400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yok

Malzemeden çalan, kalitesiz malzeme ya da deniz kumu kullanmaktan çekinmeyerek on binlerce insanın ‘katil’i olan müteahhitleri şüphesiz her büyük depremin ardından konuşuyoruz. O müteahhitlerin en bilineni, 1999 Gölcük Depremi’nde yaptığı evler 200 kişiye mezar olan Veli Göçer’di. 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmasına rağmen sadece 7.5 yıl hapiste kaldı. Bunları araştırırken tarihçi Murat Bardakçı’nın 1999’da kaleme aldığı bir yazıya denk geldim. Diyor ki: “Hırsızlığın bu çeşidi asırlardır hep var. Öyle ki padişahlar malzemeden çalınmaması için ferman üzerine ferman vermiş.” Anlayacağınız Osmanlı’dan bugüne Göçerler ile iç içeyiz ama onları denetliyor ya da yeteri kadar ceza veriyor muyuz? Var mı şöyle ‘okkalı’ bir ceza alan?

Haberin Devamı

İNŞAAT MALZEMELERİNDEN ÇALMAK GELENEK OLMUŞ

ELBETTE araştırmalar sonucu net konuşmak mümkün olacaktır ancak depremin etkilediği bölgelere giden biliminsanları, görgü tanıkları, yabancı ve yerli arama kurtarma ekipleri ile habercilerden gelen ilk değerlendirmeler; yeni yapıldığı halde çöken binaların çoğunda, daha az demir ya da yetersiz/kalitesiz malzeme kullanıldığı, tuğlaların en ufak bir baskı ile tuzla buz olduğu yönünde. Bu durum, ciddi bir müteahhit/mühendis/denetim sorunu yaşandığını gösteriyor. Referans olması adına 1999 tarihli gazetelere bakıyordum ki bir kupür geçti elime. Tarihçi Murat Bardakçı, “İnşaat malzemelerinden çalmak adeta eski bir gelenek. Hırsızlığın bu çeşidi asırlardır var olmuş bizde. Betonarmenin olmadığı, demirin, çimentonun kullanılmadığı, binaların ahşaptan inşa edildiği devirlerde bile keresteden çalarlarmış” diyor yazısında.

Haberin Devamı

400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yokMurat Bardakçı

‘MALZEMEDEN ÇALANIN HAKKINDAN GELESİNİZ!’

Bardakçı’nın yazısına konu olan fermanı Sultan 2. Selim, binaların inşasında kullanılan kerestelerin eksik kesildiği, çürük olduğu ya da ucuz diye İstanbul iklimine uygun olmayan bölgelerden getirilen ağaçlardan yapıldığı ve insanların zarar gördüğünün tespiti üzerine çıkarmış. Ünlü tarihçi Ahmet Refik’in 1917’de yayınlanan ‘16. Asırda İstanbul Hayatı’ eserinde yayınlanan ferman, “İstanbul kadısına hüküm ki” diye başlıyor ve inşaatlarda kullanılması istenen kerestelerin parmak ve zira hesabıyla, verilen ölçü ve kalitede yapılması gerektiği ile devam ediyor. Şöyle de bitiyor: “Kim ki emredilen ölçülere uymuyor, kaliteli malzeme kullanmıyorsa haklarından gelesiniz!”

400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yok

5 ASIRDIR AYNI HİKÂYE 

PEKİ, haklarından gelebilmişler mi? Maalesef hayır. Türk devrim tarihi uzmanı Doç. Dr. Ahmet Kuyaş, “İnsanoğlunun namussuzluğu 21. yüzyıla ait bir durum değil ki... Asırlardır aynı. Osmanlı döneminde de fermanlar hep var. Benzer karar ve cezalar bugün de varlar. Asıl soru şu; kararları uygulayan var mı?” diye soruyor ve diyor ki: “Padişah ferman çıkarıyor, kadıya emirler yağdırıyor ama kadı, keyfi isterse-işine gelirse, rüşvet ile her şeyi değiştirebiliyor. Konunun uzmanı değilim ama bugün de yapı denetim konusunda yeterli düzenleme ve kanun olduğu söyleniyor. Önemli olan uygulamak ve ceza vermek.” Ve beni Osmanlı arşivlerini iyi bilenlerden, tarihçi ve arşivist Sinan Çuluk’a yönlendiriyor.

