Elektrik prizine çivi sokmakla madde kullanmak aynı şey

Gülben Ergen, son yıllarda hızla yayılan uyuşturucu kullanımının boyutlarını konuşmak için Psikiyatrist Prof. Dr. Arif Verimli ile bir araya geldi. Verimli, çarpıcı örneklerle bu kara tabloyu gözler önüne serdi.

Haberin Devamı

Yıllarını uyuşturucu bağımlılarının tedavisine adamış bir üstat, hoca, profesör Arif Verimli.
Muayenehanesinde sohbete başladığımız ilk andan beri üst üste şoke oldum verdiği bilgiler karşısında...

Uyuşturucunun bulunmasının kolaylığından, gençlerde kullanım yaşına kadar her anlattığı, anne-babalar için altın değerinde.
Bir de yüzünü göstermeyen ve Arif Hoca’nın tedavisi ile hayata dönen Recep’in anlattıkları ve buraya yazamadığım yaşadıkları var ki, gerçekten ibret alınası...
Arif Hoca’nın dediği gibi elektrik prizine çivi sokmakla madde kullanmak arasında hiçbir fark yok...

◊ Uyuşturucu kullanma yaşının 12’lere kadar düştüğü söyleniyor. Doğru mu?
- Uyuşturucu bağımlılığı yerine madde bağımlılığı demek gerekiyor. Çünkü farklı etkilerde çeşitleri olan bir şey.
Bunların tamamı bağımlılık yapan maddeler başlığı altına girer. 25 yıldır da bunu söylüyorum. Madde kullanımı yaşı küçülmüş değil. Bu hadise ergenlik yaşının meselesidir. Küçük yaşlarda madde kullanımı denildiği zaman uçucu maddeler gündeme gelir. Tiner gibi...
Onlar 7-8 gibi küçük yaşlarda başlıyor. 15-20’li yaşlarda tinere başlama görülmüyor. Asıl madde bağımlılığı ergenliğe girişle beraber başlıyor.
Ortalama 12 yaşında ergenliğin başladığını varsayarsak ergenliğin bitişi 25 yaştır. Bu aradaki 13 yılı üçe böleceksiniz. 15 yaş, 18 yaş ve 18’den yukarısı. 12 ile 15 yaş arası ailesi olan korumalı çocuklar için evde geçer.
Çocuklar 15 yaşından sonra sokağa çıkmaya başlar ve toplumsallaşırlar. Madde kullanımı da bu yaşlarda, 15 ve sonrasında başlıyor. Dikkatleri çeksin diye “Şu yaşa düştü kullanım” diyerek alarm zilleri çaldırılıyor. Ama bu doğru değil.


BONZAİ 5 TL’YE SATILIYOR

◊ Peki, 15 yaşını geçmiş bir çocuk ilk neyle başlıyor? Bir de çok mu kolay ulaşabiliyorlar bu maddelere?
- Uluslararası camiada ilk geçiş maddesi esrardır. Gençlere özellikle sosyal medyada ve doğru olmayan başka bilgi kaynaklarında “Ottur, zararı yoktur” ifadesi ile anlatılır. “Sigara da ot, o da ot ne fark eder, iç, derdini çözsün” diye sunuluyor gençlere ve merak uyandırıyor.
Ben nasıl olsa bırakırım düşüncesiyle gençler bunu deniyor. Oysa her maddenin bağımlılığının bir ilki vardır.
100 kişi başlasa 50’si bağımlı olur, diğer 50 kişi vazgeçebilir. Ama bir maddenin bağımlılığında başlangıç önemlidir.
Çünkü bunun yasal olmadığını herkes biliyor. Esrardan sonra uyarıcılar gündeme gelmeye başlıyor. Extacy gibi. Sonrasında esrarla uyarıcılar birlikte kullanılıyor. Ondan sonra da sert maddeler gündeme geliyor. Son zamanlarda en yaygın ve en ucuz olan madde sentetik esrarlar.

◊ O ne demek?

- Esrar maddesi Hint keneviri bitkisinden yapılıyor. Hint keneviri bitkisinin içinde delta 9 tetrahydrocannabinol denen bir kimyasal var. Tütünde nasıl nikotin varsa bunda da o kimyasal var. Asıl etkiyi bu kimyasal yapıyor.
Bir Hint keneviri yaprağında 400 tür cannabinol var. Sentetik esrarı laboratuvarda yapıyor ve çok ucuza satıyorlar. 5 lira.
İşte bonzai dedikleri bu. Bonzai Türkiye’de merdiven altı laboratuvarlarda imal ediliyor. Her semtte farklı çeşit bir bonzai oluşuyor ve etkileri birbirine benzemiyor.
Bu sprey tarzında bir sıvı aslında. O sprey yavşan otu denen bir doğal ota emdiriliyor. O otu sigara gibi içiyorlar. En tehlikesi. Ölüm riski çok yüksek. Aileliri çok ciddi uyarıyorum. Aman dikkat.

◊ Çok sayıda ölüm haberi okuyoruz gazetede...
- Ne olduğunu bilmediğiniz bir maddeyi, ne olduğunu bilmediğiniz bir mafya elemanının marifetiyle 5 liraya alıyorsunuz. Kullanıyorsunuz. Bir hastamdan örnek vereyim. Evli bir hastam bonzai içiyordu. Zehirlenme safhasında (kullandığı zaman) öldüğünü görüyor ve “Öldüm ben” diyor. Gerçek dışı bir düşünce gelişiyor.
Daha sonra Karacaahmet Mezarlığı’na gidiyor ve ben öldüm diye orada yatıyor. Sabah bir uyanıyor ki ölmemiş.
Evine dönüyor. Son 5 senede giderek artan bir bonzai kullanımı var. Bu arada bonzai sadece bunun bir ismi. Japon ağacı türü olan bonzai ile alakası yok.
Bonzai ne olduğu belli olmayan sentetik bir madde. Beyne etkili. Alındığı zaman beyinde bir sersemlik oluşturuyor.
Keyif filan da verdiği yok. Ama bağımlı hale geldikten sonra arama davranışı çok fazla oluyor.

◊ Arama davranışını açar mısınız?

- Diyelim ki sigara içiyorsunuz ve sigaranız bitti. En yakın markete gidip sigara alıyorsunuz. Sigarayı almayayım demek de mümkünken gidip sigara arıyorsunuz ve alıyorsunuz.
Arama davranışı bağımlılık yapan her madde için geçerlidir.
Bonzai de aynı. Farelerle deney yapıldığında bağımlılık yapan maddeye alıştırılan fareler bir süre sonra maddeyi bulmak için kafesi parçalar.
Bu bağımlılığın çok ciddi beyinsel bir mekanizması olduğunu gösteriyor.

◊ Çok yaygın dediniz. Bulmak da mı çok kolay?
- Maalesef çok kolay. Bu maddelere bulaşmamış sağlıklı bireyler isteseler de bulamaz. Ama kullanan biri 5 dakikada bulur. Satıcılarla alıcılar birbirlerini tanıyor.

◊ Bugüne kadar hastalarınıza “Nereden buldun?” diye sorduğunuzda aldığınız en şaşırtıcı cevap neydi?
- Kardeşinin getirmesiydi.
Bir de evli bir hastam vardı. Önce kocasını tedavi etmeye başladım. Bir sene sonra karısı bağımlı oldu. Karısına içirmiş.
Eroinde bu çok fazla oluyor. Bir kereden bir şey olmaz deme, bir kereden çok şey çıkar.
Merak etme... Elektrik prizine çivi sokar mısın? İşte madde kullanımı da böyle. Aynısı.

