı (yarım paket)
Yarım çay bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı yoğurt
1 çay kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı mahlep (evde varsa)
KIŞLIK DOMATES SOSU
Malzemeler
2 kg. Domates
1 çay bardağı zeytinyağı
2 yemek kaşığı iri taneli tuz
1 baş sarımsak (isteğe bağlı)
1 tatlı kaşığı kekik (isteğe bağlı)
Chef Rüzgar SÜNBÜL yaptığı domates salçasını diğer domates salçalarından çok daha uzun süre saklayabilirsiniz. Domates salçası hazırlamak epey zahmetli ve yorucu bir işlem. Hazırladıktan sonra bozulması ise oldukça can sıkıcı bir durum.
Özellikle salça doğru koşullarda muhafaza edilmediği zaman çabuk küflenen yiyeceklerden biri. Taze, kaliteli ve uzun süre dayanabilecek bir salça elde etmek düşünüldüğü kadar zor değil. Yalnızca bazı püf noktalara dikkat edilmesi gerekiyor.
Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden biri salça pek çok yemeğin yapımında kullanılır. Hazır satın almanın dışında birçok kişi de salçayı evde yapmayı tercih ediyor. Evde yapılan salçaların da doğru bir şekilde saklanması gerekiyor.
Evde salça yapmanın püf noktaları
Domates salçası yaparken dikkat edilmesi gereken püf noktalar bulunuyor. Bu teknikler sayesinde hazırladığınız domates salçası 1 yıl boyunca bozulmayacak. İşte taze ve LEZİZZ bir domates salçası için dikkat edilmesi gerekenler.
Kaliteli domates seçmeye özen gösterin Salça yapımında kullanmak için seçeceğiniz domateslerin kaliteli olması gerekiyor. Kaliteden kastımız kırmızı renkte, olgun ve taze olan domatesleri tercih etmeniz gerektiği. Evde hazırladıkları salçalar için domates seçimini bu şekilde yapıyor. Böylece salça lezzetli ve dayanıklı olabiliyor.
Domates temizliği Domatesleri üzerindeki toz ve kirleri temizlemek amacıyla yıkayabilirsiniz. Ancak salça yapılacak domateslerin suyla fazla temas etmemesi gerekiyor. Fazla su, domatesin özünü çıkardığı için salça kalitesini düşürür.
Palude, Osmanlı döneminde meyve ile yapılan nişasta ile bağlanan pelteli bir tatlıdır.
Bu ise Yakutlu Palude, Avrupalı zenginlere ve hükümdara yakut tozu yedirilirmis ileri görüşlülüğü arttırdığına inanılmaktadır. Ayrıca yine Avrupalı zenginlere ve hükümdarlara veba ve salgın dönemlerinde yedirilirmiş çünkü bağışıklık sistemini güçlü tuttuğu söylenmektedir.
Palude Tarifi Nasıl Yapılır?
Nişasta, su ve pekmezi kaynayıp hafif kıvam almaya başladıktan sonra 10 dakika daha kısık ateşte pişiriyoruz ve tereyağı ile cevizi ekliyoruz.
Yayvan bir borcama döküp soğuyana kadar dışarda bekletiyoruz.
10-12 saat kadar bekletince kıvamı harika oluyor.
Dilimize Farsçadan geçmiş olan Pelte kelimesi ‘’palude’’ sözcüğünden türetilmiştir. Bu sözcük günlük hayatta hem gerçek hem de mecazi anlamda kullanılır. Pelte, çeşitli meyvelerle ve pekmezle pratik bir şekilde hazırlanan bir sütlü tatlıdır. Mecazen ise bir adım dahi atamayacak kadar yorulmak anlamına gelir.
Patlıcan kurusu nasıl kurutulur öğrenmeden önce, kuru patlıcanı hangi yemek çeşitleri için kullanacağınızı belirlemeniz başlangıç olarak size kolaylık sağlayacaktır. Kuru sebzenizi dolmalık olarak mı kullanacaksınız yoksa kavurmalık, kızartmalık veya başka bir çeşit olarak mı tüketeceksiniz? Her birinin kendine özgü ve farklı şekillerde kurutma yöntemlerinin olduğunu tahmin edersiniz.
Kurutma işlemine başlamadan önce yapmanız gerekenlerin başında yeteri miktarda patlıcan almak gelir. Tabii bunu yaparken de dikkat etmeniz gereken ufak tefek ipuçları var. Mesela satın alacağınız patlıcanların eğri olmamasına ve şekilleri düzgün olan patlıcanlar seçmeye özen göstermeniz önemli. Kurutma işlemini hangi tür yemeğiniz için yaparsanız yapın, düz bir patlıcanı dolmalık kurutma için oymak veya kızartmalık için dilimlemek eğri bir patlıcanla çalışmaktan çok daha kolay olur.
Bunlarla birlikte seçeceğiniz patlıcanların boyları da kurutma işlemine hazırlık aşamasında önemlidir. Çok küçük veya çok büyük patlıcanları tercih etmemeniz yine her çeşidi kurutmanız için bilmeniz gereken önemli bir detaydır. Üstelik patlıcanlarınızı seçerken taze ve parlak kabuklu olanları ön planda tutma fikrini de güzel bir detay olay aklınızda bulundurabilirsiniz.
