‘Halkını gazla katleden hayvan’ vurulduktan sonra

Yine bir sabah uyandı ve daha o günkü istihbarat brifingini dahi almadan düne kadar hakkında olumsuz tek bir şey söylemekten imtina ettiği Vladimir Putin’e meydan okuyan o ‘füzelerim geliyor’ mesajını Twitter’dan yayınladı.

Haberin Devamı

Sonrası yine tufan...Sonrası yine 15 aydır her kritik dış politika başlığında olduğu gibi güvenlik bürokrasisinin krizi yönetme, topu göğüste yumuşatıp yere indirme çabası.

 

Trump yönetiminde kimse ABD’nin Duma’daki korkunç kimyasal katliama karşı sessiz kalması gerektiğini düşünmüyor. Ancak iş bunun ABD ile Rusya’nın başını çektiği kamplar arasında III. Dünya Savaşı tetiklenmeden nasıl yapılacağı sorusunda kilitleniyor.

 

Savunma Bakanı Mattis ve generaller üç gündür Beyaz Saray’daki ‘Situation Room’da (kriz yönetim odası olarak tanımlayabiliriz) arka arkaya yapılan toplantılarda yaptıkları sunumlar sayesinde Trump’ı Esad rejimine kimyasal silah kullanımı için verilecek tepkiyi kalibre etmeye ikna etmiş gözüküyor.

 

Haberin Devamı

Muhtemelen siz bu satırları okurken ABD - bir ihtimal İngiliz ve Fransızların da desteğiyle - Esad rejiminin kimyasal silahlarını muhafaza ettiğini düşünülen hedeflere füze saldırıları düzenlemeye başlamış ya da başlamak üzere olacak. Pentagon’un bu kampanyayı Şam yönetimini düşürmeye dönük geniş çaplı bir operasyona dönüştürme niyeti ise hiç yok. Trump’ın şıpsevdi gönlü son olarak hangi senaryoya ısındı tam olarak bilmek imkansız. Bildiğimiz tek şey şu ki Washington’da ‘Geçen seneki hava saldırısından daha kuvvetli bir müdahale olsun. Ancak yine belli hedefleri vuralım, çok uzatmadan operasyonu nihayetlendirelim’ havası hakim.

 

Eğer Amerikan askeri kanadının istediği gibi Esad rejimine karşı daha kapsamlı bir operasyona dönüşmez ise bu tür bir hava saldırısının büyük resimde Suriye’nin geleceği açısından bir anlamı olur mu? Hem de davulla zurnayla ‘vurduk, vuruyoruz’ deyip rejime de Ruslara kimyasalların yerlerini değiştirebilmeleri için epey zaman verdikten sonra.

 

Bir önceki ABD Başkanı Obama’nın 2012’de büyükelçi unvanı vererek ‘Suriye’deki geçiş sürecinden sorumlu özel danışmanlığı’na atadığı Frederic Hof’a göre yukardaki sorunun yanıtı net bir ‘hayır’. Hof, Esad’ın olası bir hava saldırısını geçen seneki gibi tek seferlik bir tepki olarak algılaması durumunda katliamlarından vazgeçmeyeceğine inanıyor.

 

Haberin Devamı

Obama’nın Suriye’de elini taşın altına koymaktan kaçınan politikasıyla uzlaşamadığı için görevi bırakıp ABD’nin önde gelen düşünce kuruluşlarından Atlantik Konseyi’nin Ortadoğu Merkezi’ni yönetmeye başlayan Hof, iki gün önce bu kuruma veda konuşmasında önümüzdeki sürece dair kritik bir bilgi paylaştı.

 

Şu an yönetimde aktif görevde olmasa da süreçlere dair içerden bilgi almaya devam eden Büyükelçi Hof, bugüne kadar ABD ile Rusya arasında Suriye’nin geleceğine dair yapılan tartışmalarda Moskova’nın ‘yeni bir anayasa ile 2021 ya da 2022’de seçimlere gidilmesi konusunda Esad’ı ikna edebilecekleri’ konusunda iddialı olduklarını anlattı. Ve ekledi: ‘Eğer Rusya Esad’ı cinayet işlemekten alıkoyabilirse o zaman Ruslarla birlikte çalışabilmek için bir zemin yakalarız.’

 

Haberin Devamı

Hof tüm bunları anlatırken sık sık kendisinin Obama’ya yaşanacak ağır kayıplara rağmen Suriye’de DEAŞ’la mücadele için ABD askerlerinin katılımıyla geniş bir kara operasyonu tavsiye ettiğini hatırlatmayı ihmal etmedi. Zira Hof’a göre PKK’nın Surye kolu YPG’lilerden oluşan Suriye Demokratik Güçleri (SDG) iyi ve cesur savaşçılar olduklarını kanıtladı ancak şehir savaşlarını milisler değil ancak düzenli ordular kazanabilirdi. Büyükelçi Hof tam da bu yüzden SDG üzerinden sürdürülen DEAŞ’la mücadelenin gereğinden fazla uzadığını düşünüyor.

 

Hof’u Obama döneminden beri ABD’nin DEAŞ karşıtı kampanya özel temsilciliği görevini yürüten Ankara’nın belalısı Brett McGurk ile buluşturan bir nokta var. Birisi emekli, diğeri ise hazirana kadar hala görevde ve ikisi de Türkiye’nin Afrin operasyonu nedeniyle planları alt üst olan YPG’lilerin yarına dair sadece ABD ile değil Ruslar ve İranlılarla da pazarlık içinde olduğu konusunda ısrarlı.

 

Haberin Devamı

Öte yandan Ankara-Moskova-Tahran arasındaki üçlü ittifak görüntüsünün üzerinde Suriye gölgesinin kaçınılmazlığı üç ülke liderinin el ele verdiği pozdan sadece üç gün sonra Duma’da kendini gösterdi. Hemen ardından Rus Dışişleri Bakanı Lavrov sürpriz bir biçimde Türkiye’nin Afrin’i Suriye rejimine bırakmasını beklediklerini açıkladı.

 

Afrin’den öngörülebilir bir gelecekte çıkmayı düşünmediği her halinden belli olan Ankara’nın bu konuda Moskova’nın tam desteğini alması pek mümkün gözükmüyor. Afrin’de bile durum buyken sadece Menbiç’in değil Fırat’ın doğusunun tamamen YPG’den temizlenmesi konusunda Türkiye’nin Ruslara tam olarak ne kadar güvenilebileceği sorusunun yanıtı Esad yönetimiyle pazarlıktan değilse nereden geçiyor belli değil.

 

Haberin Devamı

Hem Esad’sız hem YPG’siz yepyeni bir Suriye hayali kuran Ankara’nın Büyükelçi Hof’un Suriye’de seçimler için Moskova ile genel bir anlayış zemininde buluştuklarını ima ettiği 2021-2022 eşiği öncesinde daha gerçekçi hedefler koyması gerekecek gibi görünüyor. Oysa şu ana kadar farklı kurumlardan konuştuğum Türk yetkililerin hiçbiri Suriye’de değil üç sene sonrasına üç ay sonrasına dair kapsamlı bir strateji anlamına gelecek bir öngörü ortaya koyamıyor.

Yazarın Tüm Yazıları