Sıkça şu soruyu düşünüyorum şu son günlerde, Nedir bizi insan yapan? 

Tüm dünya fiziksel ve ruhsal olarak, hem dışardan hem içerden bombalarla patlarken ve biz izlerken bunu soruyorum kendime. İnsan nedir?

Haberin Devamı

Doğma hakkına erişip yüzeyine metrekare kapladığımız ve adına dünya dediğimiz bu sahnede yaptıklarımız mıdır? Varoluşumuzu evrene ifade edişlerimiz mi?  Yoksa yapmaya geldiğimiz görevlerimizi hap hatırlamak ve buna göre yaşayabilmek mi?

Biliyorum yazıya böyle başlamam sizi biraz şaşırttı. İyi yaşamın içerisinde sadece sağlıklı bir bedene sahip olmak yok. İyi yaşamın içerisinde duygularımız, düşüncelerimiz ve ruhumuzun da iyi olması var.

Dünyayı ve kendimizi iyileştirmek birinci görevimiz, dünya üstündeki tüm canlıların ise kendilerini iyi hissettikleri, mutlu ve tatmin dolu hayatları yaşadıklarını görmek ve dünya tezahüründeki acıya son vermek hedefimiz. Binlerce yıldır tüm kavgamıza ve şımarıklığımıza rağmen şikâyet etmeden sevecenlikle bizi bağrına basan şu mavi gezegene yarar sağlamak dışında bir misyonu olmayan insanların bir araya gelmesi ve giderek çoğalması tek kişisel motivasyonum.

Haberin Devamı

Dünyamız, buraya asıl geliş amacımızı anladığımızda ve o yolda çalışmaya başladığımızda dengesini bulacak. Bu günlerde hepimiz içimizde ve çevremizde yaşanan kaos ve korku ortamına karşın bu satırları yazmak istedim. Çünkü dengemizi  korumamız ve sakinleşmemiz gerekiyor.

Şimdi, eğer doğmak ile ölmek arasında geçirilen süreye yaşam deniyorsa ve bu okullara gidip, iş sahibi olup, evlenmek ve çocuk sahibi olmak ve bunlarla çerçevelenmiş bir sürecin aralarında yaşanan duygular ve hatıraları kadar mıdır? Yoksa, kendini anlamak, kim olduğunu, yaşam ve geliş amacını hatırlamak ve sonrasında bunun doğrultusunda yaşamak mıdır? Bence budur.  Kim olduğunu bilmek için ise biraz gözleri açmak gerekiyor. Ama içeriye doğru, yani farkındalığa doğru.. Dünya giderek deliriyor. Okuduğum kitaplarda ön görülen ahiretin her boyutta yaşandığına şahit olmak ise benim için en büyük ders.  

 Ders çünkü öğretilerin çoğu bu değil mi? Mevlana’nın ne güzel sözü:

Başına gelenlerden şikayet etme bunlar imtihandır, imtihan dediğin kağıt kalem ile olmaz,  kul kul ile sınanır.  Elmas nasıl ki yontulmadan kusursuz olmazsa insan da acı çekmeden olgunlaşamaz.

Haberin Devamı

 Bazen tüm bunlara kendimi kaptırarak isyan ettiğim, acı çektiğim, şaşırdığım oluyor. Sonrasında ise hatırlamak gerekiyor. Sınava da olduğumuzu hatırlamalı. Şu hayatımızda okuduğumuz kitaplar, öğrendiğimiz öğretiler ne için? Tüm bu kaosa rağmen insan kalabilmek, önce kendimize ve sonra çevremize iyilik verecek sakin limanlar olabilmek için.  Sonra da birlik bilincine gelebilmek için. Tüm zihinsel sınırların ve SEN tanımının bittiği yerde BİZ ve BİR olmanın hissedileceği ruhani birleşme.

Yaratılışımızdaki özümüz bu, tümlüğü paylaşan varlıkların hepsinin tok, güvende, sağlıklı ve mutlu olduğu zaman biz BİR olacağız.

Hadi bu kadar ruhsallık yeter, şimdi de bedenlerimizi doyuralım, hem de hepimiz için o en değerli miniklerimizin bedenlerini. Bana okul çağındaki çocuklarımızın hem iyi hem de yemesi zevkli  için neler yapabiliriz Ayşe diye soranlarınız için aşağıdakileri hazırladım.

Haberin Devamı
  1. Ton Balığı: Öğle yemeklerimizde biraz salatalık ve marulla doldurulmuş tam buğday pide ekmeği arasında ton balığını fazlasıyla kullanırım. Biraz mayonez, mısır, doğranmış kırmızı biber veya taze soğanla karıştırarak farklı çeşitteki ekmeklerin içinde, salatalarda ve hatta makarna veya pilavın içinde de kullanabilirsiniz.
  2. Yumurta: Haşlanmış katı yumurtalar proteince zengindir ve kalıplarla şekillendiğinde daha ilgi çekici hale gelir! Ev yapımı mayonez ile harmanladığınız tüm, kesilmiş veya ezilmiş yumurtalar, lezzetli bir sandviç malzemesi olarak servis edilebilir. Küçük bir tüyo: Ben yumurtaları bazen biraz unla çırpıp muffin kalıpları içinde pişiriyorum.  Mini omletler şeklinde servis edebilirsiniz.
  3. Fındık: Çocukların alerjik olma durumu dolayısıyla okullarda tercih edilen bir besin kaynağı olmamıştır fakat sizin çocuğunuz böyle bir problemi yoksa fındık içerdiği lif, temel yağlar, vitamin ve mineraller bakımından gerçekten şahane bir protein kaynağı. Besin değerleri bakımdan farklı pek çok fındık çeşidi var. Bizim favorimiz kaju ve ceviz ama siz badem, brezilya ve makedemya fındığı, pecan cevizi veya antep fıstığını da deneyin derim. Çiğ yenmesinin dışında muffinler, salatalar, kekler, granolalar veya yoğurtların içine de ekleyerek servis edebilirsiniz.
  4. Nohut: Yine protin bakımından güçlü bir besin kaynağı ve sebze öğününüzün yerini doldurabilecek bir lezzet. Salatalarınızda, kuskus ile birlikte veya haşlayarak servis edebilirsiniz.
  5. Humus: Diğer besinlerin arasında mükemmel bir protein kaynağı olan humus, bizim de favorimiz! Tortila, pide veya herhangi bir çeşit ekmeğin arasına peyaz peynir veya közlenmiş kırmızı biberle harmanlayarak sandviç haline getirebilirsiniz. Hatta içine havuç, salatalık, biber veya bezelye ekleyerek dip sos halinde servis edebilirsiniz. Humusu, kendiniz hazırlayabilir veya marketlerden edinebilirsiniz.
  6. Tohumlar: Ay çekirdeği ve kabak çekirdeği mesela. Kızım bunlara bayılıyor ve çok besleyiciler. Beslenme çantasında bulundurulması gereken bir diğer protein kaynağı destekçişi bu besinleri süpermarketlerde veya doğal gıda ürünleri satan mağazalarda bulabilirsiniz. Kuruyemişle karıştırarak, çiğ halde vaya gronolayla harmanlayarak, yoğurdun yanında servis edebilirsiniz. Salatalarınıza veya tavada önceden kavurduğunuz haliyle makarna, pirinç ve kuskus ile harmanlayarak sunabilirsiniz.

 Çocuklarınız için besleyici ve sağlıklı besinleri sizlerle paylaşmaya devam edeceğim, takipte kalın…

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları