Orhan Pamuk'la aramda bir 'kız meselesi' varmış

Rasim Ozan Kütahyalı yine günün adamı...

Haberin Devamı

Dün Hürriyet’in manşetindeydi.

Cüneyt Özdemir, önceki gün onunla çok eğlenceli bir program yaptı.

Tabii Rasim olunca konu bana gelmeden olur mu...

Geldi nitekim.

*

Geçmişte Orhan Pamuk’la ilgili yazdığım eleştirel yazılar konuşuldu.

Bu arada Cüneyt Özdemir ilginç bir anısını anlattı.

Orhan Pamukla aramda bir kız meselesi varmış

Orhan Pamuk Nobel almak için Stockholm’e gittiğinde onunla sokakta bir söyleşi yapmışlar.

Konu benim ve Fatih Altaylı’nın onu eleştiren yazılarına gelmiş.

Orhan Pamuk orada ilginç bir yorum yapmış ve şöyle demiş:

“Onlarınki heteroseksüel kıskançlık...”

Ancak mülakatın o bölümü montajda atılmış.

Vallahi hoşuma gitti... Keşke Cüneyt bulup yayınlasa o bölümü...

Çünkü nasıl yorumlayacağımı bilemedim...

*

Haberin Devamı

Bir erkek için “heteroseksüel kıskançlıkta” arada bir kadın veya kadınların olması gerekir...

Bildiğim kadarı ile aramızda böyle bir mesele hiç olmadı.

Ya da benim haberim yok.

*

Yok “genel bir heteroseksüellik kıskançlığından” söz ediyorsa o zaman farklı...

Çıkardığım şu:

Anlamı şu olmalı: “Kadınlar beni beğendiği için onlar kıskanıyor.”

Yani arkasında “kadınların kendisine aşırı ilgisinden kaynaklanan bir özgüven” var demektir.

Haklı da olabilir de...

Haklı olsa da biraz abartı yok mu yani...

Şu gökyüzünün altında şu garibi beğenen birkaç kadın yok mudur...

*

Yok yok hepsi şaka....

Geçmişte Orhan Pamuk’u eleştiren yazılar da yazdım.

Çok öven yazılar da...

Onun Nobel Edebiyat Ödülü’nü alması, bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve edebiyat tutkunu olarak benim için de gerçek anlamda bir gurur kaynağıdır...

Bazı konularda eleştirsem de Türkiye’nin en önemli aydınları arasındaki yerini hiçbir zaman inkâr edemem...

*

O nedenle bırakalım kıskançlığımız heteroseksüel kıskançlık olsun...

Kadınların beğenisini kazanmak konusunda onunla aynı pistte yarışmak ve kaybetmek de benim için bir şereftir. Yeter ki bu yarış maço bir “alfa erkek rekabetine” dönüşmesin.

Bir de bugün cumartesi.

Hafta sonu yani...

Biraz erkek mavrası yapmış olalım...

Haberin Devamı

TÜRKİYE’NİN GÜNDEMİ
TOP-TOPİK: RASİM OZAN’LA ARKADAŞLIK YAPILMAZ MI

CÜNEYT Özdemir
’le Rasim Ozan’ın sohbetini izledim.

Müthiş bir “heteronormatif müesses nizam” insanı...

Orhan Pamukla aramda bir kız meselesi varmış

Tam Tuğrul Eryılmaz’ın “Seviyeli magazin” köşesinde tarif edilen iki erkek.

Zaten konu Twitter’da TT olmuş.  

Son konu Orhan Pamuk’la geçen yıl çektirdikleri bir fotoğraf...

Bu fotoğrafın niye mesele olduğunu anlamadım....

İnsanların dostluklarının kendine ait bir psikolojisi vardır ve o dostlukların ille de bizim onayımızı alması gerekmez.

Kimsenin kimseye “Sen onunla niye dostsun” diye hesap sorma hakkı da yoktur. Bunu sormak da ilkelliktir.

Arkadaşlarımız hakkında sicili ancak kendimiz veririz...

Haberin Devamı

O nedenle bu nedir diye sorarsanız, “Kaybedenler Kulübü” filmindeki o cümleyle cevap veririm:

“Standart yani...”

