Temizliğin hastasıyız

Psikiyatr-yazar Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitapları, uzun zamandır çok satanlar listesinde.

Haberin Devamı

Bu ilginin en önemli nedenlerinden biri, anlattığı karakterlerin Budayıcıoğlu’nun 40 yılı aşkın meslek hayatında gözlemlediği gerçek kişilere dayanması. Bu kitaplardan uyarlanan diziler de ilgi görüyor. Kısa süre önce yayınlanmaya başlayan ‘Masumlar Apartmanı’nın baş karakterlerinden “Safiye” tam bir temizlik hastası. Kız kardeşi Gülben de ablasının uydusu. Safiye’nin bu kadar dikkat çekmesinde içinde bulunduğumuz dönemin büyük etkisi olsa gerek. Ne de olsa pek çoğumuz pandemi sürecinde küçük ölçekli, mini model “Safiye”lere dönüşmüş durumdayız. Ayakkabıların eşiğin dışında çıkarılmasından ellerin tekrar tekrar sabunlanmasına, eve gelen yiyecek paketlerinin silinmesine kadar “hepimiz birer Safiye’yiz!

Temizliğin hastasıyız

Haberin Devamı

BİRBİRLERİNDEN FARKLI

Elbette hijyen tedbirlerini sıkı tutmakla “obsesif kompulsif bozukluk (OKB)” yaşamak arasında önemli farklar var. Birisi bilinmedik, yeni koşullardan kaynaklanan bir kaygı-dikkat durumu, diğeriyse kişinin ve çevresindekilerin hayatını cehenneme çevirebilen bir davranış bozukluğu. OKB, bireyin kendinde hâkim olamadığı, durduramadığı bazı kaygıların, düşüncelerin (takıntı) ve davranışlarına yön vermesi (zorlantı) olarak tanımlanabilir.

OKB, 19. yüzyılda Avrupa’da şekillenen bir terim. Sigmund Freud’un, 1900’lü yıllarda OKB’nin nedenleri üzerine geliştirdiği kuram, günümüzde bile etkisini sürdürüyor. Tabii pek çok bilimsel gözden geçirme ve geliştirmeyle birlikte. 1980’li yıllardan itibarense psikanalizin yanı sıra farklı terapi ve medikal tedavi yöntemleri kullanılıyor. Tüm bunlar modern dünyamıza ait olsa da “obsesif kompulsif bozukluk”, hiç kuşkusuz çok eski dönemlerde de biliniyordu.

VESVESEDEN KURTULMAK

Temizliğin hastasıyız


İSLAM medeniyetinin önemli bilim insanlarından Ebû Zeyd el-Belhî (ö.934), “Mesalihü’l-Ebdan ve’l-Enfüs” başlıklı eserinde OKB, “vesvese” ifadesiyle karşılanır. Belhî’ye göre vesvese, kişinin zihninde tekrarlanıp duran düşünceler, kuruntulardır. Kaygı, panik, korku ona yol açan nedenler ortadan kalktığında sona erer. Oysa vesvese böyle değildir, tedavi edilmedikçe kişi huzur bulamaz. Belhî, bu hastalığın ortaya çıkmasında kalıtsal özelliklerin ve çevre koşulları etkili olduğunu öne sürmüştür. Çeşitli tedavi yöntemleri öneren Belhî’ye göre başarı için uzman-hekim tavsiyeleri yeterli değildir; hastanın gönüllü katılımı yanında yakınlarından oluşacak bir tür “grup desteği” de gereklidir. Ki bu tespitleri günümüzün modern anlayışıyla uyumludur. Ayrıca tedavinin hayli zor da olsa imkânsız olmadığını dile getirir: “Allah, bedenlerde ve ruhlarda meydana gelen her hastalığın ilacını yaratmıştır ve onlarda oluşan her acının bir şifası vardır.” Marifet, hastalıkları doğru teşhis etmek ve onun şifasını aramaya devam etmektedir. Aynı bilimsel yaklaşım, 500 yıl sonra Amasya’da karşımıza çıkar: Sabuncuoğlu Şerafeddin, ‘Cerrâhiyyetü’l-Hâniyye’ adlı eserinde “malihulya” (melankoli, kuruntu, hayattan kaçma) gibi bazı psikolojik hastalıkların ileri vakalarda ancak ilaçla tedavi edilebileceğini savunmuştur.

Haberin Devamı


‘AŞIRILIKTAN SAKININ’

Obsesif kompulsif bozukluk pek çok alanda kendini gösterebilir. Bunlardan birisi de ibadetlerdir. OKB sahibi bir kişi, yaptığı ibadetlerin hep kusurlu olduğu ve yetersiz kaldığı kaygısıyla yaşar. Gerekmediği halde şüphelenip tekrar tekrar abdest alır. Çoğu zaman namazının bozulduğunu, “olmadığını” düşünüp baştan başlar. Sürekli hata yaptığı düşüncesinden kendini kurtaramaz. Mütemadiyen ibadet etmesi gerektiği vehmine kapılır. Bu kaygılar kişiyi “peygamberden bile titiz (!)” olmak gibi çelişik bir noktaya sürükler. Hatta kendisini ve çevresini değerlendirirken ilahi tartının sahibiymiş gibi davranır. Böyle olunca da kimseyi yeterli ve doğru görmez. Hz. Peygamber, vesveseye kapılıp kendini zorlayan kişiler için “Dini aşmak isteyen kimse, ona yenik düşer. O halde orta yolu (itidal) tutunuz.” demiştir. Örneğin abdest alırken bir uzvu üç kereden fazla yıkamayı “sınırı aşmak” olarak tanımlamıştır. Ayrıca sürekli oruç tutmak isteyenlere karşı çıkmış, nafile ibadetin beden sağlığını ve yaşam dengesini bozmayacak şekilde olması gerektiğini vurgulamış ve şöyle demiştir: “Ey insanlar! Dinde aşırılıktan sakının, çünkü sizden öncekileri dindeki aşırılıkları helâk etti.”


Yazarın Tüm Yazıları