Eğitim zor iş

Gazetelerde, sosyal medyada eğitimle ilgili yazı ve haberlere baktığımızda, hemen hemen tamamının ya siyasi, ideolojik kaygılarla ya da yazanların kişisel durumlarına ilişkin olduğunu görürüz.

Haberin Devamı

Bu haber, yorum ve yazıların eleştiri sınırlarını aşan, toptancı, yapılanları yok sayıcı, mevcut yöneticileri yıpratıcı nitelikte olduğuna da sık sık tanık oluruz.
Öte yandan bu yazı ve haberlerin çoğu da atamalarla ilgilidir.
Eğitimin özüne ilişkin, öğrenci davranışlarını belirlemeye, çocuğun ruh dünyasını onarmaya, karakter eğitimine ilişkin haber, yorum ve analiz yok gibidir.
Belki yapıcı, yol gösterici öneriler getiren yazılar da çıkıyor kıyıda köşede ama onlar da bu gürültü arasında kaybolup gidiyor.

* * *

Elbette herkesin eleştirme hakkı vardır.
Eğitimimizin eleştirilecek, iyileştirilmeye muhtaç birçok yanı da bulunabilir.

* * *

İyi niyetle, sükûnetle, kişisellikten uzak önerilere her zaman ihtiyaç vardır ve muhataplarınca da mutlaka değerlendirilmelidir.

* * *

Önce şunu belirlemek gerekiyor: Ülke olarak, her alanda olduğu gibi eğitim alanında da ciddi bir birikimimiz var.
Çoğumuz bunun farkında bile değiliz.
Dünya çapında eserler ortaya koyan mühendisler, bilim insanları yetiştirmişiz.
Yine dünya ile yarışan girişimcilerimiz, sanayicilerimiz var; bunları da eğitimcilerimiz yetiştirdi.

* * *

Seksen kişilik sınıflardan; eski, kırık dökük, üç kişilik sıralardan; modern, otuz kişilik sınıflara ulaşmışız.
Siyah önlükler, kara tahtalar tarihe karışmış.
1960’lı yıllara kadar toplumun neredeyse üçte biri bile okur-yazar değilken, bugün bu oran yüzde 95’lere ulaşmış.
Eğitimcilerin başardığı birçok başlığı daha alt alta sıralayabiliriz.

* * *

Ancak gittikçe küçülen, değerlerin alt üst olduğu, etkiye son derece açık hâle gelen dünyada, toplumumuzun kendi kimliğiyle, kendi değerleriyle ayakta kalması eğitimimizin temel amacı olmalıdır.
Bir başka amaç da kuşkusuz, insanımızı hayata hazırlamak, ayakta kalmasına zemin hazırlamaktır.
Şimdiye kadar yapılanlar kendi dönemi içerisinde önemli adımlar olarak görülse bile, insanın son derece etkiye açık hâle geldiği bugünün dünyasında yetmemektedir.
Yeni bir paradigmaya ihtiyaç vardır.

* * *

Eğitim konusunda düşünce üretenler, yazanlar, yorum yapanlar yeni paradigmayı konuşmak durumundadırlar.
Okulun, ilçenin, ilin kim tarafından yönetildiğinin; yönetenlerin puanlarının, kıdemlerinin bir önemi yoktur.
İnsanlar gelir giderler.
Ve gelenler önlerine konan anlayışla yürütürler işlerini.
Bu anlayış değişmediği sürece, alınacak sonuç da değişmez.

* * *

Eğitimde, üzerinde durulacak iki ana başlık var:
İlkeler ortaya koymak ve sistem geliştirmek.

* * *

Çocuğun ruh dünyasını besleyecek, iç dünyasındaki “açlığı” giderecek, onu hayatın güzellikleriyle buluşturacak; farklı yetenek, öğrenme ve davranış özelliklerini yakalayarak buna göre her çocuğa “özel” ilgi gösterecek ilkeler ve sistem kurmak.
Elbette kolay değil.

* * *

İşin ruhunda dolaşmak, bu alanda söz söylemek, öneri getirmek çaba istiyor, emek istiyor, inanç istiyor, ideal istiyor.
O nedenle de çoğumuz kolayına kaçıyoruz, sadece tayin ve atamaları konuşuyoruz.

* * *

Dediğimiz gibi, zor iştir eğitim.
Bırakınız uygulamayı, üzerinde düşünmek, yazmak bile zor.
Ama bu konuya devam etmeye çalışacağız.

Yazarın Tüm Yazıları