Bülent Katarcı

Yeni yılda beynimizi nasıl koruyalım?

1 Ocak 2024
HER beyin yaşla birlıkte değişir, bu da zihinsel faaliyetleri olumsuz etkileyebilir.

 

 Yeni yıla yepyeni bir insan olarak girmek ve bu sene hedeflerini başarmak isteyenlere İzmir Tınaztepe Üniversitesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Egemen Vardarlı, beynimizi nasıl koruyabileceğimizi anlattı.
Günümüzde beyin sağlığımızı en fazla tehdit eden düşman Alzheimer hastalığıdır. Genellikle 65 yaş ve üzerinde başlayan bu hastalık, 80-85 yaş grubundaki bireylerin yaklaşık uüzde 40’ını etkilemektedir. Henüz tedavisi bulunmayan bu hastalık kişi ve bakım veren ailelerinin yaşam kalitesini şiddetli şekilde bozmaktadır. Hastalığa yakalandıktan sonra yapılacaklar sınırlı şekilde yarar sağlamaktadır. Nörolog, fizyoterapist, psikiyatrist, bazen diyetisyen tedavi ekibinde yer almakta ve zorlu bir mücadeleye girmektedir. Peki bu hastalığa yakalanma olasılığımız azaltabilir miyiz? Cevap; evet riskimizi azaltmak için yapabileceklerimiz var.
* Sigarayı bırakmak. Alkolden kaçınmak. Her sigara içen demans mı oluyor? Tabii ki olmuyor fakat içilen sigara riskini yüzde 30-50 oranında artırdığı düşünülmektedir. İçilen sigara miktarının artması demansa yakalanma ihtimalini artırır.
* Yoğun alkol kullanımı da tek başına demans sebebi olmaktadır. Alkol bağımlılığı tedavisi zordur fakat mümkündür.
* Yüksek tansiyondan korunmak, varsa uygun şekilde tedavi almak. Özellikle orta yaşlardaki hipertansiyonun varlığı ileri yaşlarda demans gelişmesi için çok önemli bir risk faktörüdür. Sistolik tansiyonun 130 ve altında olmasına dikkat etmemiz gerekir.
* Fiziksel aktivite kaygınızı azaltır, uyku kalitenizi artırır, damar sağlığınızı korur. Özellikle orta yaşlarda düzenli egzersiz yapıyor olmak daha da koruyucu olmaktadır. Bu sayede demans riskiniz yaklaşık yüzde 30 oranında azaltabilirsiniz.

Yazının Devamını Oku

Yeni yıl için sağlık önerileri

25 Aralık 2023
BUGÜN 25 Aralık Pazartesi. Aralık ayında, geride kalan bir yıla veda edilirken yeni yıla girecek olmanın heyecanı da yaşanıyor. 2024 yılında daha iyi, daha güzel ve sağlıklı bir hayatın ipuçlarına, yaşam kalitesini yükseltmenin yol haritalarına, beslenmeden diyete, cilt güzelliğinden uzun yaşamın sırlarına pek çok konuya odaklanacağız... Yeni bir yıla hazırlanırken istesek de istemesek de hepimizde az çok bir yeni heyecan, arayış, beklenti, hatta yeni hesaplar yapma arzuları var. O arzulardan önemli bir bölümünü de ‘sağlığımızı korumak ve uzun yaşamın sırları’ oluşturuyor. Ekol Hastanesi Diyetisyeni Betül Demir Turhan, yılbaşı gecesi beslenmeyi anlattı...


“Geldik aralık ayının sonuna. Sizden yeni seneyi beslenme ve spor adına değerlendirmenizi istiyorum. Bu sene sağlıklı beslenme adına neler yaptınız onları düşünün ve bir özdeğerlendirme yapın kendinize. Spora başladınız mı? Değişik bir spor denediniz mi? Zayıfladınız mı? Tatlı bağımlılığınız vardı belki de. Onu bıraktınız mı? Ya da bunlar için adımlar attınız mı? Belki de bu sene kendiniz için hiç bir şey yapamadınız. Oturun ve kendinize vakit ayırıp bunları düşünün. Zayıflayacağım demek yerine belki de her gün kendim için beslenmem adına ufak değişiklikler yapacağım. Her öğün paketli ürün tüketiyorsam 1 öğüne düşmek gibi. Ya da hiç spor yqapmıyorsam haftada 1 gün yapmak gibi. Hiç spor yapmıyorken her gün spor yapmayı hedeflemek ilk adımda çok doğru olmayabilir. Ve her başardığınız hedef için atacağınız bir tik işareti bile sizi bambaşka yerlere götürecek ve kendinize olan güveniniz yerine gelecektir.

