Haftanın yeni medya notları

Trump, poker, tükenmez kalem, kağıt, İHA'lar, plaklar, menüler ve "AR" üzerine...

Haberin Devamı

* Dünyada medya açısından son günlerin en büyük tartışması, ABD Başkanı Trump'ın kurmaylarının "alternatif gerçekler" diye bir kavram ortaya atıp, sonra "medyanın çenesini kapaması gerektiğini" söylemesiyle başladı. New York Times'ın "Trump yalanlarını tekrarlıyor" ve Bloomberg'in "Trump ve ekibi neden yalan söylüyor" başlıkları ile tartışma alevlendi.

 

* "Hakikat sonrası" dönemde tartışmanın merkezinde Trump'ın söylemleri ve medyanın yazdıkları var. O halde iki somut veri aktaralım: ABD halkının yüzde 49'u Trump'ın yemin konuşmasını "mükemmel" veya "iyi" bulmuş. Ve halkın yüzde 79'u yalan haber gördüğünde bunun yalan olduğunu anladığını söylüyor. Bir başka araştırmaya göre ise yalan habere tıklayan Amerikalı yetişkinlerin yüzde 75'i o haberi gerçek sanıyor. Tüm kurumlara olduğu gibi kamuoyunun istatistiklere güveni de azalıyor. Böyle bir toplumsal gerçeklik var olduğu müddetçe ABD'de ve dünyada siyasi kutuplaşma sürecek, hatta daha da artacaktır.

 

Haberin Devamı

* Medyaya yönelik tehditler siyasetle sınırlı değil. Bu konuda NYT'de çıkan önemli bir yorum yazısını geçtiğimiz günlerde Jonathan Taplin yazdı. Taplin'e göre telekom şirketlerini unutun, medyada asıl tekeller Google ve Facebook... Bu iki platform, kendileri içerik üretmedikleri halde, başkalarının ürettiği içeriklerin dağıtımında suyun başını tuttukları için oluşan gelirin büyük bir bölümünü elde ediyorlar. Google'ın tasarım etikçisi Tristan Harris, "Menüyü kontrol eden, tercihlerimizi de kontrol eder" diyor. Ve artık insanların en temel menüsü, Google arama sonuçları ve Facebook'un haber akışı... Sorunu çözmek için bu şirketlerin gazetecilik kurallarını da algoritmalarına dahil etmesi gerektiğini geçtiğimiz aylarda yazmıştım.

 

* Batı'da Google ve Facebook gibi şirketler kişisel verileri hortumlarken, Doğu'da ise otoriter devletler bunu yapıyor. Yine de örneği tam bir "dijital distopya" yaşayan Çin'e kıyasla Batı demokrasinin durumu daha iyi, çünkü en azından kuralları belli... En azından şimdilik...

 

Haberin Devamı

* Satranç, Go, dama, Scrabble ve Riziko'dan sonra pokerde de yapay zeka dünyanın en iyi "insan" oyuncularını yendi. "Oyun" deyip geçmeyin, bu konuda kaydedilen her ilerleme savaş teknolojilerinden siber güvenliğe birçok alanı yakından ilgilendiriyor. Fırsatları ve tehditleriyle bu işin nereye varabileceğini geçen yıl bu köşede yazmıştım.

 

* Dijital oyunlar ekonominin ötesinde tüm kültürü dönüştürüyor. "Haber oyun" gibi medyaya doğrudan dokunan kavramların da ötesinde bir anlama sahipler. Polygon'daki tanımı sevdim: "Dijital oyunlar vasıtasıyla tutumlara olumlu etki edebilme potansiyeli sadece onların perspektif kazandırma yeteneğinde değil, aynı zamanda bir ikna aracı olarak taşıdıkları kuvvette yatıyor." 

 

Haberin Devamı

* Sanal gerçekliğin (VR) yaygınlaşması teknolojisinin hala yeterince ucuzlamaması nedeniyle biraz gecikti, ama geçen yıl bir artırılmış gerçeklik (AR) devrimi yaşadık bile: Pokemon Go. Elbette henüz emekleme aşamasındayız. Gerçekten ayırt edilemeyecek sanal dünyalara doğru ilerliyoruz. Dünyanız oyun olacak.

