Affetmek

Sevgili Hürriyet okurları… Bu hafta ‘5 Soru 5 Cevap’ta, ‘Affedemediklerimiz, kızgınlıklarımız ve kırgın olduklarımızdan kendimizi nasıl kurtarırız?’, ‘Neden affedemiyoruz?’, ‘Kendimizi affetmek neden bu kadar zor?’, ‘Kendi kızgınlıklarımızdan ötürü çocuklarımıza kızgın olmamızın nedenleri nelerdir?’, sorularını cevaplandırmak, sevgiye dönüştürmenin bizi hafifleteceğinden bahsedeceğim…

Haberin Devamı

1-Bizim canımızı bile isteye yakan ve hayatı bize zorlaştıran insanları affetmek zorunda mıyız?

Aslına bakarsanız ‘affetmek’ çoğu zaman yanlış algılanıyor. ‘Affetmek’ olan biteni sineye çekmekle, kendini, alanını korumadan yaşanmışlıkları tamamen unutmakla karıştırılıyor. Affetmek; hafiflemektir. Affetmek; olan biteni, yaşanmışlıkları aklının bir köşesinde tutarak kendini kin, nefret, öfke, kızgınlıklardan serbest bırakmaktır. Affetmenin temelinde, yaşanan deneyimdeki derse odaklanmak vardır. Kişi kişinin aynasıdır, diğerleri bizim yansımamızdır. Bazen bizdeki dönüşmesi, değişmesi gereken, eksik parçalarımızı yansıtır, yansıtır ki fark edip tamamlayabilelim. Akıllıca olan affederek akılda tutmaktır.

2-Kin duyduğum kişiyle küs kalmak beni çok yoruyor ve üzüyor ama yine yaptıklarına devem etmesi korkusuyla barışamıyorum, sanki kendimi korumak için küs kalmak zorundayım, başka bir çözüm yolu var mıdır?

Haberin Devamı

Kin, nefret, öfke, intikam ve küs kalmak bizim enerjimizi hortumlar. Kin besleyerek ve küs kalarak kendi, enerjimizden hediye ediyoruz. Ayrıca kin duyarak frekansımızı düşürüyoruz ve benzer olayları çekmeye başlıyoruz. Bunun için kesin çözüm elbette ki barışmak… Barışmak ve aynı zamanda alanını, haklarını, mesafeni korumayı öğrenmek. İlişkide mesafe doğru yönetilemezse sınır ihlalleri kaçınılmazdır. Kendi yakın çevremizden çıkarmalı, orta çevreye ve hatta bazen de uzak çevreye almalıyız. Yani bazıları sadece bir tanıdık olarak kalmayı hak ederler.

3-Beni kızdıran ve yoran her zaman çocuğumuzsa ne yapmalıyız?

Çocuklar kendi başlarına sorunlu kişilik olmazlar. Onları biz yetiştirdiğimize göre bizdeki eksik parçaları yansıttıkları kesin… Çocuklar ve bebekler bizdeki gergin enerjiyi yansıtırlar. Biz gergin oldukça onlar da gerilir, şartları zorlarlar. Kurallar ihlal edildikçe de alanı genişletmeye ve her zaman esnetmeye çalışırlar. Esnemek güzeldir ancak çocuğun yetişirken bazı kuralların da esnememesi gerekir. Kendi disiplinimizi koyarak onun kendi öz disiplinini yaratmasına yardımcı oluruz. Cezaya asla inanmadım ancak bedel ödetmek bazen gereklidir. Yaptıklarının sonuçlarına katlanmalı, bunu ebeveyn her zaman şefkatle ve net bir şekilde yapmalıdır. Ve her şeyden önemlisi… Çocuğumuzda neye kızıyorsak sebebi biziz. Çocuğumuzda neye kızıyorsak bizim kendimize bakmamız gereken alanı işaret ediyor.

Haberin Devamı

4-İnsan bazen en çok da kendine kızgın oluyor, hatalarına, yanlış seçimlerine… İnsanın kendini affetmesi nasıl mümkün olur?

İnsan diğerlerine şefkatli olsa bile bazen kendine şefkat göstermeyi bilmiyor ya da atlıyor. Öz şefkat en önemli erdemlerden, diğerlerine şefkatli olup onların hatalarına karşı toleranslı olsak bile kendimize tolerans göstermeyip, kendimize katı kalıp ve hatta kendimize kızgın olabiliyoruz. Öz şefkat aynı zamanda kendi hatalı alanlarımıza, hatalarımıza, eksik yanlarımıza, yanlış seçimlerimize rağmen kendimizi sarmaktır. Tüm bunlara rağmen kendimizi koşulsuz sever, şefkat gösterir, sarar ve kapsarsak ‘daha iyi bir ben’e dönüşürüz. Yoksa kendimizi baltalamaya devam ederiz.

Haberin Devamı

5-Hiç şefkat görmemişsek ya da bizim hatalarımız hiç affedilmemişse biz çocuklarımıza ya da kendimize bunu hiç görmemişken nasıl verebiliriz?

İnsan görerek öğrenir bunu kabul ediyorum ama insan en çok da kendi karşılanmamış ihtiyaçlarını fark ederek öğrenir. Bizim görmeden büyümüş olmamız bunu veremeyeceğimiz anlamını taşımaz, bilakis eksikliğinin ne denli yaralayıcı olduğunu bizden başkası bilemez. Konunun önemini en çok da içimizdeki ‘yaralı çocuk’ bilir. İçimizdeki yaralı çocuğun tüm karşılanmamış ihtiyaçlarını şimdi de bu yetişkin halimizde vermeyi öğrenmeliyiz. Hem kendi zamanında karşılanmamış ihtiyaçlarımızı kendimize vermeyi öğrenebilir hem de bu zamanda, bu konuda kendi çocuklarımıza daha hassas davranabiliriz. Kendimizin görmemiş olması kendi çocuklarımıza bunu aktarmamız için bir sebep olamaz. Bu davranışı aktarmayarak davranış zincirini kırabiliriz. Eksik kalmış yanlarımız, karşılanmamış ihtiyaçlarımız bizi biz yaptı. Şimdi de, şu anda kendimize verebiliriz… Bu belki koşulsuz sevgi, belki şefkat, belki hoşgörü belki de sadece başımızın okşanması… Sevgili Hürriyet okurları için sevgiyle… Sen acımadan öğren diye… Bilin istedim…

Yazarın Tüm Yazıları