333 katlı bir hapishane

Bir hapishane düşünün 333 katlı bir gökdelen ve her katında iki mahkûm kalıyor...

Haberin Devamı


Ortada 8 metreye 2 metre gibi uzunca bir masanın geçebileceği dikdörtgen bir boşluk var her katta...
Her gün en üstteki katta mükellef bir sofra hazırlanıyor; karidesler, pastalar, etler, balıklar aklınıza ne gelirse... Üstelik çok usta aşçılar tarafından.
Ve bu ancak birinci sınıf restoranlarda olabilecek mükellef masa asansör gibi en üst kattan aşağıya doğru inmeye başlıyor.
Her katta 3-4 dakika duruyor en fazla... 4 dakikada ne yedin yedin, çünkü masadan yiyecek alıp saklamak yasak. Bunu yaptığın an ceza var: Bulunduğun kat hızla buz gibi soğutuluyor ya da çok sıcak hale getiriliyor.
En üstteki ilk 30 kat en şanslısı çünkü her şeyin olduğu masaya saldırıp istediklerini yeme, talan etme şansları var...
Her katta 4’er dakika dura dura gelen masada 40-50’nci kattan sonra neredeyse yiyecek hiçbir şey kalmıyor.
Üst kattakilerin artıklarıyla yaşamaya çalışıyorlar. Sefalet başlıyor. Aşağıda var daha 300 kat...
Açlıktan ölenler, delirenler, birbirlerini kesenler... Ve bu hapishanenin ilginç bir kuralı var; her mahkûm bulunduğu katta 1 ay kalıyor, sonra katı değişiyor...
Yani 120’nci katta 1 ay her gün talan edilmiş masayla karşılaşıp, sefalet yaşayan, kırıntıyla karnını doyurmaya çalışan mahkûm 1 ay sonra en üstlere 5’nci kata ziyafete çıkabiliyor. “Onlar bana geçen ay böyle yapmıştı” diyerek o da başlıyor masayı talan etmeye, yiyeceğinden çoğ
unu yok etmeye, aşağıdaki katlara bir şey bırakmamaya...
Masanın üzerine çıkıp aşağı katlara inebilirsin ama bu kimsenin istediği bir şey değil...
Ama masanın üzerine çıkıp yukarı gidemezsin çünkü sistem izin vermiyor, masa aşırı hızlı yukarı hareket ediyor.
Sonuç? İçinde bulunduğumuz dünyayı anlatan, müthiş bir sistem eleştirisi yapan...
Tok açın halinden anlamaz dedirten çarpıcı bir İspanyol filmi...
Herkes yeteceği kadar yese ve masaya saygılı olsa en alttaki 333’üncü kata kadar yetecek yemek var...
Ama masayı ilk 30 kat tüketip, talan ediyor...
Yaşadığımız dünya da bu değil mi? “The Platform”u bulup mutlaka izleyin.

Haberin Devamı

Ev yapımı komedinin reyting karşılığı yok mu?

Haberin Devamı

Gülse Birsel güzel ve hızlı bir karar aldı ve “Jet Sosyete”nin “Evde Kal” adında özel bir bölümünü hazırladılar. Oyuncular evde çektikleri sahnelerle 19’uncu bölümü tamamladılar ve o haliyle çarşamba akşamı Star ekranına geldi dizi... İlgi göreceğini düşünüyordum, reytinglerini görünce hayal kırıklığı yaşadım. “Jet Sosyete” tüm izleyicide 2.77 gibi düşük bir reytingle 25’nci... AB grubunda 4.30 reytingle 6’ncı olmuş. ABC1 grubunda ise sonuç; 3.83 reytingle 12’cilik... İnsanların eve kapanıp, reytinglerin yükseldiği, üstelik dizilerin ekranda olmadığı bir dönemde çok daha iyi bir sonuç alması gerekiyordu. Acaba sosyal medyada görüp geçtiğimiz ‘ev yapımı işlerin’ televizyonda reyting karşılığı yok mu?

Haberin Devamı

 333 katlı bir hapishane

Virüs de yoksulu öldürüyor

Her salgın, her yaygın hastalık en çok yoksulları vuruyor.
İyi beslenmedikleri, çalışmak zorunda oldukları ve yaşam koşulları daha zor olduğu için...
Amerika’da ölümlerin sayısı 17 bine ulaştı.
Bunun 7 bin 500’e yakını New York’ta...
Çarşamba günü New York Belediye Başkanı Bill de Blasio açıkladı:
◊ New York’ta Hispanik olarak tanımlanan Latin kökenlilerin ölüm oranı: 100 binde 22...
◊ Siyahların ölüm oranı: 100 binde 20...
◊ Beyazların ölüm oranı: 100 binde 10...
◊ Asyalıların ölüm oranı ise 100 binde 8...
Bill de Blasio bu insanların çoğunun kendilerini virüs tehlikesine maruz bırakarak çalışmak zorunda olduklarını söyledi. Yapılan son araştırmaya göre New York’ta ön büro çalışanlarının, bakkal, kapıcı, otobüs ve tren operatörlerinin, çocuk bakım personelinin, temizlikçilerin yüzde 75’i azınlıklar.
Başkan ayrıca dehşet bir bilgi daha verdi: New York’ta evinde ölen, virüs kurbanı olduğu varsayılan ancak test yapılmayan kişi sayısının her gün 100 ila 200 kişi olduğunu söyledi.
Yani New York’ta virüsten ölenler açıklananlardan daha fazla...

