Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren Budayıcıoğlu
Dr. Gülseren BudayıcıoğluYazarın Tüm Yazıları

Dondurucuda bulunan 3 yaşındaki çocuk... Lina

Sevgili okuyucularım...

Haberin Devamı

Bu ara haberleri okumaya korkar olduk. Geçen haftalarda okuduğumuz bir habere göre, bu sefer de 3 yaşındaki Lina, kaybolmasından günler sonra bir işletmenin derindondurucusunda ölü olarak bulunmuş. Anne baba boşanmış, çocuklar annede kalmış, anne de henüz yaşları çok küçük olan iki çocuğunu bir arkadaşına teslim etmiş. Haberin detaylarını vermek istemiyorum ama sonuç olarak o çocuk kaldığı evde gördüğü şiddet nedeniyle hayatını kaybetmiş. Bir anda annesinden ayrılıp hiç tanımadığı insanların yanına yollanan o çocuk, eminim o gün çok huzursuzdu, olur olmaz her şeye ağlıyordu, bu yüzden şiddet gördü ve anladığım kadarıyla boynu kırılarak öldü.

Dondurucuda bulunan 3 yaşındaki çocuk... Lina

ÇOCUKLARIN İHTİYACI

Haberin Devamı

Bugün sizlerle olan sohbetimizde en çok anne-çocuk ilişkilerinden söz etmek istiyorum. Biliyorum, çocuklar anneleri için çok değerlidir, onları kendi gözlerinden bile sakınırlar ancak bazen öyle olmuyor. Belki hayat şartları, belki annenin o dönem içine düştüğü bunalım, çaresizlik, belki bilgisizlik, cehalet, belki de kendi annesinden anneliği öğrenememesi ya da annesiz büyümüş olması, annelik psikolojisini bozabiliyor.

Ruhsal sorunları nedeniyle bana gelen hastalarımın büyük bir çoğunluğunda hep anne-baba-çocuk ilişkilerinde iyi gitmeyen bir şeyler görüyorum. Anne babalar bazen bilerek, çoğu zaman da bilmeyerek çocuklarına yeteri kadar özen göstermiyorlar. Özen göstermek derken, çocuklarına kuşsütü eksik sofralar hazırlasınlar, en pahalı giysileri alıp özel okullarda okutsunlar demiyorum. Çocuklarımızın en büyük ihtiyacı her zaman ilgi, sevgi, şefkat ve onlara göstereceğimiz saygıdır, verdiğimiz önemdir.

‘SAHİPSİZ’ BİR ÇOCUK

Bizim insanımıza has çok ünlü bir söz vardır, yeni doğan çocuklar için hepimiz “Allah analı babalı büyütsün” deriz. Çok severim bu sözü, gerçekten de çocukların en büyük özlemi her zaman analı babalı büyümektir. Ne yazık ki son yıllarda giderek artan boşanmalar çocukları analı babalı büyümekten mahrum bıraktı. Gerçi iyi gitmeyen evlilikleri sırf çocuklar için sürdürmeyi biz psikiyatristler de doğru bulmuyoruz ama insanlar neden bu kadar kolay boşanır oldular diye de sormadan edemiyor insan. İleriki günlerde bu konuda da bir şeyler yazarım.

Haberin Devamı

Lina’nın anne babası da boşanmış, anne çocuklarına sahip çıkamamış. Belki onlara bakacak parası yoktu, onun için vazgeçti çocuklarından, belki başka sorunları vardı ama keşke o anne yavan ekmek yedirseydi çocuklarına çünkü çocuklar için yediği yemekten, içtiği sütten çok daha önemlidir annesi. Çocukların asıl sahibi önce anneleridir. Sahipsiz bir çocuğun ruhunda, gerisi gerçekten de boştur.

Bundan önceki yazılarımda da bu konudan sıkça söz ettim ancak konu o kadar önemli ki, hem bugün hem de sonraki yazılarımda sık sık bu konuda yazmaya devam edeceğim.

ANNELERE 3 TAVSİYE

Ergenliği atlatana kadar lütfen çocuklarınızın peşini bırakmayın. Belki siz de çalışıyorsunuz, belki önemli bir seyahate çıkmanız gerekiyor, belki bir sağlık sorununuz var ya da başka bir nedenle çocuklarınızdan uzaklaşmak zorunda kaldınız; lütfen onları kime emanet edeceğinizi iyi düşünün. Gittiğiniz yerden sık sık arayın onları ve mümkünse en kısa zamanda geri dönün.

Haberin Devamı

Beş çocuğunuz da olsa, on çocuğunuz da olsa onları kimseye vermeyin, kendiniz bakın. Bizim ülkemizde anneler isteyerek bazen de istemeyerek çocuklarından birini bir akrabaya veriyorlar. Bunu da yapmayın çünkü psikiyatrist olarak bunları yaşayıp ruhunda derin yaralarla bana gelen çok insanı dinledim.

