Dr. Nurten Küçükçakır

Boyun Ağrınız Mı Var? Nedeni ve Tedavisi Ne Olabilir?

26 Ağustos 2020
Boyun, baş ile vücut arasındaki bağlantıyı sağlar. Başımızı destekler ve dengeli pozisyonda tutar. Başın birçok yöne rahat hareket etmesini sağlar. Kafadan gövdeye geçen büyük damarları, omuriliği, kola giden sinirleri korumakla görevlidir. Boyun, vücuttaki en karmaşık eklem yapısına sahiptir ve omurganın en hareketli parçasıdır.

Boyun ağrısı çok yaygın görülen bir sağlık sorununu oluşturmakta ve her cins ve yaşta insanda görülebilmektedir. Çevremizdeki her 3 kişiden biri hayatı boyunca en az bir kez boyun ağrısı çektiğini anımsar. Büyük çoğunluğu hafif şiddette ve geçici özelliktedir. Nadiren çok ağrılı, hatta özürlülüğe neden olacak kadar ağır da olabilir. Günümüzde özellikle masa başında çalışanlarda, bilgisayar kullananlarda boyun ağrısı yaygındır. Boyun ağrısı görülme sıklığı yaşın ilerlemesiyle birlikte artar. Günlük yaşamdaki gerilimler ve iş stresi boyun ağrısını arttırır. Boyun ağrısıyla birlikte sırt-omuz ağrısı, ellerde uyuşma, baş dönmesi, dengesizlik ve baş ağrısı görülebilir. Boyun problemleri bir kazadan sonra aniden de ortaya çıkabilir.

Boyun Ağrısına Neden Olan Problemler

Boyun ağrısı omurganın kemik ve eklem yapılarından köken alabileceği gibi kas, bağlar ve sinirler gibi yumuşak dokulardan da kaynaklanabilir. En sık boyun ağrısı nedenini yumuşak doku zorlanmaları oluşturur. Diğer boyun ağrısı sebepleri: Kas ve Bağ Zedelenmeleri, Travmalar, Osteoartrit (Kireçlenme),Boyun Fıtığı (Disk Hernisi), Romatizmal Hastalıklar (Romatoid artrit, ankilozan spondilit gibi hastalıklar),Omurga Kanalında Daralma, Psikolojik Faktörler, kötü duruş, çok yumuşak bir yatak ve yastığın kalınlığının uygun olmaması, Miyofasiyal Ağrı Sendromu adı verilen boyun ve sırt kaslarında duyarlı noktalarla kendini gösteren yumuşak doku kaynaklı ağrılar,  Boyun tümörleri, omurilik tümörleri, kemik enfeksiyonları (tüberküloz, bruselloz) da boyun ve kol ağrısı nedeni olabilir. Omuz ekleminden kaynaklanan ağrılar boyun ve kol ağrılarını taklit edebilir. Yemek borusu, nefes borusu, tiroid ve akciğer hastalıklarında da nadiren ağrı boyun bölgesinde hissedilebilir.

Boyun ağrısı nasıl tedavi edilir?

Ağrılı ve tutuk bir boyun, hiçbir özel tedavi yapılmasa da birkaç gün - birkaç hafta içinde daha iyi hale gelebilir. Genellikle gereken tek şey mümkün olduğunca rahat bir pozisyon sağlamaktır. Boyun ağrısı şiddetli olduğunda ve uzun sürdüğünde ise aşağıdaki tedavi yöntemleri kullanılabilmektedir.

İlaç Tedavisi

Ağrılı dönemde, basit ağrı kesiciler, antiromatizmal ilaçlar ve kas gevşeticiler sıklıkla kullanılmaktadır.

İlaç Dışı Tedaviler

Yazının Devamını Oku

Ozon İle Gelen Sağlık

11 Ağustos 2020
Ozon, doğada bulunan, üç oksijen atomundan oluşan, renksiz, karakteristik keskin kokusu olan, kararsız bir gaz molekülüdür. Güçlü oksidatif özelliği olan ozonun kendisi bir oksijen radikali değildir. Serbest oksijen radikallerini nötralizie eden anti-oksidan enzim sistemini aktive ederek antioksidan etki gösterir.

Medikal ozon %95 oksijen ve %5 ozon şeklinde kullanılmaktadır ve yarılanma ömrü 45 dk dır.

Ozonun etkileri nelerdir?

Hangi hastalıklarda kullanılır?

