Erkekleşmek mi, kalıpları kırmak mı

Milletler Ligi Dünya Şampiyonu A Milli Kadın Voleybol Takımı’mız 3 gün sonra İsveç ile Avrupa Voleybol Şampiyonası’nın ilk karşılaşmasına çıkacak. Ancak öncesinde kadın millilerimizin uzun yıllardır giyim sponsorları olan Kiğılı ile yaptıkları çekim tartışılıyor. Kadın voleybolcular o çekimde siyah smokinler içinde kameraya poz veriyorlar. İki görüş var. İlki, “Başarılı kadınları neden erkek kalıbına sokuyoruz. Topuklu ile başarılı olamazlar mı?” İkinci görüş ise, toplumsal cinsiyet kalıplarını kırmasından dolayı bir erkek markasının kadın takımı ile işbirliğinin kıymetli olduğu. Ben reklamın toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dikkat çekmek olduğu fikrine daha yatkınım. Peki, başkaları nasıl düşünüyor? İşte yanıtı.

Haberin Devamı

KİM NE İSTERSE ONU GİYSİN

Erkekleşmek mi, kalıpları kırmak mı


SPOR yazarı Banu Yelkovan da benimle aynı görüşte. Diyor ki: “Olayın birkaç cephesi var. Öncelikle marka açısından bakalım. Kesinlikle doğru bir karar vermişler. Etek-ceket giydirseler kimsenin haberi bile olmayacak bir sponsorluğu ülke gündemine oturttular. Kızlar açısından da bence hiç sorun yok. Smokin giymek pek çok iyi giyinen kadının (bu arada benim de) şık giyinilmesi gereken okazyonlarda ilk tercihlerinden biridir. Gündelik kullanımda içteki gömlekler yerini şık büstiyerlere de bırakabilir. Son olarak “kadınları maskülenleştirme” meselesine de kısa bir cevap vereyim: “Kim ne isterse onu giysin. Kimse kimsenin kendi isteğiyle ne giydiğine karışmasın.”

KALIPLARI SARSMAK ÇOK ÖNEMLİ

Erkekleşmek mi, kalıpları kırmak mı


UZUN yıllardır kadına yönelik şiddet konusunda çalışan Avukat Selin Nakıpoğlu da çekimlerin marka için dikkat çekici bir hamle olduğunu söylüyor. Peki bu çekimleri o nasıl okuyor: “Dünya şampiyonu bu kadınlarımıza aşırı muhafazakâr, siyasal İslamcılar tarafından şortlarından tutun her konuda dünya laf edildi. Bu duruş ile şunu söylüyorlar bence: “Güç gösterisi yapmak için pantolon-ceket takımlar giymek zorunda değiliz. Biz, ne giyersek giyelim güçlüyüz, başarılıyız. Bizim şortumuz değil, senin aklın kısa!” Kadınların her hareketine karışan bir zihniyetin tüm köşeleri tuttuğu ülkemizde kalıpları sarsmak, varlıksal hakikatlerin dışına çıkmak çok önemli. Çünkü sahne bizim ve istediğimiz kadar genişletiriz.”

KADINA SMOKİN PEK YAKIŞIR

Erkekleşmek mi, kalıpları kırmak mı


Tütün baronu, yarış atları sahibi, “elit” yaşamının tam anlamı ile hakkını veren Pierre Lorillard 1880’de New York’ta Tuxedo isimli gece kulübünde ilk kez giyiyor smokini. Amaç kuyruklu ceket-kravat-beyaz kolalı gömlek üçlüsünün biraz dışına çıkmak. Ancak sonrasında 1930’larda işe İngiliz asaleti karışıyor ve smokin bugünkü halini alıyor. Kısa zamanda “maskülenliği” asalet içinde göstermenin en zarif yolu oluyor smokin. 1966’da Yves Saint Laurent’in ikonik “Le Smoking” takımı ile kadınlar arasında da bir klasik haline geliyor. Tüm bunları nereden mi biliyorum? Dördüncü kuşak terzi, smokin sihirbazı Levon Kordonciyan anlattı. Diyor ki: “Bir; smokin çok uzun zamandır sadece erkek kıyafeti değil. İki, smokinde marifet papyondadır. Üç, bana sorsalardı kuyruklu frak da yapardım daha güzel durur kadınlarda. Dört, smokin protokol kıyafeti ve iyi de bir güç göstergesidir. Beş, bırakalım da artık herkes istediği gibi giysin. Kadına da pek yakışır.”

GÜÇLÜ VE BAŞARILI KADIN İMAJI İÇİN SMOKİNE İHTİYAÇ YOK

İSTANBUL Barosu Çocuk ve Kadın Hakları merkezi üyesi Avukat Süreyya Kardelen Yarlı, zihinlerde hâlâ pantolon, gömlek ya da smokin giymenin erkek tekelinde olduğu ve feminen davranan, giyinen bir kadının da yeteri kadar güçlü olmadığı fikrinin hâkim olduğuna dikkat çekerek, “Her ne kadar kıyafetin cinsiyetinin olmadığı, isteyenin etek isteyenin pantolon giyeceğine inansam ve dahi erkek kıyafetleri üreten bir markanın kadın sporcularla işbirliğini hayli önemsesem de kadınların da en az erkekler kadar güçlü olduğunu göstermek için neden “erkek” kıyafetlerine ihtiyaç olsun ki? Neden kadınsı bir imaj kullanılamıyor? Niye güçlü ve başarılı kadın eşittir erkeksi davranan ya da erkeksi giyinen kadın anlamına geliyor?” diye soruyor.

Erkekleşmek mi, kalıpları kırmak mı

Haberin Devamı

ERKEKLEŞMEK ZORUNDA KALIYORUZ

Haberin Devamı

Şöyle devam ediyor: “Toplumsal cinsiyet eşitliği alanında çalışan biri olarak deneyimlerimden yola çıkarak şunu söylemem mümkün ki; bugün sözü dinlenen, başarılı, sevilen bir kadın olmak istiyorsak bir noktada “erkekleşmek” zorunda kalıyoruz. Küfrediyoruz, kabalaşıyoruz, konuşmamız değişiyor, makyajı azaltıyoruz, topukluları çıkarıp her yere spor ayakkabı ile gidiyoruz, “erkek gibi” giyinmek zorunda kalıyoruz. Ve bunları da sırf kendimizi ispat edebilmek/terfi alabilmek/başarılı sayılmak vs. için yapıyoruz. Yani sistem bizi kadınlığımızı arka plana atma konusunda zorluyor. Dolayısıyla reklamın bu “ataerkil” tutumu besleyecek şekilde yapılması bence yanlış. Çünkü günün sonunda bu kadınlar formaları, şortları, makyajları, “kadın” kimlikleriyle kazandılar maçları. Bir erkek markası olarak oyuncuların kadın olarak kalmalarına sağlamak daha anlamlı olurdu.” 

Yazarın Tüm Yazıları