Çok mu yorgunsunuz, çok mu öfkelisiniz, sakın bunun acısını çocuklarınızdan çıkarmayın. Onları aşağılamayın, dövmeyin, sövmeyin, olmadık isimler takmayın, ne dediklerine kulak verin, dinleyin çocuklarınızı. Onları sevdiğiniz kadar da saygı gösterin. Onlar sizin en kutsal misafirlerinizdir, Tanrı emanetidir. Bir süreliğine sizinle beraberler, sonra siz isteseniz de istemeseniz de zaten yuvadan uçup gidecekler.

Haberin Devamı

BABALARA 3 TAVSİYE

Çocuklarınızın sorumluluğunu sadece annelere bırakmayın. Onlar sizin en değerli hazineleriniz. Çok da çalışsanız, çok yorgun da olsanız o çocukların babalarının ilgisine, sevgisine çok ihtiyacı var. Babalarından duyacakları bir güzel söz, babalarıyla gidecekleri bir park, bir sinema, bir restoran çocuklarınızın en değerli anıları olarak hep kalacak. Onlara olan sevginizi, onları nasıl önemsediğinizi siz onlara göstermezseniz, çocuk bunu nasıl bilsin? Oysa bir çocuk, babası tarafından sevildiğini, önemsendiğini hele bir de sayıldığını bilirse o çocuğun kendine olan güvenini, cesaretini kolay kolay kimse kıramaz.

Boşandınız mı, çocuklar eşinizde mi kaldı -ki çocuklar hangi yaşta olursa olsun, önemli bir sorun olmadıkça anneleriyle kalmalıdırlar- onları sakın ihmal etmeyin, arayın, sorun, sık sık yanınıza alın, onlarla konuşun, gülüşün, arkadaşlık edin, oyun oynayın, bol bol dinleyin onları, ne anlatıyorlar, kulak verin. Boşanmış bile olsanız eşinizle yani çocuklarınızın annesiyle her zaman iyi ilişkiler kurun ki o çocuklar morali yüksek, keyfi yerinde bir anneyle büyüsünler.

Haberin Devamı

Bizim ülkemizde kadınların yani annelerin en büyük sorunu eşleridir. Kadın dediğin, bir yanı çocuk gibidir. Sevgi ister, ilgi ister, önemsenmek ister ve böyle olduğunu görmek, bilmek ister. Kocalar genelde şöyle der; ama ben eşimi çok seviyorum! İyi ama sen içinden sevmişsin, sevmemişsin, kadın bunu nasıl bilsin. Bi zahmet bunu arada bir söyleyiverin eşlerinize. Özene bezene yemek mi yapmış, bunu görün, eline sağlık deyin, bir yere gidiyorsunuz, giyinmiş, süslenmiş, kuaförüne gitmiş, dönüp dönüp ayna yerine size mi bakıyor, “Çok güzel olmuşsun, çok yakışmış” deyiverin, çok mu zor yani?

Aslında bazı erkeklere bunlar çok zor geliyor, bilmiyor mu benim onu sevdiğimi deyip geçiyorlar ama bedelini yine onlar ödüyor. Evde yaşanan tatsız hava, gerginlik o evde yaşayan herkesi etkiler. Bunun tersi de doğrudur, sıcacık bir aile havası, her derde devadır. Aile fertleri en iyi o gece uyur, en güzel rüyalar öyle sıcacık gecelerde yaşanır.

HAYATINIZI DEĞİŞTİREN ‘TAŞ’

KIZIM ilk çocuğuna hamile kaldığında ona şöyle demiştim: Şimdi artık sen de anne oluyorsun, yani biri ayağına çok büyük bir taş bağlıyor. O taşın ağırlığı zamanla biraz azalsa da ömrünün sonuna kadar o taş hep ayağına bağlı kalacak. İyi bir annenin o taşı ayağından çıkarması mümkün değildir. Şimdi sen büyüdün ama benim ayağımdaki taş çok hafiflese de hâlâ yerinde duruyor. Senin sorunun, hâlâ benim sorunum olmaya devam ediyor. Eğer bu taşla yaşamayı göze alıyorsan o zaman bu çocuğu doğur çünkü o taş zamanla öyle değerli oluyor ki dünya bir yana, bu taş bir yana diyorsun.

Sonunda kızım Zeynep’i doğurdu, ben de böylece anneanne oldum. Aradan biraz zaman geçti, Yağmur yani kızım bir gün geldi, “Anne, dediğin doğruymuş, gerçekten de ayağıma taş bağlamışlar. Çok yoruldum ama o taş bir yana, dünya bir yana demeye başladım bile...” dedi bana.

Eğer çocuk sahibi olmak istiyorsanız o çocukla birlikte bütün hayatınızın değişeceğini, sorumluluklarınızın tahmin etmeyeceğiniz kadar artacağını hiç unutmayın. Canınız kıymetliyse, zora gelemiyorsanız, evliliğinizden emin değilseniz çocuk sahibi olmak zorunda değilsiniz zaten.

Bütün bunlara rağmen, hayat bazen anneleri öyle zorluyor, öyle karanlık köşelere sıkıştırıyor ki, çocuklarını bile unutturuyor onlara...

Yazık olmuş küçük Lina’ya...

Sizler de bana drgulserenb@madalyonklinik.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Haftaya görüşmek üzere hoşça kalın, sevgiyle kalın.

Yazarın Tüm Yazıları