Diyabet (Şeker Hastalığı), Hipertansiyon ve Kronik Hepatit B, C , Alerji ve Alerjik Astım tedavisinde başarılı sonuçlar sağlayan Ozon tedavisi, hücre yenilenmesini hızlandırdığı için eklem ağrıları ve kireçlenmeler, bel ve boyun fıtıkları, fibromiyalji gibi rahatsızlıkların tedavisinde çok aktif olarak uygulanmaktadır. Bu tedavi ile eklemlerde yer alan kıkırdak dokular hızlı bir iyileşme sürecine girer, kan dolaşımı hızlanır, hücrelerin salgıladığı iyileştirici enzimler ile hastalıklı hücreler iyileşme sürecine girer.

Ozon Tedavisinin Kullanıldığı Diğer Alanlar;

Kronik yorgunluk sendromu, myofasyal ağrı sendromu, ağrılı kas spazmları, omuz çevresi kas yırtıkları, dizde menisküs hasarı ve bağ lezyonları, tenisçi ve golfçü dirseği, spor yaralanmaları, romatizmal hastalıklar, kolit, enflamatuar barsak hastalıkları, migren, damar hastalıkları, sağlıklı yaşam ve stresle mücadele, detox, cilt hastalıkları, sindirim sistemi bozuklukları, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, kadın ve erkek üreme sistemi rahatsızlıkları, depresyon ve pekçok psikolojik hastalıkların tedavisinde ozon tedavisi ile hücre yenilenmesi tetiklenerek, hızlı ve kalıcı iyileşmeler elde etmek mümkündür.

Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

 Ozon tedavisinin uygulanmadığı durumlar tiroid bezinin aşırı çalışması ve Glukoz-6 fosfat dehidrogenaz enzim eksikliğidir.

Yazının Devamını Oku

Pekçok Sebebe Bağlı Gelişen Ağrıdan Hilterapi İle Kurtulabilirsiniz

5 Ağustos 2020
Hilterapi ile güvenli bir şekilde tepki vermeyen, hasarlı dokuları canlandırma ve diğer terapi yöntemlerinin yetersiz kaldığı rahatsızlıkları başarılı bir şekilde tedavi etmek mümkündür.

Hilterapi ile fotokimyasal, fototermik ve fotomekanik yani farklı etkinlikteki lazer uygulamalarını aynı anda gerçekleştirmek mümkündür. Yüksek yoğunluklu lazer uygulaması olduğu için 6-8 cm lik derin dokulara nüfus etmek ve hasarlı dokuları iyileştirmek mümkündür. Hilterapi ile ilk uygulamada ağrının hafifletilmesi, daha az seans ile fonksiyonların hızlı bir şekilde eski haline döndürülmesi ve tedavinin kısa sürede tamamlanması mümkündür. Kısa sürede etkinliğini görebildiğimiz; uzun vadede iltihap sökücü ve ağrı kesici etki sağlar.Dolayısıyla hem ani gelişen tendon bağ yaralanmalı durumlarda hem de uzun süreli eklem ve omurga romatizmasına bağlı eklem iltihaplarının çözülmesinde faydalı bir yöntemdir.

Hilterapi ile akut (yeni gelişen) ve kronik (uzun süredir devam eden) spor yaralanmaları, ayak bölgesi ağrıları, ayak ve el bileği ağrıları, diz ağrıları, dirsek ağrıları, omuz ağrıları, eklem iltihabı, bel ağrıları, boyun ağrıları, sırt ağrıları tedavi edilmektedir.

Yüksek yoğunluklu lazer tedavisinde (Hilterapi) amaç ağrının geçici olarak giderilmesi değil, hastanın kalıcı ve kesin tedavisinin yapılmasıdır.

Hilterapi, ödem ve enflamasyon üzerine çok etkilidir.

Yazının Devamını Oku

Erken Dönem Felç Tedavisinde Robotların Etkisi Büyük...

22 Temmuz 2020
Erken dönem omurilik ve beyin felcine bağlı yatağa bağımlılık durumunun ortadan kalkması, hastalarımızın oturma dengesi, ayakta durma dengesi gelişiminin hızlandırılması amaçlı kullandığımız ‘erigo robotik teknolojisi'nden faydalanmaktayız.

Erigo nedir?

