Ronaldo da bekliyordu zaten!

Ayşe Hatun Önal’ın “Selam Dengesiz” albümünde yer alan “Olay” şarkısının çalıntı olduğu iddia edildi.

Haberin Devamı

Ne yapsaydı Ayşe Hatun?

İddianın sahibi Lübnan’da ve Mısır’da çok popüler olan şarkıcı ve oyuncu Nicole Saba.
Gazeteler de aldı bu iddiayı haber yaptı.
Haberi okuyunca açtım söz konusu şarkıyı bir Ayşe Hatun’dan, bir de Nicole Saba’dan dinledim.
Vallahi birebir aynı.
Vallahi de çalıntı!
“Bu kadarı olamaz” deyip Ayşe Hatun’un albümüne baktım besteci olarak kimi yazmış diye. Ahmed Salah Hosny ismi yazıyor.Yanı şarkıyı sahibinden almış, yeniden düzenlemiş, bestecinin adını koyarak da albümünde yer vermiş.
Nicole Saba hanımefendinin yaptığı tek şey, aynı besteciden şarkıyı alıp daha önce söylemiş olması.
İyi de bu işin neresi çalıntı?
Hadi Nicole hanımcım oralardan yetişip bu iddiayı ortaya atıyor, peki bizim gazeteler ve internet siteleri Ayşe Hatun’un albümüne bakmaktan aciz mi?
Bu iddiayı alıp hiç araştırmadan haber yapıyorlar.
Ayıptır, insanların emeğine yazıktır. Bu arada Ayşe Hatun’un şarkısı da Nicole Saba’nınkinden güzel olmuş, onu da söyleyeyim.

Haberin Devamı

Yani “Ronaldo’yla birlikte top koşturdum” desem yalandan karnım ağrımaz...

Buyurun belgeli, fotoğrafı da var.
Üste para versem yapabilir miyim bunu?
Dünyada herhangi bir gazete istese, bir yazarını Ronaldo’yla antrenmana çıkarabilir mi?
Elbette hayır!
Sponsorlar üzerinden olabilir ancak böyle şeyler.
Ben de o dönem Ronaldo’nun sponsorlarından biriyle Madrid’e giderek hayatım boyunca unutamayacağım bu olayı yaşamıştım.
Şimdi Ronaldo’yla röportaja giden gazeteciler eleştiriliyor.
Yayınım olmasa ben de koşarak gidecektim o röportaja, davetliydim.
Hangi gazeteciyi çağırsalar gider çünkü, buna Hıncal Uluç da dahil!
Üç soru sormuşlar, beş soru sormuşlar, birlikte röportaj yapmışlar, geçiniz...
Türk Telekom’un davetlisi oldukları da belli. Tüm Türkiye biliyor Ronaldo’nun Türk Telekom reklamında oynadığını.
Bu tür dünya starlarıyla sponsorlar olmadan bırakın röportaj yapmayı, yan yana bile gelemezsiniz.
Hele Türk basını için imkansız gibi bir şeydir bu.
Ne yapacağız? Sponsorlu gezi diyerek gitmesinler mi meslektaşlarımız?
Sadece dünya starlarıyla röportaj da değil, Oscar’dı, Emmy’ydi, Şampiyonlar Ligi finaliydi gibi dünya event’lerine de akredite olmak çok güçtür.
Çünkü bu büyük organizasyonlarda biletlerin, davetiyelerin çoğunu sponsorlar kapatırlar.
İbo’nun Urfa-Oxford üzerine müthiş sözüne göndermeyle bitirelim bu meseleyi; röportaj yapacak Ronaldo vardı da biz mi gitmedik!

Haberin Devamı

Dilimizde tüy bitmişti

Zamanında çok yazdık;
◊ TRT’ye Samanyolu TV’den kendi adamlarını alıyorlar...
◊ Samanyolu Haber’den kadrolarını TRT’ye kaydırıyorlar...
◊ Kendi yapım şirketlerine iş veriyorlar, devlet televizyonunda kadrolaşıyorlar diye.
İşitmediğimiz hakaret, yemediğimiz küfür kalmamıştı.
Polis Akademisi’nin “Terör amaçlı kullanılan kamusal mal ve hizmetler” başlığıyla hazırladığı 66 sayfalık FETÖ raporunda TRT ile ilgili;
◊ Kurumda FETÖ bağlantılı 400 muhabire verilen teliflerin örgüte aktarıldığı...
◊ Terör mensuplarının TRT’ye sızdıkları...
◊ Kendilerinden olmayan yapım şirketlerini saf dışı bıraktıkları...
◊ İşleri örgütün güdümündeki şirketlere verdikleri...
◊ Çekilmemiş bölümleri bile fatura ettikleri...
◊ Ve tüm bunlardan FETÖ’nün, TRT üzerinden 300 milyon liralık vurgun yaptığı yer alıyor.
Zamanında bu konuda uyardığımız için çok dayak yemiştik. İşin ilginci ben bu rakamın çok daha yüksek olduğunu düşünüyorum.

Haberin Devamı

Ronaldo da bekliyordu zaten

Dondurma sezonu bitmez ki, açılsın

Bizim çocukluğumuzda vardı bu hurafe;
Kışın dondurma yenmez...
Hasta olursun, boğazların şişer... Zaten kışın dondurma satan bir yer de yoktu ki.
Tabii büyüdük, oraya buraya gidip gördük, dünyada kışın dondurma yenmez saçmalığının bir tek bize has bir durum olduğunu öğrendik.
Meğer bir Türk annesi genetiğiymiş bu!
Valla biz çocuklarımla karda kışta dondurma yiyoruz, Allah’a şükür hiçbir şey olduğu da yok.
Ne hasta oluyorlar, ne boğazları şişiyor.
Bazen kışın dışarıda dondurma yerken annelerin bize garip garip bakışını görüp gülüyorum.
Dün Bade İşçil’in oğluyla dondurma yerken çekilmiş fotoğrafının altında “Dondurma sezonunu açtılar” başlığını görünce bunları düşündüm.
Dondurma sezonu bitmez ki, açılsın arkadaşlar.
Not: Bu arada ben 40 yaşından sonra dondurmayı keşfetmiş biriyim.
Belki de küçüklüğümde “Boğazın şişer”le büyütüldüğümüzden dondurmayla aram yıllarca hiç olmadı.
Çocuklarımdan sonra mecburen dondurmacılara gide gele, dondurma yer oldum ben de...

 

Yazarın Tüm Yazıları