Haberin Devamı

Elektrik prizine çivi sokmakla madde kullanmak aynı şey
Fotoğraflar: Murat ŞAKA 

Haberin Devamı

MADDE KULLANIMI KIRMIZI IŞIKTA GEÇMEK GİBİ

◊ Madde bağımlılığı ile mücadele eden bazı derneklerin başkanlarının uyuşturucu tedarik ettiği ortaya çıktı. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
- Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika’da sivil kitle örgütlerine önem verilir. Daha önceden narkotik madde kullanan ama tedavi olmuş kişiler bu örgütlerin çalışmalarında görev alabilir.
Türkiye’de de böyle şeyler var. Ama dernekler de kötüye kullanılabilir, amacından sapabilir. Derneğe üye olarak kabul ettiğiniz kişi satıcıdır ve haberiniz yoktur. Bu noktada denetlemek ve kontrolü sıkı tutmak önemli.

◊ Tedavi olmak isteyen kişilere ne önerirsiniz?
- Ben hastane tedavisi ile başlamaktan yanayım. Çünkü henüz maddenin etkisi altında ve maddenin yoksunluğundan, krizinden ve sıkıntı çekeceğinden korkuyor. Bir de kişinin isteği olması gerekiyor. Belki bugün hukuken böyle ama kişinin isteği topluma zararlıysa ona izin mi vereceğiz? Vermemekten yanayım. O nedenle yakın aile üyelerinden 3 kişinin onayını alıyorum. Kendi istemese de tedavi olmasından yanayım. Bir süre sonra maddesiz beyinle düşündüğünde tedavi olma isteğinin arttığını düşünüyorum.

◊ Hastane tedavisinden sonra terapi mi öneriyorsunuz?
- Hastane tedavisi bittikten sonra ayakta tedaviye başlanılıyor. Bu periyodik aralıklarla oluyor. Bugün 100 kişiyle yola çıktık diyelim. 10 gün süren bir tedaviyle yüzde 100 başarılısınız.
Maddeden vücudu arındırmak, krizi geçirmek gayet mümkün. Bütün mesele önümüzdeki 1 yıl boyunca maddeye geri dönüp dönmemekte... 100 kişiyle bu yola çıktığınızda en iyi ihtimalle 40 kişide başarılı oluyoruz. Yüzde 60’ı günün birinde geri dönüyor. İşte madde bağımlılığı bu kadar korkunç bir şey. Kırmızı ışıkta geçmek yasaktır değil mi? Bunu herkes bilir. 10 araba beklerken bir tanesi beklemez, zırt diye geçer. Başına gelecekleri bilir ama onu yapar.

◊ Sizce maddeye başlamanın altında yatan sebeplerin en büyüğü ailevi sorunlar mı?
- Temelde sebep, çocuğun madde kullanımına yumuşak bakışıdır. Yaptığımız araştırmalar sonucunda ebeveynlerin çocuklarının madde kullandığını ortalama iki yıl sonra öğrendiğini gördük.

◊ Hiç mi anlaşılmıyor?
- Davranışlarından anlaşılmıyor. Çocuk gidiyor, dışarıda içiyor, öyle eve geliyor. İki yıl sonra bir şekilde yakalanıyor.
Ya üzerinde madde buluyorlar, ya para harcaması değişiyor ya da eve gelmemeye başlıyor. Yan belirtiler veriyor. Kişinin yüzüne bakarak madde kullandığını anlamanız çok zor. Kesin yolu kan ve idrar testiyle maddeyi tespit etmek. Bir de saçtan tespit etme teknolojisi var. Bir dönem ben onu yaptırıyordum. İngiltere’de bir vakıfla anlaşmıştık. 3 saç telinden her birinin bir santimetresi bize bir ay içinde kullanıp kullanmadığını gösteriyordu. Ama saç testi artık yapılmıyor.

 

Haberin Devamı

KURU BİLGİ İLE ÇOCUĞU MADDE KULLANIMINA İTERSİNİZ

◊ Çocuğundan şüphelenen aileler bu testleri çocuklarına söyleyip mi yaptırmalı?
- Çocuğu kandırarak kan ve idrar testi yaptırmayı asla önermiyoruz. Anne ve baba çocuğa açık açık “Senin halini tavrını beğenmiyoruz, madde kullanıp kullanmadığını bana ispatlamalısın. Hadi gel kan ve idrar testi yaptıracağız” demeliler. Madde kullanıcısı herkes anne ve babasına yalan söyler. Çünkü maddenin zararının olmayacağına inanmıştır.

