‘Ama’dan sonrası

Birine sabahtan akşama kadar “seni seviyorum” deyin...

Haberin Devamı

∆ Yaptığı işi gücü öve öve bitiremeyin...
∆ Ailesini takdir edin, duruşunu alkışlayın...
Sonrasına ‘ama’ koyduğunuz anda öncesi silinir gider.
Her zaman ‘ama’dan sonrası gerçek düşüncelerdir!
‘Ama’dan sonrası dikkate alınmalıdır.
Günlük hayatta çok sık kullanırız bu bağlacı.
∆ Ya bunun ses çok iyi ama...
∆ Şuna bak, ne kadar da güzel-yakışıklı ama...
∆ İyi film yapmışlar ama...
Geçen iki hafta boyunca ülkenin gündemiydi Gülşen.
Herkes konuştu.
∆ “O kıyafetleri plajda giy, sahnede giyme” dediler.
∆ “Yabancı olsan tamam ama burası Türkiye” dediler.
∆ “Hadi giydin, bari dans etme” dediler.
∆ Abarttın dediler...
Baktılar yetmedi, ‘Gülşen boşanıyor’ iddiasını ortaya attılar.
Gülşen boşanıyor haberini okuyunca zaten anlıyorsunuz ki birileri kıskanıyor ve yine o birileri yıkamayacağını bilse de sarsmak istiyor bu kadını.
Fakat ne güzel cevap verdi Gülşen. Bahsettiğim ‘ama’ bağlacı üzerinden seslendi hakkında konuşanlara.
O uzun mesajı okumaya üşenenler en sondaki satırları okuyabilirler.
Sonda özeti var...
‘Ama’sız, ‘fakat’sız küçük zihniyetliler demiş bu sözleri söyleyenlere.
Okuyup okuyup basın kahkahayı.

Haberin Devamı

Kıskançlık – fevkaladelik

Türk Dil Kurumu kıskançlık kelimesini şöyle açıklıyor:
“Bir kimse üstünlük gösterdiğinde takınılan olumsuz tutum.”
Gülşen’e bunu yaptılar işte.
∆ Dişlerini gıcırdatarak klavyeye sarıldılar.
∆ Bu kadın yeni albüm bile çıkarmadı. Nasıl bu kadar ses getirir diye trolcülük yaptılar.
∆ Neresinden yakalasam da paçasından çeksem diye kafa yordular.
Bunu hemcinsleri yaptı, meslektaşları yaptı, yaşça ondan büyük ‘saygın’ kişiler yaptı.
O yüzden vakit ‘fevkaladeliğe’ geçiş vaktidir.
Şöyle bir egzersiz önerim var bu saldırıları yapanlara...
Fevkaladeyi cümle çinde kullansınlar.
Mesela...
∆ Fevkalade sahnesi var...
∆ Fevkalade güzel kadın...
∆ Fevkalade dans ediyor...
Çünkü görün bakın günün birinde kıskançlığın yerini fevkaladecilik alacak.

Manuş Baba üşüyor da Cem üşümüyor mu?

Geçen hafta Manuş Baba Sivas’taki konserine “hava soğuk, üşürüm” gerekçesiyle çıkmamıştı.
Önüme Cem Adrian’ın o enfes “Kül” şarkısını okuduğu bir konser görüntüsü düştü.
Hava soğuk, Cem Adrian her nefes aldığında duman çıkıyor ağzından ve o eldivenle, bereyle şarkısını söylüyor.
Manuş Baba gibi üşürüm dememiş, teknik ekipmanlar zarar görür falan diye düşünmemiş.
İşte bir tarafta Cem Adrian bir tarafta Manuş Baba.
Siz karar verin artık hangisi seyircinin takdirini hak ediyor?

Haberin Devamı

Aşk mı büyüktür yüzük mü?

Mehmet Dinçerler’in Hadise’ye evlenme teklifi etmesinden çok teklif ederken taktığı 3 milyon liralık yüzük konuşuluyor.
‘Dolar-euro hesabı ile bir iş insanı için bu para ne ki’ diyebilirsiniz.
Haklısınız ama benim aklıma hemen Hürriyet’in 10 gün önceki haberi geldi.
O haberin başlığı şöyleydi;
“Mehmet Dinçerler’e kötü haber.”
Haberin detayı ise, Dinçerler’in şirketlerinin 130 milyon lira borcu olduğu ve borcun üzerindeki korumanın da kalktığıydı.
Şimdi alacaklılar isyan etmez mi?
∆ Sen önce bizim paramızı öde...
∆ Madem yüzüğe 3 milyon lira verdin bari gözümüze sokma...
∆ Hiç değilse borcun taksidi yatırsaydın demezler mi?
Hatta sormazlar mı
Aşk mı büyüktür yüzük mü diye?
130 milyon lira borcu olan adam bir yüzüğe 3 milyon lira vermemeli.
Bırakın 3 milyonu, 30 bin liralık bile harcama yapmamalı.
Ben bu hareketten şunu anlarım...
Demek ki...
∆ Mehmet Dinçerler her şeyi yoluna koymuş...
∆ Borcunu kapatmaya ramak kalmış.
Yoksa nerede görülmüş borcu olan birinin hatta çok büyük borcu olan birinin böyle iddialı harcamalar yaptığı.

Haberin Devamı

Hadise hep bunu istiyordu

Son bir senede çok şey yaşadı Hadise.
Ebru Gündeş-Rıza Sarraf-Miami üçgeninde sıkışmıştı.
Zor işti o ‘hikayeden’ sağ çıkmak.
Çıktı...
“Sevgilim olmayacak, el ele beni göremeyeceksiniz” derken bir anda Kaan Yıldırım’la gözüktü.
Çıkan haberlerin ardından evlenmek ve imajını baştan aşağıya değiştirmek istiyordu belli ki.
Kaan Yıldırım ile hikayesi kısa sürünce Mehmet Dinçerler’le tanıştı.
Aradığını buldu Hadise...
Evleniyor galiba.
Başkası olsaydı onun yerinde...
∆ Bu girdapta boğulurdu...
∆ Piyasadan uzaklaşır Belçika’da yaşamını sürdürürdü...
∆ İçine kapanır yüzünü asla göstermezdi...
O tam tersini yaptı. Zoru başardı.

Yazarın Tüm Yazıları