YILBAŞI GECESİ BESLENME
Geldik en kritik noktaya. Yılbaşı gecesi beslenme nasıl olmalı? Öncelikle sağlıklı beslenme sağlıklı yaşam bir bütün. Doğum günü, yılbaşı, yıl dönümleri gibi özel günlerin olması kutlamalar sosyal hayatın bir parçası olduğu gibi sağlıklı yaşam içinde gerekli. Çünkü sağlıklı bir insan sadece fizyolojik değil psikolojik ve sosyal anlamda da iyi hissetmektir. Bu yüzden sosyal hayatınızdan kopmadan kendinize yiyecekleri dert edip diyet kültürü etkisi altında ilerlemek yerine anın tadını çıkartacağınız yemeğin sadece aracı olduğunu düşündüğünüz bir süreç yürütün kendinize. Yemek pişman olacağınız bir eylem değil. Aksine ertesi gününe dengeleme için detoks yapmanıza da gerek yok. Sadece açlık tokluk hislerinize dikkat ederek zaten senede 1 defa olan bu günün tadını çıkartın. Keyfinize bakın ve sofrada oturmayın bol bol hareket edin .
Öncelikle; * Lütfen gecenin keyfini çıkartın. Gecenin keyfi illa çok yemek yemekle çıkmaz. Her ne yapacaksanız sosyalleşmek en güzeli. * Yavaş yiyin. * Yoğurtlu mezeler, salatalar en güzel mezeler. Kızartma türevlerinden uzak durun. * Çorba ile başlamak doygunluğunuzu artıracaktır. Kremasız tercih edin. * Tatlı eğer çok arzuluyorsanız ve kronik bir hastalık yok ise tabiki tüketilebilir. Yemekten sonraya bırakın ama.
Evde kutlayacaksanız menüyü erkenden belirleyin; alışverişinizi tok karnına yapın. Dışarı da kutlayacaksanız karnınız şişecek konforsuz hissdeceğiniz kıyafetlerden kaçının ve o andaki keyfinize göre yiyeceklerini seçin.
Yeni yılın hepinize sağlık, mutluluk, huzur getirsin. Bu sene güzel alışkanlıklar kazanın. Kazandığınız kendiniz adına güzel şeyler devam etsin. Sevin. Sevilin. Hem fizyolojik olarak hem de sosyal anlamda iyi geçireceğiniz üreteceğiniz, hedeflerinizi tutturacağınız bir yıl diliyorum.”

Yazının Devamını Oku

Bel ağrısız yaşam

18 Aralık 2023
EN sık karşılaşılan ağrı türlerinden biri, belki de birincisi bel ağrısıdır. Vücudumuzun en çok yük taşıyan kısmı belimizdir. Bel ağrısının çok değişik nedenleri olabilir.

 

