Altıncı his

Hani bazen telefon çaldığında arayanın kim olduğunu veya bir mesaj geldiğinde kimden geldiğini bilir insan.

Haberin Devamı

Bazen bir an aklından geçen birini hiç beklenmedik bir anda karşısında buluverir, kimi zaman nedensiz bir sıkıntı kaplar tüm benliğini, “Hadi hayırlısı” der ve bir süre sonra üzücü bir haber alır, bazen “İçimde kötü bir his var” şeklindeki bir cümle dökülür dudaklarından, kötü bir şey olacağından korkmaya başlar ve gerçekten de kısa süre zarfında kötü bir olay olur, bazen de rüyalarında gördüğü şeyler, gün içinde gerçekleşiverir, işte bu tür olağanüstü durumlar 6. his yeteneğinin birer göstergesi olabiliyor... “İçine doğma”, “duyu dışı algı”, “önsezi”, “durugörü”, “duyu dışı algılama (ESP, extrasensory perception)”, “uzaktan görü” ve “uzaktan hissetme” olarak adlandırılan “6. his” en basit tanımıyla, kişinin olacak olayları tamamen doğal bir güdü ile önceden bilmesi olarak tanımlanıyor. Dokunma, görme, işitme, tat alma ve koklama olarak bilinen 5 duyudan tamamen farklı olarak gerçekleşen bu durum, bilimsel olarak kanıtlanamayan bir fenomen… Kelime anlamı olarak felsefede, mistisizmde, ezoterizmde ve farklı öğreti sistemlerinde değişik anlamlarda kullanılan bir terim... Oysa 6. his aracılığı ile kötü olayların gerçekleşeceğinin bilinmesi, çoğu insanın hayatı boyunca birkaç defa yaşadığı bir deneyim…

Haberin Devamı

ALTINCI HİSSİN KÖKENLERİ

Beynin sağ yarım küresi sıklıkla kullanıldığında sezgisel kapasite artıyor. Diğer yandan yapılan bir çok bilimsel araştırma beynin sinir sisteminin bir parçası olan empatik nöronların önseziler konusunda asıl rolü üstlendiği gösteriyor. Bu nedenle çok yakın ilişki içinde olan insanların, özellikle de birbirine âşık çiftlerin beyinlerinin zaman zaman birlikte işlediği bilinen bir gerçek... Öte yandan, örneğin ıssız bir sokakta, kişi takip edildiğini ya da arkasında birinin olduğunu gerçekten de hissedebiliyor. Bu tip bilinçsiz olarak algılanan duyuların toplamına “6. his” adı veriliyor. Çoğu bilim insanı, böyle bir duyu tipi olduğunu kabul etmiyor. Ancak arkada gerçekten biri varsa, ayaklarından çıkan çok düşük şiddetli sesler, bilinçte algılanamayabiliyor ama bilinçdışı tarafından fark edilebiliyor. İşte buna, duyusal sızıntı adı veriliyor. Bu sızan uyartılar, beyinde işlenebiliyor, içgüdüsel olarak korku hissini ve deri reseptörlerini tetikleyebiliyor, sese bağlı olarak oluşan ufak titreşimler, vücutta ve ses duyu organlarında titreşimlere neden olarak bilinçdışı bir algı doğurabiliyor. Bilindiği üzere deprem sadece saniyeler önce hareketlenmişken bunu insanlardan önce hayvanlar sezebiliyor. Aslında bu güçlerin, hayvanlar gibi geçmiş çağlarda insanlarda da var olduğu düşünülüyor. Yani insanın doğaya en yakın olduğu, doğa ile bir bütün oluşturduğu zamanlarda, insanlar bu yetilerini kullanarak gelecek tehlikeleri sezinleyebiliyor ve tehlikelerden korunabiliyordu... Ancak medeniyet ilerledikçe insanın önsezilerini kullanma ihtiyacı azaldı ve gücünü kaybetti, derinlerde bir yerde saklı kaldı, unutuldu. Bunların hepsi ve daha fazlası 6. hissin kökenleri olarak dikkat çekiyor.

Haberin Devamı

TOPLUM İNANIYOR

Toplumun yüzde 80’i 6. hisse yani zaman ve mekanla sınırlı olmayan uzak yerlerden bilgi edinme yeteneğine inanıyor. Normal duyularla ulaşılamayan bilgilere ve hislere ulaşma, gözün önünde kısa bir görüntü (soluk, kısa süreli hızlı geçen, puslu görüntüler), ses işitme, tat veya koku şeklinde olabiliyor. Bu esnasında bazı kişilerde kaygı, korku, terleme, nabız yükselmesi, bulantı, garip bir neşe gibi değişik duygu halleri ortaya çıkabiliyor. Bu haller bazen rahatsızlık verici olabiliyor ve kişide ciddi psikolojik sorunlara neden olabiliyor. Ulaşılan bilginin erişim seviyesi zamandan bağımsız oluyor, geleceğe, şimdiye ve geçmişe ait olabiliyor. Aynı zamanda da mekandan bağımsız olan bu durum, uzaklıkla da sınırlı değil... Ancak görülenlerin ya da algılananların, normal duyu organlarıyla alışılan tarzda net ve canlı olmaması kafaları karıştırıyor. Çalışılarak ve isteyerek elde edilmesi zor bir durum olan 6. hissin doğuştan gelen bir yetenek olarak ortaya çıktığına ya da sonradan geliştiğine inanılıyor.

Yazarın Tüm Yazıları