Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. Serdar
Dr. Hüseyin H. SerdarYazarın Tüm Yazıları

Mümkünse kendine iyi bak

Yeni yılın ilk hafta sonundayız.  Acısıyla, tatlısıyla bir yılı geride bırakırken, bu senenin de ilk haftasını tüketiyoruz.

Haberin Devamı

Bir yıl, bir hafta derken akıyor günler… 
70, 80, 90, 100 kilo. 
Vücut kitle endeksi. 
30, 40, 50, 60 yaş. 
Veya daha ilerisi .
Diyet, diyetisyen.  
Lahana, su kürü, oruç, detoks. 
Spor hocası, fizyoterapist.  
Egzersiz, kardiyo, fitnes, pilates.  
Psikolog, danışman.  
Bağışıklık, çeşit çeşit ürün, sağlık destek.  
Estetik, güzellik, fitlik.  
Daha bilmem ne… 
Bunlarla meşgulüz, farkında mısınız… 
Zamanımızın büyük bir bölümünü, bütçemizin önemli bir kısmını bu işlere ayırıyoruz.  
 
OFSAYTIN BİLE SAHTESİ ‘VAR’ 

Bu işlerle ilgilenirken dikkatli olmalı. 
Artık uzman diye geçinenlerin de, sattıkları ürünlerin de sahteleri var.  
O kadar ki, VAR’da bile ‘sahte ofsayt’ ile gol iptal ediliyor. 
Zaten kritik hakem kararlarında hep güçlü takımlar lehine sorunlar oluyordu… Şimdi futbolu, sahte ofsayt VAR’lığını konuşuyoruz…  
Sadece uzmanlarda, ürünlerde değil hizmetlerde de sahtelik oluyor. 
 
Bu aralar nedense doktorculuk oynayanlarla meşgulüz… 
Ancak diş hekimliğine özenenleri, avukat cübbesi giyenleri, savcı, kaymakam, polis, subay, mitçi olanları, psikolog olarak zuhur edenlerin de hikayeleri medyada ilgi çekiyor. 
‘Diplomasız psikolog’, ‘Diplomasız doktor’, ‘Diplomasız diş hekimi’, ‘Diplomasız avukat’ haberleri eksik olmuyor haberlerden.  
Yediren yedirene, yiyen yiyene… 

Haberin Devamı

RAKAMLARA FAZLA TAKILMAMALI  

Sevgili okuyucularım, 
Yaşa, boya, kiloya, rakamlara çok ta takmayın kafayı… 
Kendinizle barışık olmaya bakın. 
Yaşanacak, yaşanacaktır!  
İşte bu yüzen yaşam değerli, neşeli ve mutlu olmaya bakmalı. 
 
Burnunuz, kulağınız, keliniz, saçınızın rengi, cildinizin kırışığı, boyunuzun kısalığı ya da uzunluğu, sesinizin tonu, elinizin ayağınızın küçüklüğü büyüklüğü, göbeğiniz, kalçanız…  
Fazla da takmayın.  
Hayatı kendinize zehir etmeyin. 
‘En güzel’, ‘en yakışıklı’ biz olmasak ne olur sanki! 
Benim ruhum güzel, kalbim temiz… 
 
Yediğinizden içtiğinizden keyif almaya bakın. 
Sadece mideye değil, bilgiye, öğrenmeye, sevgiye, cinselliğe iştahınız açık olmalı. 
Yeni yerler görmeli, tarihsel, kültürel, doğal, sanatsal konularla ilgilenmeli. 
Neşeli insanlarla birlikte olmalı. 
Dedikoducu, fitneci, boş, kalın kafalı, yobazlarla bırakın yan yana gelmeyi, mümkünse aynı caddeden bile geçmemeli, aynı çeşmeden su içmemeli. 
 *
ELLE GELEN, DÜĞÜN BAYRAM 

Haberin Devamı

Evet, ülke olarak zor günler geçiriyoruz…  
Toplumsal sağlıkla ilgili sorunlar var.  
Mutlu azınlığın bir eli yağda, bir eli balda, onu da biliyoruz ama…  
En iyisi, kendimize bakalım…  
Elden bir şey gelmediğinde, toplumda ki sıkıntılardan senin de sırtına bir yük vurulduysa ve bu ağırlığın altından da tek başına kalkamıyorsan, ‘amannn, elle gelen düğün bayram’ demeyi, başa gelen sıkıntı ve yıkımı hafifletmeyi, teselli bulmayı becerebilmeli… 
Sağlığı korumanın bir yolu da budur. 