Hareketsizlik, uzun süre oturarak iş yapma zorunluluğu, aşırı yük kaldırma, duruş bozuklukları, gebeliğin son ayları, halter ya da kürek çekme gibi bazı sporlar, zayıf karın ve bel kasları, kilo fazlalığı, doğuştan gelen bazı anormallikler ve ruhsal gerginlikler bel ağrısı nedeni olabilir. Bel ağrısı mutlaka dikkate alınmalı ve bir hekime başvurulmalıdır. Beyin Cerrahı Prof.Dr.Mehmet Zileli Bel Ağrısız yaşamı şöyle anlattı:
* Bel ağrısı ne sıklıkta görülür?: Çok sık görülür. Erişkin nüfusun yüzde 80’i yaşamlarında en az bir kez rahatsız edici bel ağrısı geçirmişlerdir. Yine erişkinlerin yüzde 25’i doktora başvuracak düzeyde sürekli veya gelip geçici bel ağrısından yakınmaktadır.
* Bel ağrısının nedeni nedir?: Omurlar arasındaki disk dediğimiz kıkırdaklar, omurların arkasındaki faset adını verdiğimiz küçük eklemler, ligamanlar ve kaslar ağrı kaynağı olabilir. Bel ağrısının nedeni genellikle yardımcı incelemelerle ortaya konamaz. Hastanın yakınmalarının şekli ve muayene bulguları ağrı kaynağını bulmada filmlerden kat kat üstündür. Bel ağrısının en sık nedeni mekanik bel ağrısıdır.
* Ağır yük kaldırmak bel ağrısına neden olur mu?: Evet, bu mümkündür. Ancak kişinin bel kasları zayıf ve kilolsu fazla ise bu da ağır yük kaldırma olarak değerlendirilmelidir. Böyle kişilerde öne eğilerek (belini bükerek) yerden bir toplu iğnenin alınması bile bel ağrısına yol açabilir.
* Bel ağrısı en çok hangi mesleklerde görülür: Sanıldığının aksine bel ağrısı, bedensel işlerde çalışanlarda büro işlerinde çalışanlara göre daha az görülmektedir. Yani büro işlerinde çalışanlar, memurlar, öğretmenler, sağlık çalışanlarında bel ağrısı çok görülür.
* Bel ağrısının genetik kökeni var mıdır?: Bel ağrısı ile bazı genetik bağlantılar gösterilmiştir. Özellikle diskin kıkırdak yapısındaki bazı bozulmaların genetik kökenli olabileceği üzerinde durulmaktadır.

Yazının Devamını Oku

Hayat kurtaran ilkyardım: Heımlıch manevrası

11 Aralık 2023
TÜM insanların ağzından sonra vücuduna doğru inen boru şeklinde iki organı var. Soluk ve yemek borusu. Devamlı açık olan soluk borusu. Yemek borusu ise epiglot denen bir kıkırdak parçası ile sürekli kapalı. Yemek borusunu açmak için o meşhur hareketi; “yutkunma işlemini“ yaparız. Bu hareketin temel özelliği önce soluk borusunun başlangıç kısmının hiçbir şey sızdırmayacak şekilde kapatılmasıdır, sonra yemek borusu açılır. Yutkunma işlemi istemli ve birçok kasın komplike bir şekilde etkili olduğu karmaşık bir harekettir. (O yüzden bazı kişiler zor yutkunur)


Yemek borusunun bir cisimle tıkanması soluk borusunun tıkanması kadar acil değildir. Yutkunarak cismi yutmak veya kusmak sorunu çözebilir. Ancak solunum yolu tıkanıklığı çok daha acil ve hayati bir durumdur. Birkaç dakika içinde müdahale edilmezse kişi hayatını kaybedebilir. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Tıp Anabilim Dalı, Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Ersoy hayat kurtaran ilk yardım uygulaması olan Heimlich Manevrası’nı anlattı.

YAŞAMI TEHDİT EDER
Hayatımızın her anında, beklenmeyen ani ve ölümcül durumlarla karşılaşabiliriz. Mesela yemek yerken yediğimiz besin aniden hava borumuza (trachea) kaçıp kısmi veya tam tıkayabilir ve o an da nefes alamaz hale geliriz ki bu da yaşamı tehdit eden bir durumdur. Kısmi tıkanıklık durumundaki bulgular; ani solunum sıkıntısı, zayıf ve sessiz öksürme, hırıltılı solunumdur ve bu durumdaki kişiye kendi kendine öksürmesi, bu şekilde nefes borusuna kaçan cismi çıkartmaya çalışması önerilir. Tıkanıklık tam ise kişi nefes alıp veremez, ses çıkaramaz, öksüremez ve özetle durum çok ciddidir. Bu durumda olan kişiye: Önce “sırt vuruşu”, ardından “Heimlich” (karına bası manevrası) uygulanmalıdır.

3-5 DAKİKALIK SÜRE
İnsan beyni havasızlığa ortalama 3, en fazla 5 dakika dayanabilmektedir. Yani nefes borusuna yabancı cisim kaçan ve bu nedenle hava alıp veremeyen kişiyi ölümden kurtarmak için en çok 3-5 dakikamız vardır. Dünyanın hiçbir ülkesinde ambulans ve profesyoneller (doktor, hemşire, paramedik vs.) olay yerine 10-14 dakikadan önce gelememektedir. İzmir’de bizler şanslıyız çünkü 112 ambulansı ortalama 9 dakika içinde hasta veya yaralıya ulaşabilmektedir.

