20 yıl geriye gitmiş bir şehir

Ne kadar çok seyahat ettiğimi beni sosyal medyadan ve yazılarımdan takip edenler bilir.

Haberin Devamı

Fırsatım oldukça kaçarım bir yerlere.
Geçen hafta içinde de yakın arkadaşlarımla Atina çıkarması yaptım.
Siyasi olaylarımız alevlenmeden gittiğim şehirde kaos ve geri kalmışlık iyice artmış.
Neredeyse her köşede bir grup protesto ve yürüyüş halinde.
Polisler oradan oraya kırmızı şeritler çekip yolları kesiyor. Mağazalar ufacık bir karışıklıkta hemen kepenkleri indiriyor.
Sokaklar kokudan ve kirlilikten neredeyse yürünmeyecek halde.
Nerede Paris, Cannes, Nice, Milano temizliği, mis sokak kokuları...
Çok şaşırdım.
Four Seasons Astir Palace Otel’de kaldık.
Şehrin en yeni otellerinden.
Denizi, havuz başı, içinde bulunan restoranları ile 2 gün kaldığında otelden çıkmadan keyifli bir tatil yapabilirsin.
Ancak kahvaltı büfesi beklentimin çok altındaydı.
Çok zayıf bir büfesi var. Yemekleri de lezzetli denilemez.
Servis kısmına gelince...
O kadar personel olan bir otelde çok iyi değil.
Sipariş vermek bir dert, siparişin gelmesi bir dert, siparişin doğru gelmesi ayrı bir dert.
Ama ne diyelim Atina’ya gitmek zorunda kalırsam tercihim bu otel olur.
Beklentimi de inanılmaz düşük tutarım.
Neyse zaten uzun bir süre Atina’ya uğramam bence.

Haberin Devamı

Sendeki özen herkese örnek olsa keşke

Atina tatilinin üstüne hemen kendimi Çeşme’ye atıverdim 2 günlüğüne.
Yuzu Beach’te Ajda Pekkan konseri vardı.
Uzun zamandır Ajda dinlemediğim, bir de Çeşme’nin en sevdiğim mekanlarından birinde çıktığı için koştur koştur gittim.
İyi ki de gitmişim.
Saba Tümer ve Hakan Akkaya konserde en önde zıplıyordu. Ben de katıldım ekibin eğlencesine.
Yağan yağmura aldırmadan eğlenen Ajda sevenler, şarkıları hep bir ağızdan söylüyordu.
Sahnede şıklığıyla da göz kamaştırıyordu Süperstar.
Şarkı ve kıyafet seçimi, seyirciyle olan göz teması ve ilgisiyle birçok alt jenerasyon temsilcisine örnek olsun derim.
Sen hep ol Ajdam, yağmur çamur demeden gelir dinleriz biz seni.

Ben neden buradayım anne?

Sosyal medyaya dolaşırken birden karşıma çıktı fotoğrafı.
“Aman Tanrım, Halka Samara geri döndü!” dedim.
Tekrar tekrar bakınca fotoğraftaki kişinin Leyla Tanlar olduğunun farkına vardım. Herhalde anneciği uyandırmış, “Kızım kalk davete gidiyorsun, geç kaldın” demiş.
20 yıl geriye gitmiş  bir şehir

O da “Yaa anne biraz daha uyuyacağım” derken kendini davette bulmuş!
Biraz özensiz, biraz somurtkan bir haldeydi Tanlar. Halbuki ne kadar da güzel.
Üşenmedim Google’dan fotoğraflarına baktım.
Gülünce de ne güzel görünüyor.
Ama o fotoğrafta gerçekten “Halka” filmindeki Samara’ya benzettim.
Gül güzel kızım, gül.
Gülmek sana yakışıyor.
Bu yaşta ne somurtkanlığı?
Bir de o ceket, o elbise, o ayakkabılar fazla özensiz olmuş.
Herkesin şov yaptığı ya da bazılarının yapmaya çalıştığı yerde güzelliğinle ve duruluğunla adından daha iyi söz ettirebilirdin.

Yazarın Tüm Yazıları