ROK eğlenceli bir medya karakteri...

Ben de sık sık konuşuyorum onunla...

Cüneyt de onu ekrana çıkararak güzel bir program yaptı... Kendini ciddi zanneden televizyon tartışmalarındaki insanlardan sıkılmış ruhumuz renkleniyor bu sayede...

5 GÜNLÜK URLA GÜNCESİ: YÜKSELEN YENİ ÜRÜNLER

GEÇEN hafta Tansu’nun yanına Urla’ya gittim ve 5 harika gün geçirdim.

Tansu ilk akşam bana erken uyandırılmış enginarla harika bir yemek yapmış. Erken uyandırılmış enginar giderek hayatımıza daha çok giriyor.

Yanında taze bakla vardı. İzmir geleneğinde enginarın yanında bakla olmadan bahar gelmez.

Haberin Devamı

Bir de rezene ve cibes...

Urla’da olduğumu fark ettim. Urla’nın yeni trendlerine gelince, onları da ayrı ayrı anlatayım.

5 NUMARA İZMİR TULUMUNUN ÖNLENEMEZ YÜKSELİŞİ SÜRÜYOR

numara İzmir tulumunu iki yıl önce Urla’da yaşayan kız kardeşim Serpil Güngör’ün evinde keşfettim.

Üç yıldır vazgeçilmezim. Benim için parmesandan sonra en güzel peynir. Adı İzmir tulumu ama Bergama’da yapılıyor.

Çevremde de ünü giderek yükseliyor.

Urla’daki Ödemiş peynir butiğine sordum. İzmir dışından telefonla gittikçe daha fazla sipariş alıyorlarmış.

Önümüzdeki günlerde bir Instagram hesabı açacaklarmış.

Eminim adını giderek daha çok duyacağız.

YENİ KEŞİF ‘YAMALAK SARISI’ ZEYTİNYAĞI

URLA
’da zeytinyağı konusunda İtalya’da eğitim alarak uzmanlaşmış Müge Nebioğlu ile tanıştım.

Haberin Devamı

Bursa’da yaşayan bir zeytinyağı tutkunu.

Orhan Pamukla aramda bir kız meselesi varmış

Bana Aydın yöresinin “yamalak sarısı” zeytininden elde edilmiş zeytinyağını tattırdı.

İlk defa tadıyorum. Mükemmel. Vazgeçilmezlerim arasına girdi.

Zeytinyağı konusunda hep Ayvalık ve Gemlik’i biliyoruz.

Oysa Türkiye’nin en büyük zeytin bölgesi
Akhisar var.

Hak ettiği markalaşmayı henüz elde edemedi ama İzmir-İstanbul yolunda giderken bu bölgedeki zeytinliklerin güzelliğine hayran kalıyor insan.

Nebioğlu sayesinde Aydın’ın zeytinyağının kalitesini de keşfettim.

Bu arada Milas’ın da giderek yükseldiğini işitiyorum.

Müge Nebioğlu’nu Od Urla’nın kurucu şefi Osman Sezener’in yanında tanıdım.

Tahmin ediyorum Türkiye gastronomisinde Nebioğlu’nun adını da daha sık işiteceğiz.

SELDA TOKAT’IN AMCASI İÇİN YAPTIĞI ÇOK ÖZEL ŞARAP

BİR
haber de Denizli Pamukkale Şarapçılık’tan.

Şirketin pazarlama işlerinin başındaki Selda Tokat, amcası Yasin Tokat’ın adına özel bir şarap yapmış.

Şişesi, etiketi ile çok çarpıcı.

Hep yazıyorum.

Orhan Pamukla aramda bir kız meselesi varmış

Pamukkale ailesi bu ülkenin şarap üretiminde yüz akı kuruluşlarından biri.

Denizli Güney platosunun yükselişinde onların büyük katkısı var.

Fiyat/kalite dengesini hep çok yukarıda tutan dürüst bir şirket.

Tabii bunda da ailenin başındaki Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi mezunu Yasin Tokat’ın çok büyük payı var.

Yani aile geleneğini sürdüren bu şarabı hak eden bir insan.

Hepsine daha çok uzun ve başarılı yıllar diliyorum.