EĞİTİMİNİ ALMAK ŞART

Yazının Devamını Oku

Obezite tedavisinde diyet ve spor

4 Aralık 2023
YAŞAM alışkanlıklarımız değişti.

 

Evde geçirilen vakit arttı. Buna karşılık hareketsiz kalan pek çok kişinin beslenme alışkanlığı bozulurken toplumda obezite arttı. Özel İzmir Ekol Hastanesi Diyetisyen Betül Demir Turhan, “Obezitenin en iyi doğru tedavisi diyet ve spordur” dedi ve şunları paylaştı:
Diyet denilince akla çoğu zaman pazartesi başlayıp salı günü bırakılan, sevdiğimiz her şeyden mahrum kalacağımız, tamamen olmak istemediğimiz birisi gibi davranacağımız, kendimizi belki de bir robot gibi hissettiğimiz duygularımızdan yoksun zorlu bir süreç gibi tanımlıyor olabiliriz. Bazen de yanlış uygulanan diyet programları ile kötü bir geçmişin olması ister istemez bir ön yargı durumu yaratıyor. Aslında diyet İngilizce bir kelime olan ‘diet’ kelimesinden Türkçe’ye girmiştir. Kelime anlamı ise beslenme düzeni veya beslenme programı demektir. Aslında ‘diet’ kelimesi günlük yediğiniz bütün besinlerini kapsar. O yüzden diyetin asıl tanımı; beslenmenizi düzenlemek, daha sağlıklı bir beslenme tarzı benimsemek veya eğer yağ oranınızda bir fazlalık var ise (vücutta yağ oranının fazla olmasına obezite diyoruz) ideal düzeye getirmektir. Beslenmeyi düzenleyip sağlıklı hale getirmek aslında sağlığımızı düzenlemektir. Çünkü obezite sadece tek başına ilerlemez. Beraberinde birçok hastalığı getirir. (diyabet, hipertansiyon, gut, kardiyovasküler hastalıklar, diz ve eklem hastalıkları vb.) Sağlıklı beslenerek ideal kilomuza ve doğru bir yağ oranına ulaşmak hastalıklara yakalanma riskimizi azaltır ve varsa bu hastalıkların tedavilerinde yardımcı rol oynar. Böylelikle daha sağlıklı bir hayat sürdürmemizi sağlayacaktır. Burada kritik nokta diyetin bir diyetisyen eşliğinde olması gerektiğidir. Sadece zayıflamak için yanlış beslenme programları uygulamak kilo vermenizi sağlasa da vücudunuza büyük bir kötülük yapmış olursunuz. Yetersiz ve dengesiz bir beslenme tarzı kısa sürede vitamin mineral eksikliği, saç dökülmeleri, tırnak kırılmaları vb. olmak üzere birçok sorunu da beraberinde getirecektir. Bunu uzun süre devam ettirdiğinizde organ fonksiyonlarında bozukluklara neden olabilirsiniz. Bu yüzden kulaktan dolma bilgiler yerine bir diyetisyen eşliğinde kendi açlık ve tokluk hislerinizle beraber doğru kendiniz tanıyarak bir diyet programı ile ilerlemek çok daha doğru olacaktır.

OLMAZSA OLMAZ BESİNLER

KARBONHİDRAT: Zayıflama diyetinde karbonhidrat içeriği; şeker gibi basit karbonhidratlar az, kuru baklagiller ve tam tahıl ürünleri gibi kompleks karbonhidratlardan fazla olmalıdır. Posa içeriği yüksek olan sebzeler, meyveler, kurubaklagiller, tam buğday, çavdar, tahıllı, kepekli ekmekler ve yulaf mide boşalmasını geciktirerek tokluk hissini sağladığından enerji alımını kontrol amacıyla diyet programlarında yer almalıdır.
PROTEİN: Diyetin protein içeriği daha çok doymuş yağ oranı düşük protein kaynaklarından yararlanılmalıdır. Hayvansal kaynaklı proteinlerden yağsız süt ve ürünleri, yağı az et, tavuk, balık ve yumurtayı zayıflama diyetine eklemeliyiz. Toplam proteinin kalan kısmının kuru baklagiller, sebze ve yağlı tohumlardan gelmesi önerilmektedir.
YAĞ: Yağlar, yağda eriyen vitaminlerin (A, D, E, K) kullanımı ve protein biyosentezinde enerjiye katkısı açısından önemlidir. Bu yüzden zeytin, zeytinyağı, ceviz, badem, fındık, fıstık gibi sağlıklı yağlar diyette yer almalıdır.