Mümkünse kendine iyi bak


Gülmenin, kahkaha atmanın, fıkra anlatmanın, şarkı türkü söylemenin, dağa bayıra yürümenin 
Kafanın anlaştığı bir ekibin içinde yer almanın  
Akraban da olsa sürekli sorun taşıyanlardan ve sorunlulardan uzaklaşmanın 
Müzikle uğraşmanın, koro çalışmalarına katılmanın, el becerileri ve bahçecilik gibi faaliyetlere, kurslara katılmanın 
Gönüllü faaliyetlere katılmanın 
Yabancı dil, iletişim becerileri gibi konularda kişisel gelişime yatırım yapmanın 
Dua etmenin, ibadet yapmanın, Tanrıyla irtibatı kesmemenin;  
Bunların bedensel, ruhsal ve toplumsal yönden size iyi geleceğini söyleyebilirim. 
 
KENDİNE İYİ BAK 

Haberin Devamı

Kendine iyi bak… 
Çünkü sana senden fayda var; 
Tabi mümkünse! 
Şartları istediğin gibi değiştirme gücün varsa oradan ilerle tabi…  
Sorunlarla baş etmenin yollarını anlattım, elbette tercih senin dostum… 
 
Bilirsiniz, güzel bir şarkı vardır, zaman zaman sözleri dilime dolanır benimde, farkında olmadan söyler dururum…  
Sevgi, hasret ve ayrılığı konu eden şarkının sözleri Ali Çınar’a aitmiş.  
‘Kendine iyi bak’ diye başlar hani… 
Yan yana geçen geceler unutulup gider mi? 
Acılar birden biter mi? 
Bir bebek özleminde seni aramak var ya, 
Bu hep böyle böyle gider mi? 
Suya hasret çöllerde beyaz güller biter mi? 
Dikenleri göğü deler mi? 
Bir menekşe kokusunda seni aramak var ya, 
Bu hep böyle böyle gider mi? 
 *
Kendine iyi bak, beni düşünme. 
Su akar yatağını bulur. 
 *
İçimdeki fırtına kör kurşunla diner mi? 
Kavgalar kansız biter mi? 
Bir mavzer çığlığında seni aramak var ya, 
Bu hep böyle böyle gider mi? 
Şu kahpe dünya seni bana düşman eder mi? 
Dostluklar birden biter mi? 
Bir kardeş selamında seni aramak var ya, 
Bu hep böyle böyle gider mi? 
 *
Kendine iyi bak, beni düşünme. 
Su akar yatağını bulur. 

Kargaşa dolu, en zor ve sıkıntılı zamanlarda yaşasan bile kendine iyi bak!.. 
Kendine iyi bak arkadaş… 
 
100. YIL COŞKUSU 

Haberin Devamı

Cumhuriyetin 50. yılını delikanlılık günlerimin başında yaşamıştım. 
‘Neyi’ kutladığımın farkında bile değildim!..  
Ama o güzel 50. yıl logoları hala hayalimde canlı duruyor. 
 Şimdi çok daha bilinçli ve kararlıyım…  
Cumhuriyetin 100. Yılını coşkuyla kutlayacağımız bu senede, 1920 yılında devletimizi kuran Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “Cumhuriyet, ahlaki fazilete dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık, korku ve tehdide dayanan bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuslu insanlar yetiştirir” sözlerinin anlamını daha iyi kavrıyorum. 
 * 
Cumhuriyetle bizlere, Anayasada belirtildiği şekliyle ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ sunulduğu için şanslıyız.  
Teşekkürler yüce Gazimiz, teşekkürler Atatürkümüz…

Yazarın Tüm Yazıları