 

* Hayatımızın tüm arayüzleri değişiyor. Bu anlamda gelecek geldi, artık şöyle bir dünyada yaşıyoruz: Eskiden askerler savaşa gider, bazen yıllar sonra dönerdi. Bugün ABD'de sabah Las Vegas yakınlarındaki evinden çıkıp ofise giden ve binlerce km ötedeki insansız hava aracıyla Suriye'de bir binayı bombalayıp eve dönen askerler var. Birinin hikayesini geçenlerde BBC anlattı, biz de Hürriyet'te 6 yıl önce yazmıştık... Yakında bu pilotun otonom aracıyla işe giderken kullandığı otoyollarda güneş panelleri serili olacak yahut bindiği tren rüzgar gücüyle çalışacak, ilk denemeler Fransa ve Hollanda'da başladı bile...  ABD'de ise insansız hava aracı ile ürün teslimatı başladı

 

Haberin Devamı

* Bu dönüşüm, eski herşeyin çöpe atılacağı anlamına gelmiyor. BBC'nin başlığını sevdim: Rekabet etmesi en zor app kağıttır. Son dönemde insanların üretkenlik app'lerini bir kenara bırakıp yeni fenomen olan "maddeli günlük" yazmaya başlaması da bundan. Gerçekten sevdiğim tek elektronik cihazım Kindle'ım olsa da, insanların çoğunun kağıttan asla vazgeçmeyeceğini biliyorum. Çünkü, üç yıl önce yazdığım gibi, kağıt bozulmaz, şarjı bitmez ve kolay taşınır. 

 

* Geçen yıl sonunda İngiltere'de tuhaf bir şey oldu. Bir hafta içinde satılan plakların toplam değeri, internet üzerinden indirilen albümlerin toplam değerini aştı. Bu arada kaset de tuhaf bir dönüşe imza attı! Eski medyanın, uygun bir niş bulduğunda yeni medya çapında nasıl tekrar anlamlı hale gelebileceğinin kanıtları...

 

Haberin Devamı

* Her ürünü taklit edebilen Çin bir türlü tükenmez kalemi taklit edemiyordu. Türkiye'nin en büyük dolmakalem "aficionadosu" olan Doğan Hızlan'a geçenlerde bu konuyu açtım, hiçbir şey söylemeden elime bir kalem verdi. Bir açtım ki her taraf mürekkep oldu. Çin malı... Ama Çin bu işi de çözmüş görünüyor. Başbakan Li'nin 2015'te verdiği talimatın ardından geçen ay ilk kez doğru dürüst bir tükenmez kalem üretebildiklerini açıkladılar. Tükenmez kalemin hareketli bir top olan uç kısmını üretmek için gerekli alaşım ekipmana ve teknik bilgiye kavuşmuşlar. Planlı ekonomiyle de rekabete dahil olmanın bir örneği ama tercihin yerindeliği tartışılır.

 

* Michigan Üniversitesi'nden Gerald Davis'in yeni piyasaya çıkan "Vanishing American Corporation" adlı kitabına göre limited şirketler yerini farklı ticarı kuruluş tiplerine bırakıyor, çünkü örneğin çelik gibi sektörlerde şirketler büyük miktarda sermayeye ihtiyaç duyarken, günümüzün yazılım şirketlerinin bu kadar çok para bulmasına gerek yok. Davis'in sözlerini aktaran The Economist dergisine göre bugün bir girişimci sermayesini Kickstarter üstünden halktan toplayıp Upwork'ten çalışan, Amazon'dan bilgisayar gücü, TechShop'tan alet-edavat kiralayıp, şirket merkezini Liberya'da kurarak milyonlarca tüketiciye erişebilir. 

 

* Böyle bir ekonomide medya da dahil her sektör, işbirliğinin kitleselleştiği ve sınırları aştığı bir ortamda rekabet ediyor. Yazarı Yuval Hariri ile röportajını Hürriyet Pazar'da okuduğunuz çok satan Sapiens kitabının temel argümanlarından biri de insan gelişiminin motorunun işbirliği olduğu yönündeydi. Bu yüzden Slack gibi işbirliği araçları önem kazanıyor. Dünyanın en popüler bulut depolama hizmetlerinden Dropbox da bu sektöre Paper adlı uygulamasıyla girdi, ben sevdim. 

 

* Peki bu ekonomide kim kazanır ve kazanmaya devam eder? Yapay zeka, sesli komut, robotlar ve fiziksel alışverişte inovasyon gibi en kilit alanlarda önemli hamleler yapan Amazon... Satya Nadella ile birlikte yeni bir yaratıcılık dalgası yakalayan ve bu anlamda Apple'ı solladığı dahi savunulan Microsoft... Sundar Pichai ile birlikte -tıpkı Microsoft gibi- doğru alanlara yatırım yapan Google... ve patent rekoru kıran IBM...

 

* Nadella gibi Pichai'ın da Hint asıllı olduğunu düşündüğünüzde, ABD'deki büyük tartışmanın ortasında kalan göçmenleri ekonomisine en iyi şekilde entegre eden ülkenin gelecekte kazanacağını da söyleyebiliriz. Çünkü Trump'ın yapmaya çalıştığının aksine şirketleri zorla bir ülkeye zincirlemek, vatandaşların potansiyelini en iyi şekilde kullanmak anlamına gelmediği gibi, ters de tepebilir.

Yazarın Tüm Yazıları