BESLENME ÖNERİLERİ

Yazının Devamını Oku

Stajyer doktorlar 50 yıl sonra yine Behçet Uz’da

27 Kasım 2023
1955 yılında Ege Üniversitesi’nin açılması ile birlikte Tıp Fakültesi’nin Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği ve Çocuk Cerrahisi Kliniği’ne evsahipliği yapan hastane bu görevini 1974 yılına kadar devam ettirmişti. Cumhuriyetimizin İzmir’e olan armağanlarından biri olan Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi, yeniden tıp öğrencilerinin eğitimine katkı sunmaya başladı.


Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İzmir Tıp Fakültesi 4. Sınıf öğrencileri Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları stajlarını SBÜ Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi kapsamında yer alan Dr. Behçet Uz Çocuk Hastalıkları ve Çerrahisi Hastanesi’nde yapıyorlar.
Başhekim Prof. Dr. Behzat Özkan, “Eğitim Araştırma Hastanesi kimliği ile kuruluşundan bu yana aralıksız asistan eğitimini sürdüren hastanemizde bu yıl Değerli Öğretim Üyelerimizin eşliğinde Sağlık Bilimleri Üniversitesi, İzmir Tıp Fakültesi 4. Sınıf öğrencilerinin hem teorik hem pratik derslerinin yapılmaktadır” dedi.

TEMEL 23 NİSAN’DA ATILDI
Kuruldugu günden bu zamana kadar şu anki Başhekimi Prof. Dr. Behzat Özkan dahil toplam 19 başhekim görev yaptı-yapıyor. Başhekim Behzat Özkan şunları paylaştı: “Hastanemizin temeli 1938 yılında dönemin belediye başkanı Dr. Behçet Uz tarafından çocuklarımız için çok anlamlı bir gün olan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı günü atıldı. Dönemin imkansızlıkları sebebi ile 9 sene gibi bir sürede tamamlanarak 2 Nisan 1947 yılında hizmete başladı. Açıldığı 1947 yılında 150 yatak, yılda 14 bin poliklinik, 1900 yatan hastaya hizmet veren Dr. Behçet Uz Çocuk Hastanesi 76 yılın sonunda bu gün, 1 ana 9 ek binası, 1800’e yakın çalışanı ile başta Ege Bölgesi olmak üzere ülkemizin pek çok yerinden yılda yaklaşık 800 bin çocuğumuza hizmet veriyor.
Çocuklarımız ve aileleri için her noktadan erişimin rahatlıkla sağlandığı, merkezi bir konumda bulunan ve İzmir’in en önemli sembollerinden biri olarak 76 yıldır hizmet veren hastanemizde 10 eğitim sorumlusu, 23 eğitim görevlisi, 16 doçent doktor, 128 uzman hekim ve yandal asistanı, 19 operatör doktor, 9 Başasistan 140’ın üzerinde araştırma görevlisi çalışmakta. Bu hekimlerimizle birlikte hemşiresinden teknisyenine, klinik destek personelinden güvenliğine kadar toplam çalışan sayısı bin 795. Bu kadrolarla 31 farklı branşta poliklinik hizmeti, 320 yatak kapasitemiz ile 19 farklı branşta yataklı tedavi hizmeti, 4 farklı branşta yoğun bakım hizmeti gerçekleştirmekteyiz.

