Yeniden Bernard Shaw ve İzmir

Haberin Devamı

YİNE böyle yeni yıla yaklaştığımız günlerdi... Seneler önce düşünülmüş bir makalede, George Bernard Shaw, dünyayı ‘gülen düşünceleriyle’ yorumlarken, “Keşke İzmir hakkında da bir şeyler söylemiş olsaydı” diye iç geçirmiştim. Hayal gücümüzün dizginlerini biraz gevşeterek “sanal bir mülakat” kaleme almak o kadar da ayıplanmayabilirdi... Nitekim, hayli beğenilmişti o zaman. Bu yıl aynı günlerde sandıktan çıkarttım yazıyı. Aşağıdaki satırlarda sadece kurguyla oynadım biraz. Değişikliği Hürriyet EGE okuyucularının bulmasını rica ediyorum. Sizce, “Soruları aynen bırakıp, yanıtları mı değiştirdim?”; yoksa, “Ben soruları değiştirdim de, Shaw aynı cevapları mı verdi?” Haydi kolay gelsin...
ND: İzmirli, “bazı şeylerden vazgeçemediği için büyük bedeller ödediği” inancı ile “bazı şeyleri istiyorsa, bir bedel ödemesi gerektiği” iddiası arasında bir ikilem yaşıyor. Siz ne dersiniz?
SHAW: 20’nci Yüzyıl’da hiçbir şey olmadı, imkânsız olanlardan başka... Çağımız uygarlığına hayran olanlar, uygarlığı, buharlı makine ya da telsiz telgraf sananlardır. Değişimlere karşı duruyoruz, onlar bizi yıkıncaya değin... Hiçbir şey koşulsuz olamaz. Öyleyse hiçbir şey de bedelsiz olamaz. Toplumsal sorunlar, insanların kurumlarıyla insanların duyguları arasındaki çatışmadan doğar. Simetri sanatın düşmanı olduğu gibi, tutarlılık da girişimciliğin düşmanıdır. Ne kadar gelenekselsiniz sizler, sözde geleneksel olmayanlar! Yaratmanın başlangıcıdır düş gücü. Dilediğinizi düşlersiniz, düşlediğinizi amaçlarsınız, amaçladığınızı yaratırsınız sonunda...
ND: Şunu tam anlayamadım: “Değiştiğimiz için mi, değişmediğimiz için mi suçluyorsunuz bizi?”
SHAW: Yaşlanıyorsunuz; ama bakıyorum bunu bile bir övünç nedeni yapıyorsunuz, her konuda olduğu gibi... Anımsamalar öylesine hoş bir yaşlanma ve hüzün duygusu verir ki insana... Her konuda bitmez tükenmez gevezelik, gevezelik, gevezelik... Bunlar uygun düşer ancak yaşlılara, yaşlılara, yaşlılara... Geçmişimizin anılarıyla değil, geleceğimizin sorumluluklarıyla akıllanırız.
ND: İzmir’in geleceği hakkında, bizim düşünemediğimiz, “şöyle çarpıcı neler var meselâ?”
SHAW: Yarın yapılacak şeyler için güzel bir söz bulunabilseydi kutsal ve büyük bir buluş olurdu bu... Her şey üstünde düşünmeye alıştırın kendinizi; ama gerçekte olduğu gibi düşünün, söylendiği gibi değil! Zamana karşı koymanın tek yolu vardır, o da her zaman taze ve canlı anlatımlara olanak veren genç düşünceler bulmaktır. Çocuklarınıza ders vermek istiyorsanız –bu aslında hiç de gerekli değildir- kendinizi örnek gösterin; ama sizin gibi olmaları değil, olmamaları için... Bugünün centilmeni bol parası bulunduğu için, paralı her budalanın yaptığını yapar: Üretmeden tüketir. Kazanmadıkları parayı dağıtanlar, başkalarının emeğiyle cömertlik yapanlardır.
ND: Biraz ağır olmadı mı? “Yaşam felsefemizi, tek cümleye indiriverdiniz!”
SHAW: Sevgili dostum, görüyorum ki, senin felsefeni senden çok daha iyi anlamışım! Duymam gerektiği gibi değil de, duyduğum gibi konuştuğum için yermeyin beni. Önemli şeyleri karşılıklı söylem biçiminde dile getirmeyi Mozart’tan öğrendim. Adil olma gibi tanrısal bir niteliğimin bulunduğunu söylemedim hiçbir zaman... Benim güldürme yöntemim gerçeği açıkça söylemek. Yeryüzünün en büyük şakasıdır, gerçek...

Yazarın Tüm Yazıları