◊ Ergenlik öncesinde çocuklara madde kullanımı ile ilgili nasıl bilgi verilmeli?
- 8, 9 ya da 10 yaşında vereceğiniz bilgi pek işe yaramaz. Bu bilgileri 15 yaşından sonra vereceksiniz. Yani çocuk ergenliğin 2. dönemine girdikten sonra. Kuru bilgi ile çocuğu madde kullanımına itersiniz. Merak uyandırırsınız. Öncelikle hangi çocuklar kullanır derseniz; anne ve babası ayrılmış çocuklar daha fazla kullanır. Bir de risk alan, garantili bir hayat oluşturmayanlar. Direkt olarak madde bağımlılığı konusunda çocuğunuzu uyarmayın.
Çocuğunuza kıymet vereceksiniz. Çocuğunuzu asla eleştirmeyeceksiniz toplum içinde. Çocuğunuzu öveceksiniz. Onu risk almama konusunda garantici davranışlarla eğiteceksiniz. Hiç madde lafı etmeden. Genellikle çocuklar ergenlik döneminde kendilerini beğenmezler. Kız ya da erkek arkadaş edinme istekleri vardır. Ve bunda tehlike de vardır. “Hayır” demeyi öğretmek gerekiyor.
Çocuğu subliminal mesajlarla eğitmeli. Direkt ifade karşısında çocuk suçlandığını hisseder.
Girişken bir çocuk yetiştirmek de çok önemli.
Utangaçlığı ve çekingenliği yenmek için de madde kullanabilirler çünkü... Bir de çocuğu dışarı çıkarmamak çok zararlı. Sonuçta sosyalleşmesi gerek.

 

Haberin Devamı

KIZ-ERKEK ORANI BİRBİRİNE YAKLAŞTI

◊ Kız-erkek kullanımı oranları konusunda elinizde bir rakam var mı?
- Prof. Dr. Arif Verimli: Son yıllarda kız çocuklarının oranı erkeklere yaklaştı.
Eskiden erkekler daha cesaretli gibi gözüküyordu. Şimdi kızlar da artık dışarıda daha sosyalleşiyorlar.
Ama mühim olan çocuğa “Hayır” diyebilmeyi öğretmek. Çocuk kendisine teklif edilen şeyleri kabul etmemeli.

◊ Madde bağımlılığı ile ilgili yapılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz?
- Bulmuyorum. Kamuoyu eğitimi yapılmalı. Bu işin derneklerle sürdürülmesi mümkün değil. Profesyonel kişilerle bu iş bir hükümet politikası haline getirilmelidir.
Her zaman söylüyorum. Hükümette mutlaka madde konusu ile ilgili bir hükümet üyesi bulunmalı.
Onun bilim konseyi danışmanlar meclisi olmalı. Bunun dünyada örnekleri var.

Haberin Devamı

Elektrik prizine çivi sokmakla madde kullanmak aynı şey

ÜÇ ARKADAŞIM BONZAİDEN ÖLDÜ

◊ Recep kaç yaşındasın?
- 29 yaşındayım.

◊ Ne iş yapıyorsun?
- Özel bir şirkette satış danışmanı olarak çalışıyorum.

◊ Kaç yaşında başladın madde kullanmaya?
- 19 yaşında başladım. Aslen Adıyamanlıyım. İlk önce orada içmeye başladık arkadaşlarla. Esrarla başladım. Daha sonra sürekli olarak içmeye devam ettim.
Sigara bulamayan insanlar gibi ben de bulamayınca arkadaşlarımla esrar arıyordum.
Sonra iş için İstanbul’a geldik birkaç arkadaş.
Gelmeden önce kimden alabiliriz diye araştırdık. İstanbul’a geldiğimizde de içmeye devam ettik. Sonra ben askere gittim. Orada sıkıntı yaşadım. Komutanlar kullandığımı anlamıştı. Askerde Vanlı bir arkadaşım vardı.
O getiriyordu. Orada da içmeye devam ettim. Askerliğim bittikten sonra yeniden İstanbul’a geldim. O zamanlar bonzai denen illet çıkmıştı. Bonzai içmeye başladım.