TEK YANIK MERKEZİ

Yazının Devamını Oku

Sağlıklı beden sağlıklı zihin

20 Kasım 2023
GÜÇLÜ bir hafıza her yaştan insanın ihtiyaç duyduğu en önemli özelliklerden biri. Bir insanın sahip olabileceği en değerli şey olan sağlık, ancak beden ve zihin birlikteliğiyle eksiksiz bir şekilde var olabilir. Yani sağlıklı bir yaşam için sağlıklı bir beden ve zihin gereklidir. Bunlardan biri olmadığında sağlıktan söz etmek mümkün değildir. Peki sağlıklı bir yaşam için neye/nelere ihtiyacımız var? Yediğimiz yiyecekler, kendimiz için sağlıklı gıdaları seçmek, sağlıklı bir yaşam için yeterli midir?


İşte bütün bunları Psikolog Yasemin Karaçay anlattı:
“İlk olarak ‘sağlık’ ve ‘sağlıklı yaşam’ın tanımını yapalım. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sağlık, ‘sadece hastalıklardan, mikroplardan korunma değil, bir bütün olarak fiziksel, ruhsal ve sosyal açıdan iyi olma hali, organizmanın dengede oldugunu bir durum’ olarak tanımlanır. Sağlıklı yasamı ise, mümkün oldukça ciddi ve tedavisi zor hastalıklara yakalanmadan, fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal ve sosyal yönlerden üstün durumda, uzun yıllar zevk alarak yaşamımızı sürdürme olarak tanımlayabiliriz. Sağlıklı yaşam aynı zamanda kendimizden/kendi bedenimizden memnun olmayı, kendimizi iyi hissetmeyi, sağlıklı bir beden ve zihne sahip olmayı ifade eder.

BİRİNCİL GIDALAR ÖNEMLİ
Doyurulması gereken ihtiyaçlarımız, yediğimiz yiyecekler ile birlikte ilişkilerimiz (eş, sevgili, çocuk, anne–baba, arkadaş...), işimiz, kariyerimiz, hayat amacımız, kişisel gelişimimiz, manevi dünyamız, fiziksel aktivitelerimizden oluşmaktadır. Benim de uygulayıcısı olduğum ekolün ve ‘Institute of Integrative Nutritition (IIN)‘in kurucusu Joshua Rosenthal’e göre yediğimiz yiyecekler ‘ikincil gıdalar’ olarak kabul edilirken, onun dışında kalan diğer tüm ihtiyaçlarımız ‘birincil gıdalar’ olarak isimlendirilir.
Elbette yediğimiz yiyecekler, kendimiz için sağlıklı gıdaları seçmek, sağlığımız ve mutluluğumuz için büyük önem arzederken; birincil gıdalar, aile yapımız, genetik yapımız, sosyal ilişkilerimiz, kariyerimiz, fiziksel aktivitelerimiz ve manevi dünyamız bizi daha çok beslemekte, desteklemekte ve kaliteli bir yaşam sürdürmemize yardımcı olmaktadır. Birincil gıdalarımızda yaşadığımız tatminsizligi, çoğu zaman ikincil gıdalar ile doyurmaya çalışırız. Mutlu bir birliktelik, her koşulda yanımızda olacaklarından emin oldugumuz yakın dostlarımızın varlığı, sevdiğimiz bir iş, dengeli bir iş–özel yaşam döngüsü, fiziksel aktivitelere düzenli olarak ayırdığımız zaman, manevi anlamda hissettiğimiz tatmin, bizleri sağlıklı ve yeteri kadar besin tüketme eğilimine sokar. Sağlıklı ve yeterli beslenme ile kendimizi daha zinde, daha enerjik hissederken, bu iyi hissetme hali, birincil gıdalarımız ile aldığımız doyumu ve aynı zamanda hayallerimizin peşinden koş̧ma gücümüzü de artırır. Dolayısıyla birincil ve ikincil gıdalarımızın dengede olması, sağlıklı yaşamın temelini oluşturur. Sağlıksız ve yetersiz beslenme ile sağlıklı yaşama ulaşamayacağımız gibi, birincil gıdalarımızdan birinde, ya da bir kaçında yaşadığımız bir sorunu ya da sorunları çözmeden de sağlıklı yaşama ulaşmak pek mümkün olmuyor. Bu da bize sağlıklı yaşama ulaşma yolunda birincil ve ikincil gıdaları eş zamanlı olarak dengeye getirmenin gerekliliğini gösteriyor.
Hemen bu gün, yaşamınız için kalıcı ve olumlu değişiklikleri gerçekleştirme yolunda sizi sağlıklı tercihler yapmaktan alıkoyan nedenleri belirleyerek sağlıklı yaşam yolculuğunuza çıkmaya ne dersiniz?