Nörolojik hastalıklarda uygulanan; hastanın fonksiyonelliğini arttırmak ve ulaşabileceği maksimal bağımsızlık seviyesine ulaşmanın hedeflendiği nörolojik rehabilitasyon basamağının ilk aşamasında aktif olarak kullandığımız robotik elektronik, egzersiz imkanı sağlayan, güvenli, hem motor hem sensoryal yani duyusal anlamda stimulasyon sağlayan, hastanın yattığı pozisyondan dereceli bir biçimde ayağa kaldırlımasını sağlayan robotik sistemdir. Hastayı dereceli yani aşamalı olarak ayağa kaldırmak, 90 derce vertikal poziyona yani dik duruş poziyonuna adaptasyonunu sağlamak en büyük hedeftir.

Erigo nasıl kullanılır?

Hasta cihazın üzerine tam yatar poziyona alınır. Robotik alt ekstremite kısımları dirsek altı, ayak bileği çevresine bağlanır. Hasta kemerlerle birlikte robota bağlanır güvenli bir biçimde hasta robotik cihazla birlikte derece derece vertikal poziyona alınır. Hedef vertikalizasyon ile bereaber hastanın ortostatik hipotasiyon dedğimiz tansiyondaki düşmeleri ve senkop dedğimiz bayılma ataklarını azaltmaktır. Robotik sistem bu vertikalizasyon işlemi gerçekleştirirken aynı zamanda ayak bileği,diz ve kalça eklem ve kas gruplarına çift taraflı egzersiz uygulamakta hareket açıklığının korunmasında kas kuvvetinin arttırılmasında katkı sağlamaktadır. Ek olarak bu sayede kan dolaşımımı artmakta ve sıklıkla saptanan ikincil problemler olan damar tıkanıklığının önlenmesinde katkı sağlamaktadır. Yaptırdığı egzersizler ile nörojenik barsak dediğimiz barsak fonksiyonlarıında meydana gelen yavaşlamaya bağlı gelişen konstipasyon yani kabızlık tabloloarının tedavisinde de olumlu etksini görmekteyiz.

Yazının Devamını Oku

Basit Ofis Egzersizleri ile Omurga ve Eklem Sağlığınızı Koruyun

15 Temmuz 2020
Ofiste hareketsiz çalışan bireylerin en büyük sorunları arasında; omurga çevresi kas ağrıları ve eklem ağrıları yer alıyor. Gün boyu oturarak çalışmak, uzun süreli bilgisayar kullanmak özellikle boyun, sırt ve bel ağrıları başta olmak üzere omurga çevresi kaslarda ağrı, gerginlik; omuz, dirsek, el bilekleri başta olmak üzere pek çok eklemde ağrı, bacaklarda özellikle ödem ve genel enerji düşüklüğüne ek olarak vücudun kendini sürekli yorgun hissetmesine neden oluyor.

İş rutininiz, spor salonunda ya da açık havada spor yapmaya el vermiyorsa ofiste yapabileceğiniz basit ama etkili hareketler ile hem daha dinç olabilir hem de daha sağlıklı omurga ve eklemlere sahip olabilirsiniz.

İşte kolay bir şekilde yapabileceğiniz ofis egzersizleri:

1-Boyun Egzersizleri

Boyun ve omuz esneme hareketleri, vücudun ısınmasını sağlayarak egzersizlere hazırlıyor. İşte kolayca yapacağınız hareketler:

• Öncelikle boynunuzu sağ elimizle destekleyerek sağ omzunuza doğru eğerek 10 saniye bekleyin ve daha sonra bu işlemi sol elimizin desteği ile boynumuzu sol omzumuza eğerek gerçekleştirelim, 10 saniye bekletip rahatlayalım. Bu arada boyun kaslarımızdaki gerginliği hissedelim.

• Ellerinizle çenenizi tutarak başınızı arkaya doğru ittirin ve 10 saniye bekleyin, daha sonra ellerinizi başınızın arkasına alarak bu kez de ön tarafa doğru ittirin.

• Başımızı sol elimizin avuç içiyle destekleyip başımızı elimize doğru itiyoruz 5’e kadar sayıp bırakıyoruz. Aynı hareketi sağ taraf için tekrarlıyoruz.

• Başımızın arkasına ellerimiz kenetleyip avuç içleri ile başımızı kavrayarak başımızı ellerimize doğru iterek 5’e kadar sayıyoruz. Aynı hareketi ellerimizi alnımıza koyup başımızı öne iterek uyguluyoruz ve 5’e kadar sayıp bırakıyoruz.