◊ Ailen bu süreci biliyor muydu?
- Esrar içtiğimi annem öğrenmişti. Bana sorduğunda “İçmiyorum” dedim. Yalan söylemekten başka bir seçeneğim yoktu.
Daha sonra çok ısrar edince söyledim. Bırakacağıma dair söz aldı benden. Bonzai içtiğimi ise kimse bilmiyordu.
Hâlâ da bilmezler. Evden uzak yerlerde içiyorduk.

◊ Bonzai kullanmaya başladıktan sonraki süreci anlatır mısın?

- Bonzai bizi hayatımızdan etti. İnsanlarla ilişkim kalmamıştı. Altınşehir’de kalıyorduk arkadaşlarla.
Üç arkadaşımızı bonzai yüzünden kaybettik. Düşünün arkadaşlarımızın öldüğünü öğrendik ve bir tepki vermedik. Bonzaiden dolayı hissizleşmiştik. “Allah rahmet eylesin” demek bile aklına gelmiyor.
O günlerimi hatırlıyorum ve bugünüme binlerce kez şükrediyorum. İnsanlar sabah uyandığında kahvaltı yapar. Biz gözümüzü açar açmaz bonzai aramaya giderdik.
Dışarıdaki insanlar bize iğrenerek bakardı.
Yıkık dökük bir yerde kalıyorduk. Bağlasanız köpek bile durmazdı.
Hemen yanına bir kanal açılmış ve beton buzlar konmuştu. Kanalın oradan gideyim dedim.
Uyuşuktum ve kendimde değildim. Aslında diğer yoldan gitmem gerekliydi. O sırada biri arkamdan bir tekme attı ve kanala düştüm. Amacı neydi bilmiyorum ama çok gücüme gitmişti.
Bu arada çok kızın da bonzai alabilmek için torbacıya birliktelik teklif ettiğini gördüm.

◊ Kaç sene bonzai kullandın?
- 6 sene.

BİR BUÇUK SENE TEDAVİ GÖRDÜM

◊ Tedavi olmaya nasıl karar verdin?
- Bizim memleketten gelip İstanbul’a yerleşen ve benim de abla dediğim Leyla adında bir yakınım vardı. Benim için çok üzülüyordu. Bazen evinden ekmek getirirdi. Bana bir gün “Sen bunu niye içiyorsun?” dedi.
Ben de “Abla bırakmak istiyorum ama elimde değil” dedim. Sonra internetten araştırıp doktor bulmuş. Bana o doktora gitmemi söyledi. Ben de bir an düşündüm ve “Tedavi olmayacağım, içeceğim” dedim.

◊ Bu arada parayı nasıl buluyordun?

- Gündelik işlerde çalışıyorduk. Yük taşıma ya da buna benzer şeyler. Oradan aldığımız parayı arkadaşlarla toplar bonzai alırdık. Yemek ya da su umurumuzda değildi.

◊ Peki, tedaviye nasıl ikna oldun?
- Kendi kendime düşündüm ve “Ben ne yapıyorum” dedim. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. “Kendine gel” artık dedim. Sonra Leyla Abla’nın yanına gittim. Ona anlattım. Arif Hoca’nın adresini bir kağıda yazıp bana verdi.
Sonra buraya geldim. “Durumum yok, çalışmıyorum da ama bu illetten kurtulmak istiyorum” dedim. Allah razı olsun bana kucak açtılar.
Şu anki durumum Arif Hoca’nın eseri. 5 sene oldu bırakalı. Ağzıma bile sürmedim.
İlaçla bıraktım. Tedavim toplamda 1,5 sene sürdü.

 

SON 24 SAATTE YAŞANANLAR

 

Yazarın Tüm Yazıları