Zarrab’ın gidişi neden masum görünmüyor?

DÜN Tolga Tanış’ın Hürriyet’teki haberinde vardı, Reza Zarrab’la ilgili iddianame 3 ay öncesinden hazırmış.

Haberin Devamı

Kuluçkalık yumurta gibi üstüne yatıp beklemişler.

 

Ta 15 Aralık’ta federal savcı Bharara tarafından federal mahkemeye sunulmuş.


O günden Zarrab’ın mahkemeye çıkarıldığı güne kadar da kilit altında mühürlü tutulmuş.


Üzerindeki gizlilik kararı, ancak Zarrab mahkeme huzuruna getirildiğinde kalkmış.


Bu, her şeyi değilse bile en azından iki şeyi açıklıyor.

 


* * *

 


Birincisi; New York’un havalı savcısı Bharara, İran’la nükleer program anlaşmasına varılmasının hemen ardından harekete geçmiş.


Ambargo rejimi sona erer ermez iddianameyi teslim ettiğine göre önceden dersini çalışmış, ödevini yapmış, dosyayı elinin altında bekletiyor olması icap eder.

Haberin Devamı


Ambargoyu ve ilgili Amerikan yasalarını çiğnediği iddiasıyla Zarrab’ı soruşturmaya çok önceden koyulmuş demek ki.


Aksi halde bir-iki günde jet hızıyla iddianameyi karaladığını düşünmemiz gerekir ki hem süper savcının şöhretine hem de akla aykırı.


Parçaların toparlanıp birleştirildiği, para hareketlerine ve e-posta yazışmalarına mercek tutulup suçlamaların bir bir irdelendiği, İran devrimi ve Amerikan yaptırımlarının kısa tarihçesiyle başlayan tuğla gibi bir iddianame çalakalem yazılmamıştır herhalde.


Ayrıca Zarrab’ın Miami havaalanında FBI tarafından tutuklanması ne derece sansasyonelse iddianamenin çürük çıkması da o derece skandal olur.


Savcı Bharara repütasyonuna düşkün, çalımlı biri, alelacele yetiştireceğim diye bu riski göze alacak birini andırmıyor.

 


* * *

 


İddianamenin, Zarrab ABD’ye ayak basmadan 3 ay önce tamamlanmış olmasının ilk mantıksal sonucu budur.


İkincisi ise Zarrab Amerikan topraklarına ayak basmadığı sürece hiçbir işe yaramayacak bir iddianame, Zarrab’ın gelip gelmeyeceği bilinmeden niye hazırlansın?

 

Demek ki adamının geleceğini baştan biliyordu Bharara.

Haberin Devamı


Turşusunu kurmak için kadere kırkbeş onca zahmete girmiş olamaz.


Bir gün Zarrab’ın buralara yolu düşerse tutar yargılarız, düşmezse de canı sağ olsun, bir tomar çöp niyetine yakar ateşinde ısınırız diye adliye raflarında saklanmayacaktı herhalde o yapraklar...


Buna ihtimal vermek gayriciddilik olur.


Emeklerinin boşa gitmeyeceğinden, üzerine çıktısını aldığı kâğıtların zayi olmayacağından emin olmasa kolları sıvamazdı. Sonrasının ayarlandığı açık.


Zarrab’ın gidişi işte o yüzden masum görünümlü değil.

 


* * *

 


Anlaşıp gittiyse itirafçı olacaktır.


Fakat denilebilir ki ortada itiraf edecek bir suç yoksa neyi ötecek, bülbül olsa ne şakıyacak ki?


İtirafçılık anlaşması, kendini kurtarma karşılığında başkalarını yakma esasına dayanıyor.

Haberin Devamı


İnkâr değil itiraf ederse karşılığında ceza indirimi ve belki de tanık koruma programı kapsamında ABD’de yeni bir hayat alacak.


Üzerine atılan suçların tekini dahi kabul etmeden ve kimlerle beraber işlediğini söylemeden, başka hiç kimsenin adını karıştırmadan Amerikan yargısıyla işbirliği yapmış sayılmayacak.


Amerikan yasalarını çiğnediğini, ambargoyu delmek için bankacılık sahtekârlıklarına bulaştığını ama yalnız olmadığını beyan etmesi gerekecek. Ve suç ortağı olarak bazı isimler zikretmesi, rolleri hakkında bazı ayrıntılar vermesi...


Zarrab’ın gidişinin masum olup olmaması onun için önemli.


Masum değilse, suçlamaları üstlenmeye ve yalan ya da doğru ‘suç ortakları’nı ele vermeye gittiğini düşünebilirsiniz.

 


* * *

 

Haberin Devamı


Böyle gelişmemesinin tek şartı, başına gelecekleri bilmeden gittiği gibi, baskılara dayanıp dilini sonuna dek tutması, ne pahasına olursa olsun ketum kalmayı başarmasıdır.


Çenesi düşer de iddianameyi doğrulayan bir ifade verirse seyreyleyin gümbürtüyü.


Çenesinin düşmesi bile gerekmez, gevşeklikten çenesine tam sahip olamaması yeter.


Bharara, aradığı malzemeyi bulduğunda onu kullanmaktan kaçınmamakla ünlenmiş bir savcı. Üstüne gidecektir.


Niyeti bozmamış olsa iddianameyi kuluçkaya yatırıp pusuda 3 ay beklemezdi.

Yazarın Tüm Yazıları