Yazının Devamını Oku

Anıları çağrıştırma

14 Kasım 2023
BELLEKTEKİ bozulmanın en erken işareti son zamanlarda öğrenilen “yeni bilgilerin unutulması”dır. Randevuların, isimlerin ya da telefon numaralarının zaman zaman unutulması bir ölçüye kadar normaldir. Alzheimer hastaları ise böyle şeyleri daha sık unuturlar ve daha sonra da hatırlamazlar. Anı-hatıra kişinin belleğinde canlı tuttuğu ve sık sık anımsadığı şey demektir. Geçmiş zamanda yaşanmış hala anımsanan şeydir. Bir kişiye, bir olayı hatırlaması için verilen her türlü nesne, hatıra olarak nitelendirilebilir.Alzheimer Derneği Onursal Başkanı, Lions 118-R Yönetim Çevresi Alzheimer – Geriatri Yaşlılara Hizmet Koordinatörü İnci Medya Danışmanı Dr. Aysel Gürsoy, “Anıları çağrıştırma bir terapi yöntemidir” diyerek, şöyle anlattı:

 

ZAMAN DİLİMİNDE YOLCULUK
“Aniden gördüğümüz bir obje, bir koku, bir ses, müzik bizi unuttuğumuz bir zaman diliminde yolculuğa çıkarır. Duyularımızın beyindeki merkezleriyle bellek merkezi hipocampus arasında sinir yolları ile bağlantılar vardır. Zaman, mekan nesneler ile duygusal bağlantıyı içeren bağlar burada depolanır. Alzheimer hastalığında ilk önce en son depolanmış bilgiler silinerek sinsice, uzun yıllar tümü yok olmaya gider. Olumlu ve güçlü duygular ile yüklü anıları geri çağrıştırma fiziksel ve zihinsel hastalıkların tedavisinde kullanılmaktadır.
Beyin araştırmacıları müziği, kokuyu, geçmişte kullanılan objeleri ve fotoğrafları anıları çağrıştırma terapisinde kullanmaktadır. Bu terapi sırasında hafızadaki unutulmuş kapılar açılır. Beynimizdeki ilgili beyin hücrelerini aktifleyip harekete geçiren bir etki yaratarak o andaki biyokimyamızı, tansiyonumuzu, kalp ritmimizi, bağırsak hareketlerimizi etkiler.

TOPLUMSAL BELLEĞİMİZİN GÜCÜ
Güzel anılar olumlu etkiler yaratırken korku, kaygı yüklü anılar vücudumuzu olumsuz etkiler. Anıları geri çağrıştırma terapisi ile hatırlama ve duygusal iyileştirme amaçlanmaktadır. Hatırlama uğraşısı (müzik, koku,tat ve görsel anılar) beynimizin farklı bölgeleri ile bellek arasındaki bağlantıyı güçlü tutmaktadır. Demansta ile önce korku ve tat duyu yolları harap olmaktadır. Toplumsal belleğimizdeki ortak anılarımızı canlandırmakta bireysel belleğimiz için önemli yararlar sağlanacaktır. Örneğin dini ve milli bayramlarımız, lunapark, dönme dolaplar, balonlar, şehrimizin eski meydan, bina ve yapılarında yapılan etkinlikler gibi. Kent belleğini oluşturan tarihi bina, meydan, sokak ve okulları korumak anılarımızı geri çağırma terapisinin doğal enstrümanlarıdır.
Toplumsal belleğimizde güzel anıları çağrıştıran bir objede uçan balonlardır. 21 Eylül Dünya Alzheimer Haftası’nda kurumlar ve kuruluşlar meydanlarda uçan balonlar dağıtarak bu terapiye destek olabilirler. Depresyonun, kaygının demansı tetiklediği bir gerçektir ve demans günümüzde hızla artmaktadır. Güzel anıları çağrıştıracak müzik dinletileri ve objeler hepimize iyi gelecektir.

Yazının Devamını Oku