Fethiye’deki ünlü koyda Despina Vandi gecesi

Bu tekne kalabalığının nedeni de şuydu:

Aynı koyda yer alan Yazz Collective’deki Despina Vandi konseri.

Despina Vandi’yi daha önce hiç sahnede görmemiştim.

54 yaşındaki Vandi’nin gerçekten müthiş bir sahne karizması varmış.

Tam 2.5 saat aralıksız sahnede kalıp peş peşe şarkılarını söyledi Despina Vandi ve sesinde bir gram yorgunluk yoktu.

Vandi’yi izleyenler arasında Yazz’ın ve aynı zamanda tüm koyun sahibi ünlü yapımcı Timur Savcı da vardı.

Bir başka masada ise Londra’da yaşayan şef Kemal Demirasal ile Fairmont Otelleri’nin global ticari ve marka stratejisinden sorumlu başkanı Yiğit Sezgin.

Şef Demirasal önümüzdeki yaz Göcek’teki Bedri Rahmi Koyu taraflarında yeni bir restoran projesine başlıyormuş.

Doğrusu güzel haber...

Bu arada Yazz’daki bu konser serisi önümüzdeki sezon başka ünlü şarkıcılarla sürecekmiş.

Ronda neden görülmeli

Dün anlattığım İspanya-Jerez macerasının ikinci kısmında Ronda var demiştim.

Ronda, İspanya’nın en eski kasabalarından biri.

Alametifarikası ise 200 metre yüksekliğindeki sarp kayalıkların arasında yer alan Tajo Boğazı’nın üstüne kurulmuş olması.

Bu kayalıklar arasına inşa edilmiş Puente Nuevo köprüsü ise Ronda’nın esas muazzam yanı.

Önce bu köprünün üzerinden aşağıya bakılıyor ve gerçekten ürkütücü!

Daha sonra yarım saatlik bir yürüyüşle köprüye hem karşıdan hem en aşağıdan görülebilecek bir noktaya iniliyor.

Ronda’nın bir başka görülmesi gereken yeri ise İspanya’nın en eski boğa güreşi arenası olan Plaza de Toros.

68 kemere sahip, mimari açıdan müthiş bir seyirlik olan arenayı giriş ücreti karşılığında gezmek mümkün.

Baños Árabes ise Ronda’daki Arap hamamlarına verilen isim.

Hamamlar, şehrin San Miguel Mahallesi olarak bilinen eski Arap mahallesinde.

Arap hamamlarının tarihi 13. ve 15. yüzyıllara dek uzanıyor.

Bu arada Ronda şimdiye kadar birçok ünlüyü misafir etmiş. Onlar arasında Ernest Hemingway de var. Hemingway “Çanlar Kimin İçin Çalıyor” adlı romanının sahnelerini Ronda’da yazmış.

Fırat Tanış’ın o son cümlesi

Fırat Tanış, Hürriyet Pazar’da Hakan Gence’ye verdiği röportajda şöyle diyor:

“Bazen havalanmak iyidir. İyi ki bu işin içinde olmuşum dersin, bu fena bir şey değildir ama orada fazla durmamak, dozunu ayarlamak önemli. Egonun da, havalanmanın da, hatta tevazunun da ölçüsü mühimdir. Çünkü tevazuya kıymet verilmeyen bir yerde, alçakgönüllü olmanın çok zararı vardır.”

Tanış’ın son cümlesi o kadar doğru ki...

Gerçekten de bazen fazla alçakgönüllü olmamak gerekiyor.

O zaman insanlar tepenize çıkabiliyorlar.