Haberin Devamı

400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yokAhmet Kuyaş

NÜFUZLU ADAMLAR

ÇULUK, Osmanlı İmparatorluğu’nda sanılanın aksine yekpare bir hukuk sistemi olmadığını söylüyor. Bina inşaatlarına yönelik nizamname ve kanunnameler var mıydı peki? “Var, ama daha çok yangın ve sellerden korunmaya yönelik. Tanzimat öncesi klasik Osmanlı asırlarında ise deprem ile alakalı, bildiğim kadarıyla böyle bir nizamname yok. Varsa da belki arşivde tasnif edilmeyi bekleyen belgeler arasındadır. Araştırmaya açık olan kataloglarda yaptığım çalışmalara göre bina yapımına dair; depreme dayanırlık dahil tüm düzenlemeler, Tanzimat Dönemi (1839) belirlenmiş” yanıtını veriyor. Peki, klasik dönemde yapı malzemesinden çalana (kereste fermanından hareketle) ceza verilmiş mi? Çuluk, “Dedim ya, yekpare bir hukuk sistemi yok, kesintiler olmuş. Kimi zaman padişahın otoritesi galebe çalmış, kimi zaman öldürülmüş. Bazı zaman olmuş, Anadolu’nun bazı bölgelerinde padişahların sözleri dahi geçmemiş. O nedenle her kural Osmanlı’nın geneline şamil değil. Deprem özelinde ise bildiğim kadarıyla verilmiş bir ceza yok ama yolsuzluk-hırsızlık yapana ceza verilmediği de olmuş. Devlete karşı işlenen suçların cezası büyük; idam bile edilebilir. Ama bireysel suçlar için aynısı geçerli olmayabilir. Ortada ferman var ama çoğu fermanın neredeyse yarısı infaz edilmemiş. Zaten çoğu eşraf ve vücuh sahibi (nüfuzlu) adamlar. Malum rüşvet çok yaygın o dönem, kişinin suçsuz beyan edildiği çok olmuş” diyor.

Haberin Devamı

400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yokSinan Çuluk

VELİ GÖÇER 7.5 YIL YATTI VE ÇIKTI

AA’nın haberine göre yıkılan binalarda, bugüne kadar, sorumluluğu saptanan 400 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Tutuklananların sayısı 127’ye çıktı. Peki çürük bina yapanlar, kolon kesenler ne ceza alacak? Yıkılan binaları denetleyen kamu görevlileri yargılanacak mı? Eski Gaziantep Baro Başkanı Bektaş Şarklı, enkazdan örnekler alındığı, çıkacak laboratuvar sonuçları (binanın yıkılmasında teknik anlamda hangi unsurlar eksik, bakılıyor) ile bilirkişi raporlarına göre yargılama yapılacağını söylüyor.

400 yıldır ‘Veli Göçer’ler var ama ceza veren yok

KAST MI YOKSA TAKSİRLE Mİ

Burada parantez açmalıyım. Raporlar önemli ancak yargılanacak müteahhit ya da sorumlu kişilerin olası kast mı yoksa taksir ile mi yargılanacakları da çok önemli. Örnekleyeyim; yaklaşık 20 bin kişiyi kaybettiğimiz 1999 depremi sonrası 170 kamu görevlisi hakkında görevi ihmal, yıkılan ve zarar gören binaların müteahhitleriyle ilgili ise 2 bin 100 dava açıldı. Davaların çoğu ya zaman aşımı nedeniyle düştü ya cezalar ertelendi. Sadece 110 dava ceza ile sonuçlandı. Yargı süreci sembole dönüşen Veli Göçer davasında ise mahkeme ‘Kast değil taksirle adam öldürme, yaralama’ dedi, Göçer 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı. İnfaz yasası ile 7.5 yıl hapis yattıktan sonra 2011’de tahliye oldu ve yeniden inşaat sektörüne döndü. Bugünkü yasal durumun o güne göre farklı olmadığı düşünüldüğünde -eğer benzer yargılama yapılırsa- suçluların en fazla 15-20 yıl ceza alacağı ve bunun da ‘yatarının’ 7-8 yıl olacağı kanısı hâkim.

Yazarın Tüm Yazıları