Türkiye’yi daha çok konuşturmalıyız

LİSE, üniversite yıllarımı hatırlıyorum; bir de bugünün gençlerini...

Haberin Devamı

Kendi içimizde başka hayaller kurardık. Saint Josephli yıllarımın sohbetlerini o gün kaldığımız yerden bugün de devam ediyoruz. Hem de her ayın son perşembesi buluşup dünü, bugünü, yarını konuşuyoruz. Galiba bizler için o dönemde doktor, mühendis olmak en idealiydi. İdealler değişti çünkü hayat başka türlü akmaya başladı. Ve öyle görünüyor ki; dijital dünya bu kadar hayatımızı değiştirmeye devam ettikçe bugün yaptığımız mesleklerin çoğu ortadan kalkacak.
Bize düşen zamanın ruhunu yaşamak o zaman...
***
Gastronomi giderek yükselen bir alan... Birçok gencin kariyer planında gastronominin, eğlence sektörünün olduğunu görüyorum.
Ve seviniyorum.
Çünkü zengin bir mutfağı olan Türkiye’nin, Anadolu’nun kendini ifade edememesini yıllardır anlayamıyorum.
Dünyanın her yerinde İtalyan restoranları varken, bizim Türk restoranlarının hala standart bir menü oturtamamasını da anlayamıyorum.
Ve turizmde iddialı bir ülkenin mekanlarıyla, eğlenceli organizasyonlarıyla da öne çıkması gerekiyor.
Elbette çok iyi ve marka olmuş adreslerimiz var.
Ama daha fazla olmalılar, çoğalmalılar.
Ve konuşulmalılar.
Barselona, İbiza, Mikanos, Cannes gibi...
Ve galiba bizim gençlerimiz bunu yapacaklar.
İnanıyorum ki; Türkiye daha çok konuşulacak.


Bazı mekanlar unutulmazdır

Haberin Devamı

VAZGEÇİLMEYEN mekanlar vardır. Örneğin benim gençliğimin vazgeçilmezi Çeşme’deki Paparazzi’ydi. Aya Yorgi öyle bir yerdir ki; fırtınadan başınızı dışarıya çıkamazsınız ama rahatlıkla denize girebilirsiniz. Yıllarca bıkmadan ve her seferinde arkadaşlarımızla buluştuğumuz birinci adres olmaya devam etti.
Burayı yıllarca işleten Bülent Gülcen, Can Arslan’a devretti.
Can ile arada buluşup konuşuyoruz.
İşte bahsettiğim o Saint Joseph günlerindeki hayallerimizi anlatıyorum; o bana kendisinin, yakın arkadaşlarının hayallerini...
Bizlerden uzaktalar.
Ama zamanın ruhu farklı çalışıyor.
Ve o gün bizim aklımızdan geçmeyen gastronomi, eğlence, dijitalleşme gibi konu başlıkları şimdi bu gençlerin kariyer planlarında ön sıralarda yer alıyor.
Can; İzmir Ekonomi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Avrupa Birliği’nden mezun olduktan sonra, Universitat de Barcelona’da Pazarlama yüksek lisansı yapmış. 2020 yılında yeni nesil yaratıcı tam hizmet ajansı olan Jungle Kreatif’i kurmuş. Ajans dijital pazarlama, sosyal medya hesap yönetimi, online itibar yönetimi, web sitesi tasarım ve PR başta olmak üzere 360 derece danışmanlık hizmeti veriyor.
Can arkadaşlarıyla birlikte ayrıca OM Paparazzi Beach, OM Mistral ODA Sushi, Nevi Yıldızburnu, Çeşnili Döner gibi İzmir yeme içme ve eğlence sektörünün önde gelen markalarının sahibi.
Diyor ki;
“Sevdiğim işi yapıyorum. Çalışırken keyif alıyorum. Ve açtığımız mekanların sahibi olarak kendimizi değil, herkesi görüyoruz. Türkiye’nin turizmde iddialı olması için yatırım yapmaya devam edeceğiz.”
İyi mekanları, iyi işletmeleri, kendilerini geliştiren bütün kadroları desteklemeye devam edeceğim.
Sayıları arttıkça, iyi örnekler çoğaldıkça Türk turizmi daha fazla kazanacak.

Haberin Devamı

Türkiye’yi daha çok konuşturmalıyız


İki yıl sonra ot festivali

ŞU pandemi hepimizi alışkanlıklarımızdan uzaklaştırdı. Festivalleri de özledik. Alaçatı Ot Festivali 24 – 27 Mart tarihleri arasında yapılacak. Biliyorum insanlar o özlemle Alaçatı’ya akın edecek. Nasıl Ayvalık zeytinde, zeytinyağında bir farkındalık yarattıysa Alaçatı da Ege’nin otlarının daha çok konuşulmasını sağladı. Önümüzdeki yıllarda yani pandemisiz yıllarda artık marka olmuş bu festivali daha çok anlatmanın yollarını aramalıyız. Salgında öğrendik ki; bağışıklık sistemi her şeyin ötesinde önemli bir konu... Ve Ege tipi, Akdeniz tipi beslenme giderek daha da önem kazanıyor. Bunu anlatmalıyız, konuşmalıyız. Ve Alaçatı gibi bir marka üzerinden yapmalıyız.
Hep beraber düşünelim.

Haberin Devamı

Zeytin meselesi

ÖNEMSİYORUZ. Evet; zeytini seviyoruz, önemsiyoruz. Bu ülkenin geleceğinde daha çok zeytin ağacı olsun istiyoruz. Ve herkesin bu hassasiyeti anlamasını de bekliyoruz.
Örneğin ben kuzey Ege’ye gittiğimde, Akhisar’daki zeytin denizinde kaybolduğumda kendimi iyi hissediyorum. Bir zeytin ağacının altında yaptığım sohbeti unutamıyorum. O zeytinlerden sıkılmış zeytinyağına ekmeğimi batırırken aldığım keyfi hiçbir şeyden almıyorum.
Zeytini önemsiyoruz, önemsiyorum. Önemseyelim...


Geleneği bozuyoruz galiba

MART başında denize girerdik biz buralarda... Gerçi benim yaz kış; soğuk sıcak demeden her gün denize giren arkadaşlarım var. Onlar yine soğuk demeden kulaç atıyorlar ama doğrusunu söylemek gerekirse benim için havalar hala soğuk... Bu yıl geleneği bozuyoruz galiba... Mart başı değil mart sonu denize gireceğiz büyük ihtimalle...

Yazarın Tüm Yazıları