PATLICAN KURUTMANIN PÜF NOKTALARI
Kurutma işlemini ne şekilde gerçekleştireceğiniz de oldukça önemli. Bu konuda da fırında patlıcan nasıl kurutulur veya evde patlıcan nasıl kurutulur diye düşünebilirsiniz. Aslında kurutma fırınlarında yapılabileceği gibi ev tipi bir fırınınızın olması bile fırında kurutma için size yeterli malzemeyi sağlar. Aynı zamanda evde güneş alan, hafif Rüzgar gören bir balkon, teras veya bu koşullara uygun herhangi bir köşe de kurutma yapmanız için gerekli ortam olarak işinize yarar. Sizler yeter ki kurutulmuş mis gibi patlıcanların eşsiz lezzetini tatmak isteyin. İşte sizlere birbirinden faydalı ve kurutacağınız patlıcanların lezzetine LEZİZZ katmanız için muhteşem öneriler:
Patlıcanlarınızı yıkayabileceğiniz geniş bir kap, bıçak, dolmalık için oyma aparatı, haşlama tenceresi ve kurutma tepsileri ile başlayabilirsiniz. Sebzeler meyveler gibi ağaçlarda değil de daha çok toprağa yakın mesafelerde yetiştiği için daha çamurlu olabilir. Yıkarken bunu göz önünde bulundurarak daha dikkatli yıkamanız gerekebilir.
Patlıcanlarınızı kurutmak üzere ayıklarken elde ettiğiniz, kullanmayacağınız çekirdekli iç kısımları gibi yerlerini çeşitli sebzeler ile pişirerek bir yemek yapmak üzere derin dondurucunuzun bir köşesine koyarak değerlendirebilirsiniz.
Aşurenin tarihine baktığımızda çıkış noktasının, Nuh'un bindiği geminin büyük tufan bitip sular çekilince bugünkü Cudi Dağı'na oturduğu, kurtulanların ise gemide kalan erzakla ''selamet çorbası'' pişirmesine dayandığını görüyoruz. Her sene Muharrem ayının 10. gününde kutlamalarına başlayan ve bereket inancıyla da büyük bir bağlantısı olan aşure, sadece ülkemizde değil; değişik şekillerde de olsa farklı birçok toplumda kendine yer bulmuştur. Hatta birçok kültürde paylaşım ortamının oluşmasına da vesile olmuştur.
Farklı Kaynaklardan;
Osmanlı Mutfak Sözlüğü kitabında aşure şu sözlerle anlatılmıştır:
Aşure, haşlanmış buğday tanelerinden yapılan bir tatlıdır. Aşurenin kökeni tarıma başlanan ilk döneme kadar iner. Kutsal sayılan bu yiyeceğin berekete dair inançlarla yakın bir bağlantısı vardır. Aşure, buğday kültürü ile Mezopotamya'dan yayılmıştır. Bu yüzden Çin'den İngiltere'ye kadar dünyanın birçok ülkesinde aşure benzeri, bayram veya yeni yıl yemeklerine rastlanır. Yılın ilk ayı olan Muharrem'in onuncu günü olan aşure, İslam öncesi kutsal sayılarak, o gün yenilen buğday yemeğine adını vermişti. İslam'ın ortaya çıkmasıyla birlikte aşure yeni anlamlar kazandı. Şiiler o gün Kerbela'da öldürülen Hüseyin için yas yemeği olarak, Sünniler de Adem'in tövbesinin kabul edilmesi, İbrahim'in ateşten kurtulması, Yakup'un oğlu Yusuf'la buluşması ve Nuh'un gemisinin Cudi dağına oturması gibi çeşitli olaylara dayandırarak aşure yapma geleneğini sürdürdüler. Genellikle tatlı olarak yapılsa da bazı yörelerde etli veya tuzlu türlerine de rastlanır. Aşure dağıtmak ise toplumun her kesiminde önemli bir gelenektir. Her evde farklı malzemeler ve farklı yöntemlerle yapılan aşurenin insanları bir araya getiren bir özelliği olduğunu söylersek yanlış olmayacaktır. Eldeki malzemelerle yapılan, bereket getirdiğine inanılan ve kâse kase paylaşılan aşure; farklı coğrafyalarda farklı kültürlerde günümüze kadar ulaşabilmiş bir lezzettir. ‘Aşure, Hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu günü yapılan tatlıdır. İslami inanca göre Muharrem ayının onuncu günü, Nuh peygamber Büyük Tufan'dan sonra karaya ayak bastığında, elinde kalan son malzemelerle bu tatlıyı yapmıştır. Temel olarak su, buğday, nohut, toz şeker, fasulye, pirinç kullanılarak yapılır. Süsleme amacı ile ceviz, çam fıstığı, badem, nar, susam ve tarçın gibi kuruyemiş, meyve ve baharatlar kullanılır.
AŞURE'NİN TARİHÇESİ
''Aşure, (Aşure) Arapça ‘da 10 manasına gelen ''aşara'' kelimesinden türemiştir. Sözcüğün Sâmî diller arasında ortak bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Ayrıca, sözcük (ve gün) Musevilik inancında Büyük Kefaret Günü için kullanılmıştır. Bunun dışında Aşure Günü'nde gerçekleştiğine inanılan dini açıdan önemli bazı rivayetler bulunmaktadır. Bunlar;