Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv Balıkçısı
Ateş Yalazan - Arşiv BalıkçısıYazarın Tüm Yazıları

Türkler Bodrum’a gelmesin

Geride bıraktığımız 9 günlük bayram tatilinde birçok sahil yöresi doldu taştı. Bodrum tabii ki yine revaçtaydı. Tam 1 milyon kişiyi ağırladı tatilde. 250 binden fazla araç girdi turistik ilçeye. Bodrum 1970’lerden itibaren en çok rağbet gören turistik merkezlerden biri. Güzelliği kadar pahalılığı da dillere destan oldu.

Haberin Devamı

1980’lerde yaz sezonuna hazırlanırken Bodrum’un doğal nüfusu 15 bindi. Dönemin Belediye Başkanı Cevat Bilkiç de o yıl Bodrum’daki fiyatları serbest bıraktı. Bu kararın ilçedeki kaliteyi arttıracağını savunuyordu. Tabii doğal soru, bu kadar yüksek fiyatları Türk turistlerin nasıl ödeyeceğiydi.

Bilkiç’in buna da çarpıcı bir yanıtı vardı: “Bodrum turistik bir yer. Fiyatları da bu nedenle serbest bıraktım. Ortadirek bu paraları kaldıramaz. Döviz kazanmak istiyorsak Bodrum’a Türkler gelmesin, yabancılar gelsin.”

Başkanın bu sözleri çok tartışma yarattı.

Tabii ki Bodrum hiçbir zaman Türk halkına kapanmadı. Ama sorunları da kendisiyle birlikte çığ gibi büyüdü.

Bugün doğal nüfusu 187 bin kişi. Ve her geçen gün artmaya devam ediyor.

Türkler Bodrum’a gelmesin

Haberin Devamı

ARKADAŞ ARIYORUM ARKADAŞ...

Bugün birbirini tanısın, tanımasın insanların sohbet etmesine imkân tanıyan bir çok uygulama var. Artık gerçekten de herkes birbirine elindeki telefonun bir tuşu kadar yakın.

Bundan 15-20 yıl önce bilgisayar dünyası, insanların önüne yepyeni sohbet programları çıkarmıştı. mIRC, icq gibi programlarla insanlar tanımadıkları insanlarla bile sohbet ediyordu.

Ama biz şimdi daha da eskiye 1980’lere gidelim.

O yıllara kadar sadece güvenlik, denizcilik gibi alanlarda kullanılan telsizler bir anda insanların evine girmeye başladı. İnsanlar geceleri bu “sihirli” aletin başına geçip başlıyordu:

“Break, break... Arkadaş arıyorum arkadaş...”

Sonra rumuz isimlerle insanlar tanışıyor, bazen de randevulaşıyordu.

Herkesin duyabileceği bu kanallarda sohbetin de tabii ki sınırı vardı. 80’lerde birçok komedi programına bile konu oldu telsiz ahbaplıkları.

Ben de o yıllardan bir telsiz reklamına denk geldim. Çok tanınmış bir markanın gazete reklamı şöyle başlıyor: “Aracınızdan evinize, evinizden büronuza, şehir içinden şehirlerarası yola, telsize ihtiyaç duyduğunuz anda...”

Türkler Bodrum’a gelmesin

Haberin Devamı

Telsizin ne amaçla kullanılacağı da şu cümlelerde gizli:

“Size yeni dünyalar ve ortamlar sunan, özgürce ve sağlıklı bir haberleşme yaratan bu telsizde aradığınız her şeyi bulacaksınız.”

Teknolojinin ara dönemine denk gelen telsizler kısa da olsa bir süre insanlara sohbet imkânı yaratmıştı.

Türkler Bodrum’a gelmesin

MİLYONLARCA İNSANIN DERDİNE DERMAN OLDU

İsmi simge olmuş, anlamına onlarca güzel şey eklemiş kişiler vardır.

İşte Güzin Abla da onlardan biriydi.

Fatma Güzin Sayar, Ethem Efendi Caddesi’ndeki ahşap köşkte 1922’de hayata gözlerini açtığında, ardında böyle bir marka bırakacağını bilmiyordu.

Üst düzey memur olan babası, Güzin henüz 3 yaşındayken vefat etti. Annesi Mediha Hanım kızıyla birlikte baba evine, Mahmut Hayri Bey’in köşküne döndü.

Haberin Devamı

Türkler Bodrum’a gelmesin

Mürebbiyelerle büyümüş, ince ruhlu, piyano çalan, kültürlü bir genç kızdı Güzin.

Notre Dame De Sion Fransız Kız Lisesi’nde okurken tanıştığı genç bir subayla evlendi. Henüz 16 yaşındaydı. Ama evlilik uzun sürmedi. Küçük kızları dünyaya geldikten kısa bir süre sonra çift boşandı.

Güzin Sayar’ın mimar Tayfur Şehbal ile yaptığı ikinci evlilik de ancak beş yıl sürebildi. Her iki evliliği de başka kadınlar nedeniyle sona ermişti. Sayar, evlilik defterini bir daha açılmamak üzere kapattı.

Türkler Bodrum’a gelmesin

GÜZİN ABLA EFSANESİ

Çocukluğundan itibaren gazeteci olmak istemişti. Yeni İstanbul gazetesinde muhasebe müdürü olan annesi Mediha Hanım’ın desteğiyle aynı gazetede tercüme yaparak başladı mesleğe. Ardından magazin müdürlüğü görevini üstlendi.

Haberin Devamı

Çeşitli gazetelerde “Sorun söyleyelim”, “Derim ki” başlıklı köşelerde okurların sorunlarını yanıtlamaya başladı. 1971’de Saklambaç’ta ilk kez kendi adıyla “Güzin Abla dertlerinizle baş başa” köşesini yazmaya başladı. İşte Güzin Abla efsanesi de böyle doğdu.

Ve bu efsane, 1977’de yolculuğunu Hürriyet sayfalarına taşıdı. O gün bugündür de Kelebek’te en çok takip edilen köşelerden biri oldu. Aşk acısında, yalnızlıkta, cinsellikte, töre sorunlarında milyonlarca insanın derdine derman oldu.

İki evliliğinde de aldatılan Güzin Abla, kendi tecrübelerini de paylaşıyordu okurlarıyla.

Sağlık sorunları nedeniyle köşesini 2000 yılında kızı Feyza Algan’a devretti.

Haberin Devamı

Hayatını kaybettiği 17 Temmuz 2006’ya kadar kızına köşeyle ilgili destek oldu.

Güzin Abla markasını bugün Kelebek sayfalarında kızı Feyza Algan sürdürüyor.

 

Yazarın Tüm Yazıları