Yazının Devamını Oku

Tuz İle Gelen Sağlık, Şifa Veren Tuz Odası

9 Temmuz 2020
Tuz odası terapisi yani Haloterapinin solunum sistemi hastalıklarından cilt hastalıklarına, kas iskelet sistemi hastalıklarından kronik yorgunluğa kadar pek çok rahatsızlıkta hastalara şifa veriyor. Bakın Tuz Terapisi nasıl uygulanıyor ve hangi hastalıklara nasıl deva oluyor...

Tuz Terapisi nedir?

Tuz odası, odanın tüm duvarlarının ve tüm yüzey alanlarının doğal kaya tuzu kullanılarak kaplanmış bir odadır.

Tuz Terapisi nasıl uygulanmaktadır?

Tüm yüzeyleri doğal kaya tuzu ile kaplanmış odaya kişi alınır, rahat bir pozisyonda uzanması sağlanır. Halo jeneratör yardımıyla içeriye damlacık şeklindeki tuz partiküllerinin yani ‘medikal tuz‘ belirlenmiş hız ve miktarda odanın içerine doğru püskürtülür. Hasta bu odanın içine yayılan tuz damlacıklarını solunum yoluyla yani soluyarak ve cilt üzerine düşen tuz partiküllerini de cilt üzerinden emilerek alır.

Tuz Terapisi hangi hastalıklarda uygulanmaktadır?

Tuz Terapisi özellikle solunum yolu hastalıkları, cilt rahatsızlıkları, allerjik rahatsızlıklar, Fibromiyalji Sendromu ve Kronik Yorgunluk Sendromunda kullanılmaktadır.

Özellikle kullanıldığı alt solunum yolu hastalıkları ve bulguları;

Özellikle kullanıldığı üst solunum yolu hastalıkları ve bulguları;

Yazının Devamını Oku

Suyun İyileştirici Gücü: Hidroterapi Uygulamaları

30 Haziran 2020
Hidroterapi, hastalıkların veya fonksiyonel kayıpların tedavisinin suyun fiziksel özelliğinden (yani suyun kaldırma kuvvetinden) faydalanılarak uygulanan çok kapsamlı fizik tedavi ve rehabilitasyon programlarının arasında yer alan su içi tedavi programıdır. Son yıllarda Türkiye’ de hidroterapi alanında büyük gelişmeler oluşmuştur ve birçok hastalığın tedavisinde kullanılmaya başlanmıştır. Geniş kapsamlı rehabilitasyon programlarının önemli bir basamağını oluşturmaktadır.

Eklemleri üzerine yük bindiremeyen hastalar suyun kaldırma kuvveti sayesinde rahatlıkla eklemlerini kullanarak egzersizlerini daha ağrısız ve aktif şekilde yapabilmektedirler. Bu sayede hastalığın tedavi başarısı kat be kat artış göstermektedir.

HİDROTERAPİ HANGİ HASTALIKLARIN TEDAVİSİNDE KULLANILMAKTADIR?

Hemipleji (inme vakaları), omurilik yaralanmaları, serebral palsi (CP), multipl skleroz (MS), Parkinson hastalığı, herhangi bir sebebe bağlı gelişen beyin ve omurilik hasarı (tümör cerrahisi sonrası veya travmatik beyi yaralanması durumlarında), paralitik yürüyüş polio sekeli yani çocuk felcine bağlı gelişen yürüme bozukluğu tabloları, spina bifida gibi doğumsal omurilik hastalıkları, kas hastalıkları vb. nörolojik vakalarda nörolojik rehabilitasyonun önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Ortopedik rehabilitasyon da hidroterapiyi oldukça sık kullanmaktayız. Özellikle diz, kalça, omuz, ayak bileği operasyonlarından sonra, bu eklemlerin protez operasyonlarından sonra hastanın tekrar eski fonksiyonelliğinin kazanılmasında oldukça önemli rol oynamaktadır.

Diz kireçlenmeleri, kalça kireçlenmeleri, bel ve boyun fıtıkları, omuz eklem tendon bağ rahatsızlıkları, tüm eklemlerin tendon bağ rahatsızlıkları, fibromiyalji dediğimiz yumuşak doku romatizmaları, ankilozan spondilit, romatoid artrit gibi bazı inflamatuar romatizmal hastalıkların tedavisinde sıklıkla yararlanılmaktadır.

Geatri yani yaşlılığa bağlı gelişen kemik erimesi, omurilik kanal daralması yürüme güçlüğü gibi durumların tedavisinde aktif olarak kullanılmaktadır.

Sportif akuatik rehabilitasyonda hidroterapi büyük önem taşımaktadır.

HİDROTERAPİ İLE FİZİK TEDAVİ NASIL YAPILMAKTADIR?

Yazının Devamını Oku

Yeni Umut Işığı: Robotik Rehabilitasyon

8 Haziran 2020
Vücudumuzun sağ veya sol yarımında yada her iki kol ve bacakta etkilenme ile ortaya çıkan felçlerin iki önemli nedeni vardır. Bunlardan birincisi beyin hasarları diğeri ise omurilik yaralanmalarıdır.

Özellikle orta ve ileri yaştaki kişilerde beyin hasarına bağlı bir kol ve bacağı birlikte tutan yarım felçler daha çok görülür ve buna inme adı verilir. İnmenin en önemli nedeni beyine gelen kan akımının bozulmasıdır. Beyindeki kan damarlarının tıkanması veya damarların yırtılması sonucu oluşan beyin kanaması en önemli inme sebepleri arasında yer alıyor. Bunlara ek olarak travmatik beyin yaralanmaları, beyin tümörleri, beyinde abse gibi enfeksiyonlar sonucu da kol ve bacaklarda güçsüzlük, duyu bozuklukları, bilişsel bozukluklar, konuşma ve anlama bozuklukları, denge bozuklukları ile seyreden felç durumu ortaya çıkabilmektedir. Ortalama yaşam süresinin uzaması ile birlikte tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de inme sıklığı giderek artış göstermekte olup; her yıl ülkemizde 150 bin kişinin inme geçirdiği kabul edilmektedir. En önemli risk faktörleri hipertansiyon, diyabet hastalığı, kalp hastalıkları, sigara içme, aşırı alkol kullanımı, uzun süreli emosyonel gerginlik ve ruhi stresler olan inmenin erken dönem tedavileri hastanede nöroloji veya beyin cerrahisi bölümleri tarafından yapıldıktan sonra en kısa zamanda fizik tedavi ve rehabilitasyon programına başlamak gerekir. Beyin hasarının büyüklüğüne ve şiddetine bağlı olarak hastaların bir kısmı eski sağlığına kavuşabilmekte iken önemli bir kısmı eski işlerine dönememekte, ancak günlük yaşantısını bağımsız olarak sürdürebilmektedir. Burada belirleyici olan en önemli iki unsurdan birisi beyindeki hasarın derecesi, diğeri ise uygun ve yeterli bir rehabilitasyon programının uygulanmış olmasıdır.

Rehabilitasyonun amacı hastanın bedensel kayıplarını azaltıp fonksiyonel kapasitesini çoğaltmak, günlük yaşam aktivitelerinde bağımsız olmasını sağlayıp yaşam kalitesini arttırmaktır. Bu hedefe ulaşabilmek için hastanın uzmanlaşmış bir ekip ve yeterli donanıma sahip bir rehabilitasyon merkezinde tedavi edilmesi çok önemlidir. Hastanın aktif katılımının sağlanması, aile katılımı ve aile eğitimi de bu bağlamda tedavi başarısını arttırmaktadır. Tedavi programı içinde fizyoterapistler tarafından uygulanan hasta özel hazırlanmış egzersiz programları, elektrikli uyarım cihazları, hidroterapi dediğimiz su içinde yapılan egzersiz programları, daha çok el fonksiyonlarını yani ince becerileri geliştirmek amacı ile uygulanan iş uğraşı terapileri, konuşma ve yutma terapileri, hasta ve yakınlarının psikolojik desteği ve özellikle son yıllarda aktif olarak uygulanan ve giderek tedavinin başarısının artmasında büyük pay sağlayan robotik rehabilitasyon dediğimiz robot ile yürüme egzersizleri, el-kol robotu ile uygulanan el - kol ve parmak fonksiyonlarının arttırılmasında kullanılan programla yer almaktadır.

Felce neden olan ikinci önemli grup omurilik yaralanmaları olup, ülkemizde en yaygın olarak trafik kazaları ve iş kazaları sonucu ortaya çıkmaktadır. Yüksekten düşme, ateşli silah yaralanması, enkaz altın kalma, sığ suya balıklama atlama veya spor yaralanmaları gibi nedenlerle de omurilik hasarı olabilmektedir. Bu hasar bel veya sırt bölgesinde ise her iki bacakta his ve hareket kaybı, boyun bölgesinde ise hem kollarda hem de bacaklarda his ve hareket kaybı olmaktadır. Bu gibi durumlarda erken dönem tedavileri ve gerekli cerrahi girişimler yapıldıktan sonra geniş kapsamlı bir rehabilitasyon programının uygulanmasına başlanmalıdır. Omurilik felçlilerinde; rehabilitasyonun amacı, omurilik hasarı geçiren hastaya günlük yaşantısıyla ilgili fonksiyonel kayıpları yeniden kazandırmaya çalışmaktır. Omurilikteki hasarın seviyesine ve derecesine göre bu hedef sadece yürümekten ibaret olduğu gibi, günlük yaşantıyla ilgili diğer faaliyetleri de kapsayabilir. İyi bir planlama ile hedefler belirlenir ve uzun soluklu bir rehabilitasyon süreci ile bu hedefe ulaşmaya çalışılır.

Omurilik yaralanması geçiren hastaların rehabilitasyonunda, hastaya özel hazırlanmış birebir fizyoterapistler tarafından yapılan egzersizlerinin yanı sıra hidroterapi ve robot yardımlı yürüme eğitiminden yararlanmak mümkündür. Boyun seviyesinde yaralanma geçiren hastalar ellerini de tam olarak kullanamadıkları için el-kol robotlarından ve özel ergoterapi yöntemlerinden yararlanmak gerekir.

Beyin felci, omurilik felci ya da başka bir nörolojik hastalığa bağlı gelişen yürüme bozukluklarında son yıllarda geliştirilen yürüme robotları tedavi açısından yeni bir çığır açmıştır. Lokomat denilen yürüme robotları en yaygın kullandığımız cihazlardır. Bu sistemde hastaya, bir yürüme bandının üzerinde askılar vasıtasıyla yukarı alındıktan sonra , bacakların iki yanına yerleştirilen robotik kısımlar yardımıyla normal yürüyüş şekline birebir benzer tarzda yürüme hareketi yaptırılmaktadır. Vücut ağırlığı, yürümenin temposu ve şekli bilgisayar programıyla kontrol edilebilmekte, hasta karşısındaki aynadan veya sanal gerçeklik ekranından durumunu izleyebilmektedir. Sistemin en önemli avantajı, normal yürümeye çok benzeyen şekilde hareketler yaptırması ve beyindeki merkezleri sürekli uyarmasıdır. Sanal gerçeklik ekranında hasta farklı ortamlarda yürüme hissi algıladığından veya aynada kendisini yürürken gördüğünden tedavi boyunca hiç sıkılmadan yürüyüş egzersizlerini yapma olanağına kavuşmaktadır. Bu yöntemle hastaların iyileşme süreci hızlandığı gibi yürüme şekilleri de normale yakın biçimlerde gelişmektedir. Çok kısa sürede beyine  normal egzersizlerinden çok daha fazla sayıda uyarı gönderdiği için iyileşme sürecini de belirgin bir şekilde kısaltmaktadır.

İnmeli hastalarda genellikle el iyileşmesi ayağa göre daha az ve geç olur. Bu süreci hızlandırmak ve elin fonksiyonel şekilde kullanılmasını sağlamak amacıyla son yıllarda geliştirilen robotik el rehabilitasyon cihazları tedavi başarısını olumlu yönde etkilemektedir. Armeo denilen el–kol- parmak robotlarının en önemli yanı: el kol ve parmak  hareketlerine yardımcı olarak, beyinden daha yoğun komutlar gönderilmesini sağlar ve elin fonksiyonel kapasitesini atttırmalarıdır. El kol robotları sayesinde hasta karşısındaki bilgisayar ekranında oyun oynayarak hem aktif olarak harekete katılmakta; hem de botun el kol desteği ile hastanın yapamadığı tüm  hareketleri her yönde  pasif olarak  rahatça yapabilmektedir.

Sonuç olarak yürüme  robotları ve el kol robotları ile beyin felçli ve omurilik felçli hastaların tedavisi daha kolay olabilmekte, daha kısa sürede hızlı iyileşmeler gösterebilmekte ve hastanın bağımsızlığı arttırılarak günlük yaşamı daha kolay hale gelmektedir.

Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr.Nurten KÜÇÜKÇAKIR

Yazının Devamını Oku