Sizlere Türk şarap sektöründen yeni haberler vermeye devam edeceğim.

OD URLA’DA KUM MİDYESİNİ YENİDEN KEŞFETMENİN KEYFİ

KISA
sürede Türkiye’nin yurtdışında en çok tanınan restoranlarından biri haline gelen Od Urla kapalı.

O nedenle Osman Sezener bize küçük bir ev yemeği yaptı. Benim Vongole makarna hastası olduğumu bildiği için dalgıçlara özel kum midyesi siparişi vermiş.

Seferihisar denizinden kum midyesi gelmiş.

Bugüne kadar az gördüğüm kalitede dolgun bir kum midyesiydi. Sarmısak ve zeytinyağı mükemmeldi.

Yanında portakal soslu harika bir barbunya balık ve ahtapot karpaçyo...

Özlemişim Od Urla’yı...

URLA AVRUPA’NIN YEDİNCİ ŞARAP GÜZERGÂHI OLDU

EN
son haberim şarap konusunda. Urla belki de Fransa’nın Bordeaux, Bourgogne, İtalya’nın Toscana ve Barollo, İspanya’nın Rioja ve Ribera del Duero bölgelerinden sonra Avrupa’nın yedinci şarap gastronomi güzergâhı oldu.

Bunda Urla Şarapçılığı kuran iki ortak Can Ortabaş ve Bülent Akgerman’ın büyük katkısı var.

Orhan Pamukla aramda bir kız meselesi varmış

Osman Sezener’in ev yemeğinde Can Ortabaş’tan öğrendim.

Mourvedre üzümünden yeni bir şarap yapmış.

Adı da “Sus”...

Ancak henüz şişelenmemiş.

O gece tattık.

Şunu söyleyebilirim.

Türkiye’nin en üst düzey şaraplarından biri geliyor.

Bu arada Tempus da son 5 yılda çok iyi bir performans gösterdi.

GİZLİ TANIK, AÇIK İTİRAFÇI VE BİLDİK KUZULARIN SESSİZLİĞİ

OSMAN Yıldırım’ı hatırlıyor musunuz?

Hani şu “Danıştay saldırısının” meşhur “gizli tanığı”...

Geçenlerde Cumhuriyet gazetesine bir mektup yazmış ve “Bütün Atatürkçülerden ve Cumhuriyet gazetesinden özür diliyorum” demiş.

Kimdi bu Osman?

Danıştay’a saldırıp bir hâkimi öldüren o karanlık çevrenin ve çetenin elemanı...

Sonra gizli tanık olup “Bu saldırıyı Ergenekon çetesi düzenledi, Cumhuriyet gazetesine de bombayı o darbeciler attı” diyerek Türk adalet tarihinin en karanlık kumpası ile Silivri dönemini açanlardan biri...

Danıştay saldırısının ertesinde “Bu Türkiye’nin 11 Eylül’üdür” diye yazdığım için o günlerde Ergenekon kumpasını aslanlar gibi savunan gazete ve yazarlarının hedefi olmuştum...

Hayatımın hiçbir döneminde o kadar ölüm tehdidi almadım.

Hatta yurtdışındaydım, Hürriyet’in yazıişleri müdürü Tufan Türenç telefon edip, “Bir süre dönmeseniz iyi olur” demişti.

Çünkü 15 Temmuz darbesi ile sonuçlanan o dönemi açanların Türk ordusunun şerefli subaylarına, laik çevrelere karşı ilk sindirme komplosu buydu.

Yani 15 Temmuz darbesinin ilk işaret fişeğiydi o kumpas...

FETÖ şakşakçıları o günlerde bu Osman Yıldırım’a “Osmanım” diyerek sahip çıkıyorlardı...

Osmanım “gizli tanıktı” şimdi “açık itirafçı” oldu.

Adam şimdi çıktı ve “Bunların hepsi bir kumpastı özür diliyorum” diyor...

Gizlice söylediklerini manşetlerine taşıyanlar, nedense açıkça söylediklerine karşı sağır ve dilsiz...

Tık yok...

Tam bir kuzuların sessizliği...

Yazarın Tüm Yazıları