Wuhan turizmi

Haberin Devamı

Virüsün çıktığı yer olan Wuhan’dan 77 günlük karantina bittikten sonra gelen görüntülere bakıyorum.
O kadar güzel ve modern dizayn edilmiş bir şehir ki... İtiraf edelim çoğumuz Wuhan diye bir kentin varlığından bile haberdar değildik, hayvan pazarı görüntüleriyle Çin’in taşrasında yer alan bir yerleşim bölgesi zannediyorduk. Bu virüsle Wuhan dünyanın en bilinen kentlerinden oldu. Virüs sonrası bir tanıtım videosu hazırlamışlar...
Yüzlerce metrelik gökdelenleri, köprüleri, meydanları, gece ışıl ışıl görüntüsüyle aşırı davetkâr bir kent...
Her şey yoluna girdiğinde Wuhan eminim önemli bir turistik destinasyon olacak dünyada.
O videoyu izledikten sonra ben gidip görmek istedim mesela...

Haberin Devamı

Süpermen’den ne istedin Başkan?

Beylikdüzü’nde gazetelere de konu olan bir genç vardı; karantina günlerinde eve kapanan çocuklar için Süpermen kostümü giyip motoruyla yollara düşen bir genç bu. Kimi zaman da palyaço oluyor, farklı kostümler giyiyor...
Binaların önünde şarkılar söylüyor, danslar ediyor. Pencerelere, balkonlarına çıkan çocukları eğlendiriyor, güldürüyor...
Bir nebze de olsa eve hapsolmuş çocukların sıkıntısına merhem oluyor. Beylikdüzü’nde oturan arkadaşımdan biliyorum, 7 yaşındaki çocuğu Süpermen’in geleceği saati bekliyor. Süpermen geldiğinde pencereye koşuyor. Çocukların yüzünü güldürmek amacıyla bir gencin yaptığı kişisel bir girişim...
Daha önce çalıştığı anaokulunda işinden olunca virüs günlerinde ne yapayım demiş ve çocukları evlerinde eğlendirmek için bu formülü bulmuş.
Motosikletine atlayıp Beylikdüzü’nde mahalle mahalle dolaşıyor. Motorunun arkasındaki küçük müzik sisteminden şarkı çalıp evlerindeki çocukları dans ettiriyor. Ne var bunda?
Varmış bir şeyler! Müzik sesinden çocukların pencerelerinden bağrışmasından rahatsız olan işgüzarlar şikayet etmişler Süpermen’i.
Beylikdüzü Belediye zabıtaları da gelip apar topar götürdüler dün genci... Çevreye rahatsızlık verdiği gerekçesiyle bu işi yapmaması gerektiğini söylediler. Şaka gibi değil mi? Dünyada insanlar balkonlardan konserler verir, şarkılar söylerken, spor hocaları teraslardan dans ettirirken biz kendi çabasıyla çocukları eğlendiren bir animatörü yasaklıyoruz. Yasaklanan yer de İstanbul’un Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun ilçesi Beylikdüzü...
İlçede İmamoğlu’ndan görevi devralan Başkan Mehmet Murat Çalık’a sormak istiyorum; eve kapanan çocukları eğlendiren palyaçodan ne istedin Başkan?

333 katlı bir hapishane

Ya adaylar ölürse...

Amerika’da kasımda Başkanlık seçimleri var, ben Bernie Sanders’ı destekliyordum.
Savaşlar, mülteci krizleri, iklim değişikliği, virüsler sonrası fazlasıyla yorulmuş dünyaya ‘demokratik sosyalist’ bir başkanın iyi geleceğini düşündüğüm için.
Ama bir yandan da Trump için kolay lokma olacaktı. Bernie Sanders ön seçimlerde aldığı kötü sonuçlar sonrasında kampanyasını noktaladı ve Demokratların adayı Obama’nın eski yardımcısı Joe Biden oldu. 2016’da Türkiye’ye de gelmişti Biden.
Trump’la boğuşabilecek daha dişli bir rakip. Tabii şimdi virüsün merkezi olan Amerika’da kasımda seçimlerin yapılıp yapılamayacağı bile tartışılıyor.
Üstelik daha ilginç bir tartışma var; Ya Covid-19 nedeniyle adaylardan biri hayatını kaybederse ne olacak? Joe Biden 77 yaşında, Donald Trump 74...
Kongre’nin seçimi erteleme yetkisi var ama böyle de bir tartışma var işte...

Yazarın Tüm Yazıları